SHÇEK ve ÖĞRETMEN OLMAK

Bugün 24 Kasım 2023. Öğretmenler günü. Benim vatana faydalı, iyi bir evlat olarak yetişmemde ve kariyerimde büyük emekleri olan yurt ve yuva öğretmenim; Ankara, Keçiören, Atatürk Çocuk Yuvası öğretmeni (örtmenimi) Neslihan Öğretmenimi anlatacağım sizlere.
İlkokul son sınıf ya da orta birinci sınıf öğrencisiyim. Yıl 1994-1995. E Blokta kalıyorum. Akşam saati yoklama almaya A Blokta çalışan nöbetçi bir öğretmen geldi. Tanımıyorum. Sanırım kısa bir süre önce o da bizim yuvamıza İstanbul ilindeki bir Erkek Yetiştirme Yurdundan tayin gelmiş. Bizim kaldığımız blok iki katlı; alt katı koğuş dediğimiz odalar ve banyo, üst katı ise sosyal faaliyet, etüt odası, idari odaların olduğu küçük ve eski, lakin çok güzel, tarihi bir bina. Geçen yaz ziyarete gittim ve o bina farklı bir amaçla da olsa çocuklara hizmet vermeye devam ediyor.
Benim çocukluğumda E blok Sorumluları; Ali Müdür Baba, Mehtap ve Yüksel Öğretmen, Sosyal Hizmet Uzmanı Yücel Abi, Sosyal Hizmet Uzmanı Servet Abi. Gece vardiyasında; Hacer ve Şerife Anne. Gündüz vardiyasında ise Günnur ve Esengül Anne ve bir de Yardımcı Hizmetler Personeli Ayhan Abi… Her birinin ayrı ayrı üzerimizde hakları var. Onlara dair de aklımda kalan bir iki anıyı kaleme dökmek istiyorum. Gündüz vardiyasında çalışan Günnur Anne o dönem gebe idi. O yaşlarda en uzun zaman geçirdiğim gebe insan olarak farklı gelirdi. Merhameti öyle yüce, sevgi dolu bir kadındı. Bize kıyamazdı. Ne yaramazlık yaparsak yapalım, inciniriz diye sesini yükselttiğini hatırlamam. Dilerim kendi evladı da öyle insanlara denk gelsin… Diğer vardiyada Esengül Anne daha otoriter, yüksek sesli bir kadındı. Muhtemelen biz çocuklarla ilgisi olmayan, aşamadığı sorunları vardı. Üzerinde “HAYDAR” yazan bir değnek hatırlıyorum. Kapılara vurulup korku salınan…
Ayhan Abi temizlik görevlisiydi. Zeki bir adamdı. Özellikle hafta sonu mavi bir halıfleks kaplı televizyon salonunu, elektrik süpürgesi ile süpürmek yerine çekirge sürüsü gibi olan biz çocuklara ellerimizle halıdaki pislikleri toplatır sonra da ellerimizdeki pislik miktarını kontrol ederdi kim daha fazla toplamış diye. Yerden en çok pislik toplayıp, minicik avucunun içini en çok dolduranlara ödül olurdu. Belki bir pötibör bisküvi ya da bir meyve… Ayhan Abi yumuşak huylu bir çalışandı. Kırıp incitmezdi. Espriliydi. Kısa bir dönem de Aysel Annenin çalıştığını hatırlıyorum. Muhtemelen Günnur Anne doğum iznine ayrılınca onun yerine gündüz vardiyasına geldi. Ağır, oturaklı, hanım hanımcık bir kadındı. Bende ki izlenimi böyle kalmış.
Laf lafı açar derler; Neslihan Öğretmenimi anlatırken yad etmiş olayım diğer kurum çalışanlarını da…Söz uçar yazı kalır. Malum…
Nerede kalmıştım? Yoklama almaya E Bloğa gelmişti Neslihan Öğretmen.
Bizim blok halı kaplama olduğu için terzihanede kumaş galoş diktirdiler. Ayakkabı ile girilmesin, dışarıdan gelen galoş giyilsin denildi. O gün nöbetçi öğretmen galoşları fark etmemiş. Ayakkabısı ile girmiş. Akşam saati. Ben bacak kadar boyumla dikildim karşısına, nasıl kızıyorum;

‘Sen neden bizim bloğumuza galoşsuz girdin?’ diye.
İçten içe de korkuyorum aslında, şimdi bana kızacak, yarın da beni şikâyet eder müdür babaya diye.. ama haklıyım. Kuyruğum dik!
Neslihan Öğretmen o gün bana hiç kızmadı. Dakikalarca konuştu benimle. Adımı, yaşımı, kardeşlerimi, çok doğru söylediğimi, haklı olduğumu, bir önceki nöbetinde galoş olmadığını, bu kuralın yakın zamanda getirildiğini tane tane anlattı.
Sonra bizim Neslihan Öğretmen ile aramızda gözle görülmesi mümkün olmayan, çok derin ve güçlü bir bağ oluştu.
Neslihan Öğretmenin benim için her daim bir öğretmenden çok daha fazlası oldu. Mezuniyet törenlerimde yanımdaydı. O benimle gururlandı.
Beni istemeye gelecekleri zaman yanımdaydı. Nişanımda, nikahımda, doğumlarımda o hep yanımda oldu…
Bugün 24 Kasım 2023 Öğretmenler Günü. Ben Neslihan Öğretmenim nezdinde bana ve benim gibi koruma deneyimi olan binlerce gence ışık olmuş bütün ÖĞRETMENLERİMİZİN Öğretmenler Gününü kutluyorum.
Ben yazıma SHÇEK diye başladım. Benim zamanımda öyleydi. Bakanlığın defalarca adı değişti. Şimdiki adı ile ‘kurum çalışanı’ öğretmenlere selam olsun. Sizlerin de yetiştirdiği çocuklar, gençler sizleri 25-30-40 yıl sonra, en güzel anılarla yad etsinler.
Yazmak bana iyi geliyor. Mazide kalan yaşanmışlıkların bende bıraktığı izleri ifade etmek tıpkı bir yelkenli ile denizin derin maviliklerine açılıp orada denize bırakılmış kalıntıların, uzun bir zaman sonra dalgaların da etkisi ile kıyıya vurması misali.
Konuşmak için insan kayırıyorum. Karşımdaki dinleyenin ne dediğimi doğru anladığını bilmek bana güven veriyor. Aksi takdirde -ah, -vah, -tüh… gibi geri dönüşler “ama öyle değil o durum” izlenimi bırakıyor. Yazmaktaki maksadım; yüzlerde tebessüme hasıl olsun. Çünkü ben kendi ayaklarının üzerinde durabilen, en zor yaşam koşullarında dahi kendini en iyi şekilde yetiştirebilmiş bir bireyim.
Hayatın bana verdiği dersler içerisinde maddi ve manevi yoksunluğun en dibini görmüş ve üstelik bu durumu çocukluk çağında yaşamış olmanın kazanımı olarak; dirayetli ve yıkılmaz, düşsem dahi kalkmayı bilen, bu durumdan ders almayı bilen bir birey olmak kârım oldu.
Son olarak da;
Koruyucu aile sistemi nedir?
Türleri nelerdir?
Ülkemizde gelişmesi için neler yapılabilir? gibi bilgileri edinerek sonraki nesiller için ışık olalım.
Bilgi güçtür.
Sağlık, Sevgi ve Selametle

Bu yazı Aslı Ece AYGÜN tarafından Hayat Sende Derneği adına hazırlanmıştır.

Pozitif sosyal dönüşüm için bağışlarınızla destek olun. Bağış yapmak için tıklayınız.

Çocuk Hakları ve Alternatif Bakım: Save the Children’ın Çocuk Hakları Komitesi’ne Sunumu

1 . GİRİŞ

1.1. Save the Children olarak, BM Çocuk Hakları Komitesi’nin Çocuk Hakları ve Alternatif Bakıma odaklanılması ve çocuklar ile gençlerin bu konulardaki tartışmaların merkezinde olmasına dair verdiği kararı memnuniyetle karşılamaktayız.

1.2. Save the Children platformunun uzun bir süredir alternatif bakım hizmetlerinin zaman zaman gereksiz kullanılması, hizmetlerin kalitesinin yetersiz olması ve bu hizmetlerin doğası sebebiyle beraberinde getirdiği, belgelerle kanıtlanmış istismar ve şiddet risklerinden ötürü endişeleri bulunmaktaydı. COVID-19, halk sağlığına ilişkin bir acil durum olmakla beraber, aynı zamanda bakım hizmeti krizi olarak da bu endişeleri daha da göstermiştir. l Salgına yönelik bazı hükümetler yeterli planlama veya takip yapmadan çocuk bakım kurumlarını ve yatılı okulları hızla kapatmış, diğer bazı hükümetler bu tesisleri kilit altına almış, erişimi kısıtlamış ve personel hareketini sınırlandırmıştır. Bununla beraber, çok az COVID-19 müdahale planında refakatsiz ve ailelerinden ayrı düşmüş çocuklar ve bakıcı ailelerinin hastalık durumları veya izolasyonları dolayısıyla alınacak eylemlerle ilgili hususlar içermiştir.

1.3. Bu sunum, Save the Children’ın 117 ülkede hem insani yardım hem de kalkınma konularında çocuklarla birlikte, onlar için çalışma deneyimlerinden yararlanmaktadır. HIV/AIDS salgını, Doğu Avrupa’da 1989 sonrası yaşanan kurumsallaşma krizi ve Ruanda Soykırımı gibi acil değişim ihtiyacının gerekliliği vurgulayan bir dizi olayın ardından gerekli bakım hizmetinden yoksun çocukları desteklemek için çalışmaya başladık. Misyonumuzun merkezinde çocuk hakları yer aldığından, odak noktamız her zaman çocukların kendi aileleri içinde veya bunun mümkün olmadığı durumlarda da toplumdaki aile temelli alternatif bakım hizmetlerinde güvende olmalarını ve korunmalarını sağlamak olmuştur.

2. Alternatif bakım ihtiyacının önlenmesi

2.1. Birçok durumda alternatif bakım hizmetinden yararlanmak ya gerekli değil ya da çocuk için uygun değildir. Çocukların ailelerinden ayrılmalarının önlenmesini anlayabilmek için yoksulluk, şiddet ve ayrımcılık gibi ailelerin çocuklarından ayrılmasına yol açan temel nedenlerin anlaşılması ve bu nedenleri ele alan programların tasarlanması gerekir.

2.2. COVID-19 müdahalemizin bir parçası olarak, Kamboçya’da yoksul ailelere nakit ve hediye kartı yardımı sağlamak için USAID’den ek fon kullandık. Temel değerlendirme raporumuzdan elde edilen ilk bulgulara göre, bu yardımların başlamasından bu yana çocuk ve ailelerin ayrılıklarının azaldığına işaret ediyor.

2.3. Evdeki şiddeti ve alternatif bakım ihtiyacını azaltmak için bakıcı ebeveynlere yönelik kapsamlı bir eğitim programı uyguluyoruz. Bu programın amacı yalnızca şiddet içeren disiplin biçimlerini azaltmak değil, aynı zamanda bakıcı ebeveynlerin çocuklarıyla daha iyi ve daha saygılı ilişkiler kurmalarını ve çocuklarını hak sahibi olarak anlamalarını sağlamaktır.

2.4. Engelli çocukların orantısız olarak yatılı bakıma yerleştirildiği ve genellikle daha uzun süre bakımda kaldığı göz önüne alındığında, engelli çocukların ailelerini desteklemek, terk edilmeye neden olan damgalama ve ayrımcılıkla mücadele etmek için çok daha fazla şey yapılmalıdır.

2.5. Kamboçya’da Öncelik Aile Bakımının Olmalı | HAREKETE GEÇ hareketinin birçok ortağı engelli çocuklara destek olmaktadır. Örneğin çocuklar aileleriyle beraber olması amaçlanan bir proje olan ABLE, engelli çocuklar için aile bağlarının kuvvetlendirilmesini desteklemenin yanı sıra engelli çocuklara bakacak koruyucu bakıcıları işe almakta ve eğitmektedir. Angkor Çocuk Hastanesi’ndeki bir diğer projede ise hastanelerde çocukların terk edilmesini önlemek için çalışılmaktadır. [1]

2.6. Save the Children’ın engelli çocukları destekleyen Doğu Avrupa Programı’ndan öğrenilen en iyi pratiklerin de gösterdiği gibi, ailelerin parçalanmasının önlenmesi ve güçlendirilmesi entegre bir yaklaşım içermelidir. Ücretsiz erken teşhis hizmetleri, bireysel rehabilitasyon, rehberlik ve ailelere kendi topluluklarında destek hizmetleri sağlanmalıdır. Yapılan bu uygulamalardaki müdahaleler çocuk merkezliydi ve her bir çocuğa özel olarak tasarlanmıştı. Bakıcılara verilen danışmanlık hizmetinin yanı sıra kendi kendine yardım gruplarına katılma fırsatları sunulmuş, bu da genellikle ihtiyaç duydukları destek konusunda savunma yapmalarına yol açmıştır.[2]

2.7. Hiçbir çocuk bakım hizmetinden, destekleyici hizmetlerden, tedavi veya eğitim alma hakkından, aile bağlarından, geleneklerinden, kültüründen veya dininden vazgeçmek zorunda kalmamalıdır. Hizmetler bireysel olarak tasarlanmalı ve içeriği özel olmalıdır. Avustralya’da Save the Children, özellikle uzak topluluklardaki Yerli aileler için kültürel olarak uyarlanmış ve onlar için güvenli olan bilumum aile desteği ve koruma hizmetleri sağlamaktadır.

3. Çocukların refahı ve korunmalarına ilişkin sistemlerinin iyileştirilmesi

3.1. Büyük ölçüde ailelerin desteklenmesi, evdeki şiddetin azaltılması ve ailelerin ihtiyaç duydukları hizmetlerin sağlanmasına odaklanılmış olsa da, çocukların bakımına yönelik yapılan yerleştirmeler için gerekli olan karmaşık karar alma süreçlerini desteklemek üzere, çocuklara ve ailelere net bir şekilde rehberlik sağlanan, stabil ve iyi finanse edilmiş çocuk koruma sistemlerine de ihtiyaç duyulmaktadır. Çocukların ailelerinden ayrılmalarını etkili bir şekilde önlemek ve çocukların karşılaştığı belirli sorunlarla müdahale etmek için, çocukları ve aileleri dinleyecek, destek sağlayacak ve en uygun hizmetlerle buluşturacak yetkin, eğitimli ve sosyal ilişkileri kuvvetli çalışanlar yetiştirilmelidir. Bizler, iyileştirilmiş ve kaliteli koruma hizmetlerini desteklemek adına vaka yönetimi yaklaşımımızı sistematik hale getirdik. İnsani yardım müdahalelerimizle, bireysel vaka yönetimi için bir veri yönetim sistemi olarak CPIMS+ kullanımını teşvik ediyor ve ulusal eğilimleri tespit etmek için hükümetleri destekliyoruz. Ayrıca, Endonezya ve Hindistan dâhil olmak üzere hükümetlerle birlikte çalışarak kamu sosyal hizmet uzmanlarının akreditasyonunu ve yetkinliklerini geliştiriyoruz.

4. Çocuklara refah sağlama sistemlerinin dönüştürülmesi

4.1. Save the Children, çocuklara refah sağlama hizmetlerini yatılı bakıma dayalı bir türden, aile temelli bakıma öncelik veren bir türe dönüştürmek için hükümetlerle birlikte uzun bir çalışma geçmişine sahiptir. En uzun soluklu programlarımızdan biri, Açe’deki tsunaminin ardından Endonezya Sosyal İşler Bakanlığı ile başlattığımız ortaklıktır. Endonezya’da çocukların öncülüğünde yürütülen yatılı bakım araştırmamız ile, Toplum Bakanlığı’nı çocuk bakım kurumlarına verdiği desteği gözden geçirmeye ve Ulusal Bakım Standartları taslağı hazırlamaya teşvik etmede etkili olduk. 5

4.2. Kolektif etki yaratmayı amaçlayan bir proje olan Çocukların Ailelere İhtiyacı Var I HAREKETE GEÇ projesi, Kamboçya’da yatılı bakımdaki çocukların sayısını azaltmak ve bakım kalitesini artırmak amacıyla kurulmuştur. 2015 yılından itibaren Kamboçya Kraliyet Hükümeti tarafından oluşturulan bir komisyon tarafından koordine edilen ve sistemin güçlendirilmesi, sosyal ilişkileri kuvvetli çalışanların yetiştirilmesi, ailelerin çocuklarından ayrılmalarının önlenmesi ve kuruluş bakımına dönüştürülmesine odaklanan ve çalışma gruplarıyla ilerlemeyi denetleyen projenin 60’tan fazla üyesi bulunmaktadır. Hükümet, kaliteli alternatif bakım hizmetleri ve çocukların yeniden entegrasyonunu desteklemek üzere yeni çocuk koruma kanunu oluşturmanın ve standart işleyiş prosedürleri hazırlamanın son aşamasındadır.

4.3. Sistemin dönüştürülmesinde önemli bir husus da yatılı bakım için finansmanın nereden geldiğini anlamaktır. Kuruluş bakımına yönelik denizaşırı desteğin ele alınmasına yardımcı olmak için ReThink Yetimhaneleri’nin yardımcı kuruculuğunu yaptık. Yurtdışına gönüllü gönderen ve gönüllü kabul eden Üye Devletler, aile bağlarını güçlendirmeye yönelik toplum temelli girişimlere fon ve gönüllü sağlamak için birlikte çalışmalıdır. 2019 BM Çocuk Hakları Kararı ile; kuruluşlarda gönüllülükle ilgili zararların ele alınması da dâhil olmak üzere, bakım tesislerinde çocukların ticaretinin ve sömürülmesinin önlenmesi için devletlere harekete geçmelerinin tavsiye edilmesini memnuniyetle karşılıyoruz.

5. Çocukların katılımının ve temsiliyetinin artırılması

5.1. Çocuklara ve gençlere danışıldığında, kötü bir alternatif bakım hizmeti almaları ile büyüme ve gelişmelerini destekleyen bir alternatif bakım hizmeti almaları arasındaki farkı açıklayabilirler. Yetişkinler, profesyoneller ve politika üretenler tarafından göz ardı edilebilen ve ölçülmesi zor olan ayrıntı, nüans ve karmaşıklıklara vurgu yapabilirler. Ancak, COVID-19 sırasında Senegal’deki Talibe çocukları ve Senegal’deki engelli çocuklar üzerine yaptığımız araştırmanın da açıkça gösterdiği gibi, bir kriz anında çocukların ve gençlerin görüşleri ve hakları kolayca göz ardı edilebilmektedir.

5.2. Save the Children’ın Batı ve Orta Afrika, Doğu ve Güney Afrika ve Ürdün de dahil olmak üzere akrabalık bakımına ilişkin çocuk liderliğindeki araştırma serisinde, çocukların aldıkları alternatif bakım hizmetlerine ilişkin görüşleri, genellikle bakım hizmeti verenlerinkinden farklıdır- Çocuklar; koruyucu ailelerin düşündüğü gibi çok daha daha genç, daha sağlıklı ve maddi imkânlara sahip kişilere değil, aksine koruyucu ailenin kendilerine duyduğu sevgiye daha fazla odaklanmaktadırlar. Çocukların yaşamak istedikleri dünya için net bir görüşleri var. – Tüm çocukların bakım verenlerinden sevgi ve ilgi gördüğü, her birinin akrabalık bakımından aidiyet hissettiği ve hiçbir çocuğun kendini dışlanmış hissetmediği bir dünya yaşama arzusu..

6. Hareket halindeki çocuklar da dahil olmak üzere refakatsiz ve ailelerinden ayrı düşmüş çocuklara destek olmak 6.1. Save the Children, alternatif bakım standartları da dâhil olmak üzere Çocuk Koruma Konusunda Asgari Standartların revize edilmesini desteklemiştir. Ayrıca aile izleme ve ailelerin çocuklarıyla yeniden birleştirilmesi (FT R) konusunda aktif bir rol oynamaya devam etmektedir. Küresel Sözleşmelerde Çocuk Hakları Girişimi’nin eş başkanlığını yürütüyor ve Küresel Göç Sözleşmesi’ni destekleyerek devletleri, sınır ötesi vaka yönetimini kolaylaştırmak ve göçmenlik statülerine bakılmaksızın çocukların haklarına saygı gösterilmesini sağlamak için uluslararası, bölgesel ve iki taraflı olarak sağlam iş birliği mekanizmalarına yatırım yapmaya çağırıyoruz.

7. Alternatif bakım hizmetlerine yerleştirmelerin kalitesinin artırılması

7.1. Save the Children, çocuğun yüksek yararına uygun olarak, çeşitli alternatif bakım hizmetlerine yerleştirilmelerini desteklemenin yanı sıra, resmi yapılan bu yerleştirilmelerin kalitesini ve süreçlerini iyileştirmek için hükümetleri desteklemektedir (Kamboçya, Endonezya, Liberya, Kenya, Somali, Zambiya). Çocukların yerleştirildikleri ülke ne olursa olsun, tüm çocuklar şiddetten uzak yaşama hakkına sahiptir. Akrabaların bakımı, koruyucu aile bakımı ve yatılı bakım ile ilgili çalışmalarımız bizi aşağıdaki düşüncelere sevk etti.

7.2. Dünya üzerinde akrabalık bakımı en çok kabul edilen ve uygulanan alternatif bakım şeklidir. Akrabaların bakımının uygulanma şekli, artan kentleşme, eğitim maliyetlerinin yükselmesi, HIV/AIDS salgını, afetlerin ve çatışmaların etkisiyle değişmekte ve akrabaların sağladığı bakımı, onlar için daha külfetli hâle getirmekte ve karşılıklı fayda sağlayan bir işlem olmaktan çıkarmaktadır. Akrabalık bakımının resmileştirilmesinin fazlaca iyileştirme ve izleme yükü yaratacak oluşu ve de toplumun geleneksel başa çıkma stratejilerinin çökmesi riski doğacağından ötürü akrabaların bakımının gayri resmi kalması gerektiğine inanıyoruz.

7.3. Akrabaların bakımını iyileştirmek için mevcut toplum yapıları içerisinde çocukların ve koruyucu ailelerin güçlü yönlerini ve dayanıklılıklarını geliştirmek, çocukların akrabaların yanına gayri resmi şekilde yerleştirilmeyi desteklemek ve risk altındaki çocukların tespit edip gerektiğinde resmi sisteme yönlendirmek için daha fazla şey yapılmalıdır. Damgalama ve ayrımcılıkla ilgili konular üzerinde çalışırken, biyolojik ailelerinde yaşayan çocuklarla karşılaştırıldığında akrabalarının bakımı altında yaşayan çocuklara yapılan muamelenin altı çizilmelidir.

7.4. Koruyucu aile bakımı çeşitli şekillerde anlaşılmakta ve uygulanmaktadır ve farklı modellerin çocukların bakımını ve gelişimini nasıl desteklediğini daha iyi anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Koruyucu bakıcıların belirlenmesi, eğitimi ve ödemeleri önemli ölçüde farklılık göstermektedir ve hangi yöntemin en iyi şekilde işe yaradığına yeterince odaklanılmamıştır. Tüm dünyada kompleks gereksinimleri olan çocuklara bakmaya istekli ve bunu yapabilecek koruyucu aile bulmak hâlâ zordur. Devletlerin, çocuklara daha fazla aile temelli bakım seçeneği sunmak için koruyucu bakıcı kadrosunu geliştirme konusunda daha fazla desteğe ve rehberliğe ihtiyacı vardır.

7.5. Yatılı bakım, alternatif bakımın gerekli bir biçimi ya da kurumsallaşma stratejilerinin gerekli bir parçası olarak görülmemelidir. Bununla birlikte, alternatif bakıma muhtaç çocukların her zaman aile temelli bakıma yerleştirilmeleri gerekli olmakla beraber, belirli durumlarda küçük bir grup ortamında kaliteli, geçici ve uzman bir bakım sağlamak gerekli olabilir.

7.6. İnsani yardım müdahalelerinde yatılı bakımın kullanılmasından kaçınmak zordur. Örneğin Suriye ve Irak’ta damgalanma ve karmaşık kültürel dinamikler sebebiyle, aile temelli alternatif bakım seçeneklerinin belirlenmesini neredeyse imkansız hâle gelmektedir. Örneğin, Yunanistan’dan geçiş yapan hareket halindeki çocuklara ve/veya Cox’s Bazaar’da olan tecavüz olayı sonucu bekar annelerden doğan çocukların da geçici yatılı bakıma[3] yerleştirilmeleri gerekmiştir çünkü bu anne ve çocukların akrabaları yanlarında değildir, koruyucu ailelik sistemi iyi kurulmamıştır ve aile temelli yerleştirmelerde çocuklar için potansiyel riskler önemlidir. Nijerya, Nijer ve Senegal’de, COVID-19 sırasında çocuklar sokaklardan zorla uzaklaştırılmış ve hükümetler tarafından geçici bakım merkezlerine taşınmıştır. Buna karşılık Save the Children, geçici bakım merkezlerinin yanı sıra, bu merkezlerde çocuk güvenliğini sağlama ve koruma konularında rehberlik sağlamış ve başka bir seçenek olmadığı sürece yeni yatılı bakım tesislerinin kurulmaması çağrısında bulunmuştur.

7.7. Üye Devletlere yönelik tavsiyelerin içinde yatılı bakım seçeneklerine ilişkin rehberlik yer almıyorsa bu tür kuruluşların yeniden yapılandırılması, kontrol edilmesi, izlenmesi ve nihayetinde kapatılması çok daha zor hale gelir. Bu nedenle, yatılı hizmetlere yapılan yerleştirilmelerin geçici niteliğini iyileştirmeye yönelik rehberliği, daha iyi koruyucu annelik mekanizmalarını ve yatılı bakımı istisna haline getirmeye yönelik sürekli yapılan vurguları memnuniyetle karşılıyoruz.

7.8. BM Kılavuz İlkelerinde atıfta bulunulsa da Save the Children “aile benzeri” bakım teriminin kullanılmasını desteklememektedir. Zira bu terim uygulayıcıların ve politika oluşturucuların kafasını karıştırarak bazı yatılı bakım seçeneklerinin esasen aile temelli olmamalarına rağmen ve tıpkı bir aileye benzetilmeye çalışılıyor olsalar bile, aile temelli olduğunu düşünmelerine neden olabilir.

8. Öneriler

8.1. Çocukların ailelerinden ayrılmalarının önlenmesi ve kurumların aradan kalkmasının ilerletilmesi için önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Ancak tüm çocukların haklarına saygı duyulduğu, korunduğu ve ihtiyaçlarının yerine getirildiği güvenli bir aile ortamında geliştiği bir dünyayı gerçekleştirmek için daha fazlası yapılmalıdır.

8.2. Save the Children üye devletleri, BM kuruluşlarını ve sivil toplumu aşağıdaki hususları sağlamaya çağırmaktadır:

8.2.1. Toplumsal refahı sağlamaya yönelik hizmet veren, becerikli bir çalışan grubu da dâhil olmak üzere çocukların refahının artırılması ve koruması hizmetlerine yatırım yapılması. Üye devletler, toplumsal refahı sağlamaya yönelik hizmet veren çalışanların yetkinliklerini arttırmak ve toplum yapılarını ulusal çocuk koruma sistemine bağlamak da dâhil olmak üzere çocuk refahının artırılması hizmetlerini iyileştirmek için çalışmalıdır. Güçlü, nitelikli, toplumsal cinsiyete duyarlı ve birçok kaynağa erişimi olan bir çalışan grubu vaka yönetimine destek olabilir, çocuğun yüksek yararına dayalı bakım planları geliştirebilir ve zarar görme riski altındaki çocukları ve aileleri desteklemek için çalışabilir.

8.2.2. Yatılı bakım, en kısa süre için son çare olarak kullanılmaya başlanmalıdır. Yatılı bakım hizmetleri kontrol edilmeli ve bakıma yerleştirilen her çocuk yerleştirilmeden önce bir koruyu annenin değerlendirmesinden geçmelidir. Save the Children, alternatif bakım için ayırılan finansmanın aile temelli bakımın desteklenmesinde kullanılmaya yönelik çabaları memnuniyetle karşılamaktadır.

8.2.3. Çocuklara ve gençlere aldıkları bakım hakkında danışılmalı ve bu konuda izlenecek politikaların bir parçası olmaları teşvik edilmelidir. Alternatif bakım deneyimi olan çocuklara, yerleştirildikleri ailenin seçilmesi konusunun yanı sıra, aldıkları bakımın kalitesine ilişkin tutum ve tedbirlerin şekillendirilmesinde de danışılmalıdır.

8.2.4. İyileştirilmiş veri toplama yöntemi. Çocukların aldıkları bakım hizmetlerinin iyileştirilmesini daha iyi anlamak ve yaş, etnik köken, cinsiyet ve engellilik durumlarına [4]göre ayrımın yapıldığı doğru bir gözlemleme süreci için daha fazla desteğe ihtiyaç vardır. Tüm farklı ortamlardaki çocukların hesaba katılması, hedef kitlenin iyi belirlenmesi ve yapılacak reformlar için eğilimlerin analiz edilmesi için daha fazla çaba gösterilmesi gerekmektedir.

8.2.5.Topluluklar içindeki hizmetlere erişim. Ailelerin çocuklarından gereksiz sebeplerle ayrılmaları önlemek için Üye Devletlerin; kapsayıcı eğitim, rehabilitasyon hizmetleri ve diğer destek biçimleri de dâhil olmak üzere, çocukları ve aileleri kendi toplumları içinde destekleyecek hizmetlere yatırım yapmaları gerekmektedir.

8.2.6. Alternatif bakım hizmetlerine yerleştirme seçeneklerinin iyileştirilmesi.  Üye Devletler; koruyucu aileliğin farklı şartlarda nasıl uygulandığına dair daha fazla araştırma yapmak, öğrenilenleri paylaşmak ve özellikle karmaşık gereksinimleri olan çocukların koruyucu aileliğinin belirlenmesi, eğitim ve onlara verilen desteği iyileştirmek için sivil toplumla ortaklıklardan faydalanabilir.

8.2.7. Çocukları risk altında bırakan damgalayıcı tutumlar ve zararlı inançlarla mücadele etmeye yönelik çalışmalara devam edilmesi.  Engellilik, cinsellik, cinsiyet, etnik köken, göçmenlik ve bakıcının medeni durumuna dayalı damgalama ve ayrımcılık, çocukların bakıma yerleştirilmesinde önemli bir rol oynamaya devam etmektedir.


[1] Daha Kaliteli Bakım Hizmeti Ağı tarafından bakım hizmeti verenlerin eğitim videolarında bu durum belgelenmiştir.

[2] “Evet, Çocuklar Başarabilir Kampanyasını” Kosova’daki bir kampanya çalışması örneğini görmek için inceleyebilirsiniz.

[3] Üç yaşından büyük çocuklar için bir bakıcı eşliğinde olmadıkça, 12 haftadan uzun sürmeyen bir süreç olarak tanımlanır.

[4] Bu duruma koruyucu ailelerinin engeli olma durumu da dâhildir.

Yazının orjinal linkine ulaşmak için tıklayınız.

Bu yazı Mert Akçay tarafından Hayat Sende Derneği adına Türkçeye kazandırılmış, kontrolü Seray Dicle Günay Ekinci tarafından yapılmıştır.

“Children’s Rights and Alternative Care: Save the Children submission to the Committee on the Rights of the Child”  başlıklı rapordan çevrilmiştir.

Pozitif sosyal dönüşüm için bağışlarınızla destek olun. Bağış yapmak için tıklayınız.

Koruyucu Aileler Ve Evlat Edinen Aileler İçin Oyun Terapisi – Filial Oyun Terapisi

“Çocuklar “Kötü bir gün geçirdim, konuşalım mı?” demezler, “Oynayalım mı?” derler.”  LAWRENCE J. COHEN

Yetişkinler yaşadıklarını, duygularını cümlelerle ifade edebilirken çocuklar bunu oyunlarla yaparlar. Oyun, çocuğun kendini anlatabildiği, geliştiği, iç dünyasını yansıttığı bir alandır. Oyun oynamak; çocukların duygusal, sosyal, bilişsel, fiziksel gelişimlerine yardımcı olur. Bazen çocuk yaşadığı yoğun duyguları ifade etmek yerine oyuna başvurur ya da kendini ifade etme becerisi yeterince gelişmediğinde de oyun bunun için işlevsel bir yoldur. Tüm bunları bilinçli olarak yapmayabilir fakat bir çocuğun oynadığı oyundan o çocuğun neler hissettiğini, neler yaşadığını anlayabiliriz. Çocuk, bilinçdışında olup bitenleri kurduğu oyunlarla, seçtiği oyuncaklarla yansıtır.  Yani oyun aslında iyileşmenin de bir parçasıdır. Çünkü çocuk, oyun aracılığıyla ifade edemediği duyguları dışa vuracak ve başa çıkma becerileri geliştirecektir. 

Oyun terapisinde oyunun bu gücünden faydalanılır. Oyunlar ve oyuncaklar kullanılarak çocukla iletişim kurmaya çalışılır ve çocuğun olumsuz davranışlarının değişmesi amaçlanır. Oyun terapisi, çocukların kendilerini cümleler yerine oyunlarla ve oyuncaklarla ifade edebilmelerinin sağlanacağı en uygun terapi yöntemidir. Oyun odasında oyun terapisti ile istedikleri şekilde oynayabilmeleri için kendilerini güvende hissetmeleri sağlanmaya çalışılır. Süreç boyunca çocuklara duygularını, sorunlarını, yaşadıklarını ifade edebilmeleri için farklı türde birçok oyuncak sunulur.

Oyun terapisi 2-12 yaş arası çocuklara uygulanan bir terapi yöntemidir. Bu terapi yöntemi;

  • Aile içi çatışma olan, boşanma ya da ayrılıkla baş etmeye çalışan çocuklar,
  • Duygusal, fiziksel ya da cinsel tacize uğramış çocuklar,
  • Evlat edinilmiş çocuklar,
  • Sevilen birinin ölümü ya da hastalığı ile uğraşan çocuklar,
  • Aile içi şiddet gören çocuklar,
  • Kronik hastalık ile mücadele eden çocuklar,
  • Dikkat eksikliği tanısı almış olan çocuklar,
  • Öfke kontrol bozukluğu olan çocuklar,
  • Özgüven problemleri yaşayan çocuklar
  • Ayrılık anksiyetesi yaşayan çocuklar,
  • Aşırı utangaçlık yaşayan çocuklar,
  • Kaygı bozuklukları ve çocukluk korkuları (yalnız kalma, karanlık, hayvan korkusu) yaşayan çocuklar,
  • Depresyon, davranış bozuklukları, uyku bozuklukları yaşayan çocuklar,
  • Seçici konuşmamazlık yaşayan çocuklar,
  • Düşük benlik saygısı olan çocuklar,
  • Öğrenme güçlüğü ya da diğer okul problemleri yaşayan çocuklar,
  • Kardeş kıskançlığı yaşayan çocuklar,
  • Beslenme sorunları, alt ıslatma sorunları ve tırnak yeme-parmak emme sorunları yaşayan çocuklar,

için fayda sağlayabilir.

Oyun terapisinin 3 türü bulunmaktadır: çocuk merkezli oyun terapisi, deneyimsel oyun terapisi ve filial oyun terapisi. Koruyucu aileler ve evlat edinen aileler için özellikle filial oyun terapisi oldukça yararlı olabilir.

Filial terapi, ailelerin çocuklarının davranışları üzerine eğitildikleri, oyun ve aile terapisinin birleştirildiği çocuk odaklı psikoeğitim içeren oyun terapisi modelidir. Çocukların gelişiminde ebeveynlerin büyük etkisi olduğu için terapiye ebeveynleri dahil etmek süreci daha etkili, kalıcı ve hızlı hale getirir. Bu terapi yönteminde ebeveynlere çeşitli filial terapi teknikleri öğretilir, çocuklarıyla nasıl oynayabilecekleri gösterilir, yeni ebeveynlik becerileri kazandırılır ve ebeveynlerin çocukların psikolojisini anlamaları sağlanır.

Ebeveynlerin çocuklarıyla filial terapi tekniklerine göre oyun oynamaları çocukların,

  • Aileleriyle iletişimlerinin güçlenmesini,
  • Duygularını daha iyi anlamalarını,
  • Sorun çözme becerilerinin gelişmesini,
  • Sorumluluk alabilmelerini,
  • Özgüvenlerinin ve özsaygılarının artmasını sağlar.

Çocuklarını anlayan, onlarla doğru bir şekilde oynayabilen ve zorluklarla etkili bir şekilde baş edebilen ebeveynler sayesinde sorunlar azalır ve ortaya çıkabilecek problemler için önceden önlem alınmış olunur.

Filial terapi; hem gelişimi normal bir şekilde devam eden hem de duygusal, davranışsal veya gelişim güçlüğü olan çocuklar için uygulanabilir. Bir yandan önleyici bir yandan da tedavi edici bir yaklaşımdır. Bu terapi yöntemi çocukların baş etmeye çalıştıkları sorunların azalmasını veya baş etmesi gereken bir sorunu olmayan çocukların yeni beceriler edinmesini sağlar. Ayrıca filial terapiyle birlikte tüm aile üyeleri arasındaki ilişkiler güçlenir. Sonuç olarak, evlat edinen aileler ve koruyucu aileler için çocuğun ve ailenin birbirlerini tanımaları, iletişimlerini güçlendirmeleri için filial oyun terapisi oldukça faydalı olacaktır.

KAYNAKÇA

Ebeveyn-Çocuk İlişkisi Üzerine Odaklanan Bir Oyun Terapisi Yaklaşımı: Filial Terapi, Banu Tortamış Özkaya, 2015, Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar

3-10 Yaş Arası Gelişimsel Problemleri Olan Çocuklarda ve Ebeveynlerinde Filial Terapinin Etkisinin İncelenmesi, Gülçin Güler Öztekin ve Arzu Gülbahçe, 2019, Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi

Filial Terapi Süreci (oyunterapileri.com)

Oyun Terapisi | Psikolog Merkezi

Bu yazı Munise Tanrıkulu tarafından Hayat Sende Derneği adına Türkçeye kazandırılmıştır.

Pozitif sosyal dönüşüm için bağışlarınızla destek olun. Bağış yapmak için tıklayınız.

Ukrayna Krizi Sürecinde Çocuk Bakımının Karşılanması– Anahtar Tavsiyeler

  • Ailelerin ayrılmasının nasıl önlenebileceğine ilişkin bilgi yayın. Bilgi çeşitli şekillerde verilmelidir (örneğin, broşür veya poster olarak, resim formatında, toplantılarda sözlü olarak veya duyurular yoluyla veya sosyal medya aracılığıyla).
  • Çatışmalardan etkilenen veya ailelerin barındığı ve tahliye edilemediği bölgelerdeki ailelerin acil ihtiyaçlarını desteklemek için temel ihtiyaçların fiziksel dağıtımını desteklemek üzere sektörler arasında koordinasyon sağlayın. Örneğin, mümkün olan yerlerde, barınma yerleri de dahil olmak üzere eğitim aktörleriyle birlikte çocuklarla eğlence veya eğitim faaliyetleri düzenleyin ve Ruh Sağlığı ve Psikososyal Destek aktörleriyle birlikte psikososyal ve ebeveynlik desteği sağlayın.
  • Çocuklar, ebeveynler, aileler ve topluluklar ihtiyaçlarının yanı sıra kapasiteye de sahiptir ve genellikle krizleri atlatmak için neye ihtiyaç duyduklarını bilirler. Onları çözüm geliştirmeye dahil etmek, çocuklarının yararı için güçlü yönlerini tespit etmenin ve geliştirmenin anahtarıdır. Aileyi güçlendirme girişimlerinin tasarımına, uygulanmasına ve liderliğine onları da dahil edin.
  • Ebeveynlik ve stres yönetimi eğitimi, nakit veya gıda transferleri ve yatılı bakımın riskleri konusunda farkındalık yaratma gibi çok yönlü ve tek bir faktörden ziyade birden fazla faktörü hedef alan programlar ve uygulamalar tasarlayın.
  • Çocukların mümkünse bizzat okula gitmelerini sağlamak, düzenli, yapılandırılmış faaliyetler ile normallik ve amaç duygusunu yeniden tesis etmenin yanı sıra akran desteğini ve öğretmenlerden veya sosyal hizmetler personelinden desteği kolaylaştırarak önemli psikososyal faydalar sağlayabilir. Yüz yüze katılımın mümkün olmadığı durumlarda, çocukları ve aileleri online eğitime erişebilmeleri için destekleyin.
  • Sosyal grupları, eşler arası destek gruplarını, kendi kendine yardım gruplarını veya alternatif iletişim yöntemlerini (sosyal medya ve telefon gibi) destekleyerek veya kurarak bakım verenlerin sosyal ağlarını güçlendirin. Mültecilere veya ülke içinde yerinden edilmiş kişilere ev sahipliği yapan topluluklarda ebeveynlik ağları kurun ve yaşlı bakım verenler için özel faaliyetler de dahil olmak üzere bakım verenler arasında destekleyici bakım ilişkilerini ve sosyal bağlantıları teşvik edin.
  • Kendilerine sığınak arayan kişiler arasında nitelikli psikologlar, eğitimciler ve diğer hizmet sağlayıcılarla iletişim kurun ve bu kişilerin mesleki yetkinliklerinden ve dil becerilerinden yararlanın.
  • Bakım verenlerin kendilerini içinde buldukları stresli ortamın farkında olarak, bu durum için özel olarak tasarlanmış olumlu ebeveyn ipuçlarını paylaşın. Sosyal hizmet uzmanlarını ve bakım verenlerle doğrudan ilgilenen diğer kişileri içerik konusunda eğitin. Sosyal medya platformları aracılığıyla da paylaşın.
  • Ön saflarda çalışanların işleri inanılmaz derecede stresli ve zihinsel olarak yıpratıcıdır. Bu profesyonellerin süpervizörleri, ekiplerinin psikososyal refahına öncelik vermeli ve süpervizyon yaklaşımlarının özellikle ruh sağlığı refahına duyarlı olmasını sağlamalıdır.
  • Çocuk katılımı ve temsiliyeti bir çocuk hakkı ve iyi bir uygulamadır. Çocukları bilgilendirmek, hazırlamak ve hayatlarını etkileyecek kararlara dahil etmek yetişkinlerin sorumluluğundadır. Çocukların yaşlarına uygun bir dille ne olduğunu, neden olduğunu, nereye gittiklerini ve aile üyelerinin bilgilendirilip bilgilendirilmediğini anlamaları önemlidir. İletişim sürekli olmalı ve alternatif bakım yerleştirmesinde yapılan değişiklikleri veya yer değişikliğiyle ilgili kararları içermelidir.
  • Çocuklarla iletişim kurun. Çocukları yaşlarına uygun ve çocuk dostu bir şekilde alternatif bakıma yerleştirilmeye hazırlamak gerekir. Sorularını ve korkularını dinlemeye, tartışmaya ve ele almaya ve yaşlarına uygun bir dille neler olduğunu anlamaları için yeterli bilgi sağlamaya odaklanılmalıdır. En azından çocukların neden alternatif bakıma yerleştirildiklerini, kendilerine kimin bakacağını, ne kadar süreyle bakılacağını ve bakımda başka çocukların olup olmadığını anlamaları gerekir. Biyolojik aileleri hakkında bilgi varsa, bu bilgi çocuğa yaşına uygun bir şekilde verilmelidir.
  • Engelli olanlar da dahil olmak üzere tüm çocukların taşınmaya hazırlanmasını, desteklenmesini ve taşınmalarının sağlanmasını temin edin. Özel planlama ve uygun düzenlemeler gerekebilir ve bu da planlama sürecinin bir parçası olmalıdır. Engelli çocuklar için ihtiyaç duyulan sağlık hizmetleri veya diğer hizmetler ya da kaynaklar yeni yerde ayarlanmalı ve sağlanmalıdır.
  • Taşınacak çocuklarla düzenli olarak ve yaşlarına uygun bir şekilde iletişim kurun. Son derece travmatik bir olayın ortasında olduklarının bilincinde olarak çocukların korkularını hafifletmek için çaba sarf etmek ve gafil avlanmamaları için yeterli bilgi vermek önemlidir.
  • Çocukları tahliye ederken ve yerlerini değiştirirken, tüm kimlik bilgilerinin yanlarında olduğundan emin olmak önemlidir. Bu bilgiler şunları içermelidir:
    • Çocuğun adı, doğum tarihi, ebeveynlerinin/vasisinin ve yatılı bakım personelinin adları ve iletişim bilgileri, herhangi bir fiziksel veya ruhsal sağlık sorunu, kullandığı ilaçlar, alerjileri veya engellilik durumu, dili ve kökeni.
    • Bu bilgiler çocuğa sabitlenmeli (bebeklere, küçük çocuklara ve engelli çocuklara kimlik etiketi veya bileklik takılması gibi) ve su geçirmez olmalıdır (plastik bir torba içinde veya su geçirmez bir etiket veya kart üzerinde olması gibi).
    • Bu bilgiler çocukla birlikte olmalı ve bir kopyası da ebeveynde veya zorunlu yetişkin bakıcıda bulunmalıdır. Eğer değilse, derhal su geçirmez bir kart ve kordon ile belgeleyin ve çocuğa verin.
    • Çocuklara planlanan seyahat rotasının yazılı ayrıntılarını ve varış noktasındaki sorumlu kişilerin iletişim bilgilerini, naklediliyorlarsa yatılı bakım tesisinin adı da dahil olmak üzere sağlayın.
  • Güvenliğin elverdiği en kısa sürede, her bir çocuğun durumu ve ihtiyaçları değerlendirilmelidir. Her çocuğun sağlık durumu, beslenme ihtiyaçları, psikososyal destek ihtiyaçları ve engellilikle ilgili destek ve erişim ihtiyaçlarının hızlı bir değerlendirmesi, bakım uygulamalarını, hizmetlerle bağlantıları ve acil ihtiyaçların önceliklendirilmesini bilgilendirmek için kullanılmalıdır.
  • Yatılı bakımda olan ve acil durum sırasında yatılı bakımdan ayrılan çocuklarla ilgili tüm verileri merkezileştirmek için mümkün olan en kısa sürede entegre bir veri tabanı oluşturulmalıdır.
  • Yerleştirme kararlarının bir parçası olarak kardeşleri bir arada tutmak için her türlü çaba gösterilmelidir. Çatışma veya tahliye sürecinin bir sonucu olarak temas ve iletişimin koptuğu durumlarda, çocuğun istekleri ve yüksek menfaatleri göz önünde bulundurularak, kardeşlerinin ve çocuğun hayatındaki diğer önemli kişilerin nerede olduğunu tespit etmek ve bunlarla yeniden bağlantı kurmak için çocuğa destek sağlanmalıdır.
  • Engelli çocuklar da dâhil olmak üzere, çocukların kurumlara yerleştirilmesini önlemek için tüm çabalar sürdürülmelidir. Acil durum süresince yeni yatılı bakım tesislerinin kurulmasına yönelik kısıtlamalar getirilmeli ve finansman, aile ve toplum temelli alternatiflerin ve hizmetlerin yaygınlaştırılmasına yönlendirilmelidir.
  • Akran destek grupları ve ağları ve ‘bakım verenler için bakım’ programları aracılığıyla koruyucu ailelere yönelik desteği kolaylaştırın. Bu aynı zamanda kaliteli gözetim, mola hizmetleri ve psikososyal refahlarını desteklemek için ruh sağlığı hizmetlerine erişimi de içermelidir.
  • Bakım verenlerin yanında koruyucu bakım altında bulunan çocuklar, sosyal yardım, eğitim ve sağlık dâhil ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere mevcut tüm hizmetlere erişim konusunda desteklenmelidir.
  • Mümkün olduğunda, çocuğun başka bir alternatif yerleştirmeye yerleştirilmesinden önce geniş aile veya diğer akrabalar tespit edilmeli ve dikkate alınmalıdır.
  • Hızlı bir değerlendirme veya başka bir mekanizma yoluyla her çocuğun sağlık, beslenme ve psikososyal ihtiyaçlarını anlayın. Yiyecek ve suya, sağlık hizmetlerine ve diğer ihtiyaçlara erişimi sınırlı olan çocuklar hızlı bir şekilde besin eksiklikleri geliştirebilir veya yetersiz beslenebilir. Hızlı bir değerlendirme sağlık durumlarını, beslenme durumlarını ve psikososyal destek ihtiyaçlarını içermelidir. Tüm çocukların sağlık hizmetlerine bağlanması gerekirken, bu değerlendirme en acil ihtiyaçları olan çocukların önceliklendirilmesi konusunda da bilgi verebilir. Bakım verenler (aile üyeleri, koruyucu aileler ve bakım personeli dahil) sonuçlar hakkında bilgilendirilmeli ve kritik ihtiyaçlara yanıt vermek için bir plan yapmaları konusunda desteklenmelidir.
  • Ailelerinden ayrı düşmüş ve refakatsiz çocukları yeniden birleştirme öncesinde, sırasında ve sonrasında kabul eden ve onlarla çalışan vaka çalışanları, acil durumlarda çocuk koruma vaka yönetimi, travmaya duyarlı bakım konularında eğitimli olmalı ve çocukla, aileyle ve mevcut bakım sağlayıcıyla güvene dayalı ilişkiler kurma becerisine sahip olmalıdır.
  • Tüm gönüllüler eğitilmeli ve denetlenmelidir. Tüm gönüllüler davranış kurallarını imzalamalı ve herhangi bir destek sağlamadan önce koruma konusunda eğitim almalıdır.

Yazının tamamına ulaşmak için tıklayınız.

Yazının orjinal linkine ulaşmak için tıklayınız.

Bu yazı Munise Tanrıkulu tarafından Hayat Sende Derneği adına Türkçeye kazandırılmıştır.

“Responding to Children’s Care in the Context of the Ukraine Crisis”  başlıklı raporun  Key Recommendations kısımları çevrilmiştir.

Pozitif sosyal dönüşüm için bağışlarınızla destek olun. Bağış yapmak için tıklayınız.

Koruyucu Aileliği Ne Kadar Tanıyoruz?

Ülkemizde 6-7 Şubat 2023 tarihlerinde gerçekleşen Kahramanmaraş merkezli 10 ilimizi etkileyen deprem felaketinin ardından refakatsiz kalan ve devlet koruması altına alınan çocukları koruma ve güvenli bir aile ortamında bakım sağlama motivasyonuyla pek çok kişi koruyucu aileliği araştırma sürecine girdi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının da koruyucu ailelik çağrısı yapmasının üzerine bir hafta içerisinde e-devletten 290.000 koruyucu ailelik başvurusu yapıldı. Belki de bir çok kişi duygusal bir kararla koruyucu aile olmaya karar verdi. Bazı aileler ise halihazırda düşünmekte olduğu ancak emin olamadığı için bir süredir ertelediği koruyucu aile olma fikrini, yaşanan depremden sonra pek çok çocuğun refakatsiz kalmasıyla birlikte tekrar düşünmeye başladı. 

Peki herkes koruyucu aile olabilir mi? Başvuran kişiler çocuklara fayda sağlamayı hedeflerken yalnızca duygularıyla hareket ederek devamını getirmekte güçlük çekebileceği bir adım atıyor olabilir mi? 

Kuşkusuz şu anda çocukların üstün yararı için bilinçli başvuru yapmak, sistemlerde gereksiz yoğunluk oluşturmamak, çocukların uygun ailelerle ivedilikle eşleşmelerinin önünü açmak oldukça önemli. 

Bu yazıda koruyucu ailelik, evlat edinme ve gönüllü ailelik modellerini biraz daha yakından tanıyarak bu üç modelin birbirinden farklarını, koruyucu aileliğin şartlarını ve başvururken nelere dikkat edilmesi gerektiğini inceleyeceğiz. 

Öncelikle koruyucu aileliği tanıyarak başlayalım; 

Çeşitli nedenlerle biyolojik ailesi yanında bakımları bir süre için sağlanamayan çocukların eğitim, bakım ve yetiştirilme sorumluluğunu kısa veya uzun süreli olarak, ücretli veya gönüllü statüde devlet denetiminde paylaşan kişi ya da ailedir. Burada korunma ve bakım altında bulunan çocuğun, karmaşık olan bir dönemini örselenmeden geçirmesini ve normal hayatını devam ettirmesini sağlamak amaçlanmaktadır. 

Koruma altında yetişen çocuk; 5395 sayılı kanun kapsamında, hakkında bakım tedbiri bulunan, bakımı ve korunması devlet denetiminde kurum veya aile temelli bakım modellerinde gerçekleştirilen çocuklardır.  Bakımı biyolojik ailesi tarafından sağlanamayan çocuklar, kısa veya uzun süreli; kurum bakımı ve koruyucu ailelik gibi alternatif bakım türlerinden yararlandırılabilir. 

Koruyucu aile modelinden yararlanan çocukların 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu ve/veya 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu kapsamında haklarında bakım tedbiri ve korunma kararı bulunur. 

Her çocuğun güvenli, sevgi dolu bir aile ortamında büyüme hakkı vardır ve bu hak  temelde BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde ardından da ülkemizdeki kanunlarla güvence altına alınmıştır. 

Ülkemizde çeşitli sebeplerle devlet koruması altında bulunan yaklaşık 22 bin çocuk bulunmaktadır, 8 bin çocuk koruyucu aile yanında hayata hazırlanırken 14 bin çocuk halen kurum bakımında kalmaktadır. 

Koruyucu ailelik modelleri; Akraba veya yakın çevre koruyucu aile modeli, geçici koruyucu aile modeli, süreli koruyucu aile modeli, uzmanlaşmış koruyucu aile modeli olarak 4’e arılıyor. Türkiye’de akraba veya yakın çevre koruyucu aile bakım modeli de uygulanmakla birlikte yalnızca süreli koruyucu aile modeli altında resmi veriler paylaşılmaktadır. Süreli koruyucu aile modelinde kısa sürede biyolojik ailenin yanına döndürülmesi mümkün olmayan çocukların uzun süreli bakımlarının koruyucu aile yanında sağlanması hedefleniyor. Dolayısıyla bu model bir çocuğa kısa süreliğine bakım vermek gibi bir uygulamayı karşılamıyor. Koruyucu aile statüsü alan kişiler koruyucu ailelik süreci boyunca sürekli olarak çocuğa evlerinde bakım sunuyorlar. 

Peki deprem nedeniyle refakatsiz kalan çocuklar için koruyucu ailelikte uygulamaya konulmuş özel bir program bulunuyor mu? 

Deprem nedeniyle rutin koruyucu ailelik sürecinde ve başvuru şartlarında herhangi bir değişiklik olmadığı gibi, depremde refakatsiz kalan çocuklar için koruyucu aile ve evlat edinme konusunda uygulamaya konulmuş özel bir program bulunmamaktadır. Depremden etkilenen çocuklar tedavilerinin ardından bakanlığın ilgili birimlerine teslim edilerek koruma altına alınmış, ailesi veya bakım sağlayabilecek akrabaları hayatta olanlar ise ailelerinin yanına döndürülmüştür. Deprem felaketi ile birlikte koruyucu aileliğe başvuru yapanların kısa sürede depremden etkilenen bir çocukla eşleştirilmesi söz konusu değildir. Refakatsiz çocuklar hakkında incelemeler tamamladıktan sonra durumu uygun bulunanların halihazırda başvurusu alınmış, inceleme süreçleri tamamlanmış, koruyucu ailelik statüsü almış ailelerin yanlarına yerleştirilmeleri yapılabilir. Kuşkusuz, başvuran ailelerin inceleme süreçlerinden geçmeden çocukla eşleştirilmesi söz konusu olamaz.  

Dolayısıyla yapılan başvurular halihazırda çocuk koruma sistemine dahil olan, kurum bakımında yetişen tüm çocuklar için değerlendirmeye alınacak, rutin koruyucu ailelik başvuru değerlendirme süreci işletilecektir.

Refakatsiz çocukları kısa süreliğine evimde misafir edebilir miyim?

Koruyucu ailelik değerlendirme, onay ve yerleştirme süreçleri 6 ay ile 1 yıl arasında değişmektedir, ancak olağanüstü hallerde bu süre kısalıp uzayabilir. Refakatsiz çocuklar hakkında süreç devam ederken bu zaman diliminde çocuklar kurum bakımında kalmaktadır. Çocukların kısa bir süreliğine evde ağırlanması, geçici misafirlik yapılması gibi bir uygulama söz konusu değildir. 

Kimler koruyucu aile olabilir?

Ülkemizde koruyucu aile olabilmek için Türkiye’de ikamet etme şartı bulunmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup, sürekli Türkiye’de ikamet eden, biyolojik çocuğu olan veya olmayan, evli veya bekar olan, 25 ila 65 yaş aralığında, en az ilkokul mezunu, düzenli geliri olan herkes koruyucu aile olmak için başvuru yapabilir. 

Neden Türkiye’de ikamet etme şartı bulunuyor? 

Koruyucu ailelik sistemine dahil olan çocukların durumu sosyal hizmet uzmanı tarafından izlenir, sosyal hizmet uzmanının dönem dönem çocuk ve aileyle görüşmeler yapması, çocuğun eğitimsel ve sosyal hayatını koruyucu ailenin evine yaptığı ziyaretlerle takip etmesi gerekir. Ayrıca çocuğun bir biyolojik ailesi olabilir, çocukla belli aralıklarla görüşme talep edebilir. Biyolojik ailesi ile görüşmek çocuğun en doğal hakkıdır. Kurum tarafından uygun görülmesi halinde görüşmeler koruyucu aile biriminin denetiminde gerçekleştirilir. Ancak gerekli izinler alınması ve kurumun onayının alınması durumunda koruyucu aileler görev veya tatil amacıyla çocukla birlikte seyahat gerçekleştirebilirler. 

Koruyucu aile olmak için nereye başvurabilirim?

E-devlet üzerinden veya ikamet ettiğiniz ildeki Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünden randevu alarak başvurabilirsiniz (Eşlerin birlikte başvurmaları gerekmektedir). Yetkili makamlar dışında hiçbir kişi veya kuruma başvuru gerçekleştirilemez.

Süreç nasıl ilerler?

Koruyucu ailelik ön başvurusu yapıldıktan sonra şartları sağlayan kişilerle ilk görüşme gerçekleştirilir. Burada eşleştirme süreci başlamadan önce başvuranlar bakım vermek istedikleri çocuğun yaşı, cinsiyeti, özel ihtiyaç sahibi olup olmaması gibi çeşitli konuları süreci yürüten Sosyal Hizmet Uzmanıyla paylaşır. Kurumla ilk görüşme gerçekleştirildikten sonra aileden belli bir süre içerisinde gerekli belgelerin teslim edilmesi istenir, bunlar değerlendirilir, ev ziyaretleri yapılır, referans gösterilen kişiler ile görüşülür. Kısacası o ailenin bir çocuğa koruyucu aile olmaya uygun olup olmadığı her yönüyle araştırılır. 

Koruyucu ailelik statüsü alan aileler eşleşme gerçekleşmeden önce dosya üzerinde edindiği bilgilerle Sosyal Hizmet Uzmanıyla birlikte durumu değerlendirir. Başvurana ve aileye en uyumlu çocuğun özellikleri hakkında yönlendirme yapılır. Değerlendirmenin olumlu olması halinde çocuğun yaşadığı kuruma yapılan düzenli ziyaretlerle adaylar çocukla zaman geçirir. Burada eşleşmenin olumsuz sonuçlanma durumuna karşılık çocuğa tanıştığı kişilerin koruyucu aile adayı olduğu söylenmez. Uyum süreci tamamlandıktan sonra sosyal hizmet uzmanının uygun görmesi durumunda adaylar çocuğa evlerinde kısa süreli bakım sunmaya başlar, Sosyal Hizmet Uzmanı bu süreçte çocukla ailenin arasındaki ilişkiyi, ebeveynlik becerilerini inceler ve destekler. Eşleşmede herhangi bir sorun yoksa koruyucu ailelik sözleşmesi imzalanır, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünün de denetimiyle çocuk koruyucu aile ile yaşamaya başlar. 

Kardeş çocukların bir arada olmaları, aynı aileye yerleştirilmesi tercih edilmektedir. Bunun yanı sıra korunma ve bakım altında bulunan özel gereksinimli çocuklar veya yabancı uyruklu çocuklar da koruyucu aile hizmetinden yararlanılmaktadır.

Peki koruyucu ailelik hizmetinin evlat edinme ve gönüllü ailelik modellerinden farkı nedir? 

Gönüllü Aile & Koruyucu Aile

Gönüllü ailelik; kuruluşta korunma ve bakım altında bulunan  çocuklara uygun zaman aralığında kendi ilgi, yetenek ve eğitimleriniz doğrultusunda katkı vermek amacıyla yaptığınız ziyaretlerle kuruluştaki çocukla belli aralıklarda ve düzenli olarak vakit geçirebileceğiniz bir modeldir. Ayrıca isteğiniz doğrultusunda ve uygun görülmesi halinde kurum bakımındaki çocukları resmi tatil ve özel günlerde evinizde misafir edebilirsiniz, ancak sürekli evinizde bakım veremezsiniz. Koruyucu ailelikte ise; koruyucu aile olduğunuz süre boyunca çocuğa sürekli olarak evinizde bakım sunarsınız. Koruyucu ailenin evinde çocuk için uygun bir ortam hazırlaması, ailesi ile sosyal çevresini bu konuda hazırlaması gerekmektedir. 

Evlat Edinme & Koruyucu Aile

Koruyucu aile sistemi evlat edinme için bir basamak değildir, ikisi birbirinden ayrı modellerdir. Her iki modelde de ailelerin seçim kriterleri çocuğun aile yanında hazırlanması olduğundan birbirine benzeyen modeller olup, çocukların hukuki durumları farklılık göstermektedir. 

– Evlat edinme hizmetinde aile, evlat edinme yolu ile hukuksal bir süreci tamamlayarak velayet hakkını alır. Koruyucu aile çocuğun bakım, yetişme ve eğitim sorumluluğunu devlet ile paylaşırken çocuğun velayeti biyolojik ailesinde kalır. 

– Anne ve babaya ait haklar ve yükümlülükler tamamen evlat edinen aileye geçerken koruyucu aileye geçmemektedir. 

– Evlat edinilen çocuk, evlat edinenin miras hakkına sahipken, koruyucu ailelikte çocuğun miras hakkı yoktur. 

-Çocuk evlat edinenin soyadını alır, ayrıca evlat edinen isterse çocuğa yeni bir ad verebilir. Koruyucu ailelikte ise çocuk; biyolojik ailenin verdiği adı ve soyadı taşımaktadır.  Nüfus kaydında çocuğun anne ve baba adı olarak evlat edinen kişilerin adı gözükürken koruyucu ailede biyolojik ailenin bilgileri gözükür. 

-Evlat edinmede çocuk, mahkeme kararı öncesi 1 yıl süre ile geçici bakım sürecinde periyodik olarak izlenmekte ve evlat edinilen çocuğun korunma ihtiyacı olan çocuk statüsü sonlandırılmaktadır. Koruyucu ailelikte ise çocuk hakkında verilen koruma kararı devam etmekte olup çocuğa ilişkin izlemeler periyodik olarak Bakanlık tarafından devam ettirilmektedir.

-Koruyucu ailelere, çocuğun bakım ve yetiştirilme masraflarına karşılık olarak yönetmelik ile belirlenen oranlarda ve kalemlerde aylık ödeme yapılırken, evlat edinen ailelere bir ödeme yapılmamaktadır.

Koruyucu ailelik hizmet modeli ne kadar sürer?

Net bir süre verilemeyeceği gibi genellikle çocukların koruyucu ailelerin yanında reşit olana kadar veya sonrasında da birlikte yaşamaya devam ettikleri yaygın olarak görülmektedir. Koruyucu ailelikte çocuk bir gün biyolojik ailesine döndürülebileceği gibi 18 yaşına kadar veya hiçbir zaman bağını kesmeden koruyucu aileyle yaşamaya devam edebilir. 

Koruyucu aile hizmetinin sonlandırılmasına ve çocuğun biyolojik aile yanına döndürülmesine nasıl karar verilmektedir?

Koruyucu ailenin mevzuatta belirtilen görev ve yükümlülükleri yerine getirmemesi, çocuğun yararlanacağı hizmet modelinin değişmesi veya koruma kararının kaldırılması, koruyucu ailenin herhangi bir nedenle hizmet vermekten vazgeçmesi gibi nedenlerle koruyucu ailelik hizmeti sonlandırılabilir. Söz konusu işlemler; çocuk hakkında uygulanan mahkeme kararları kapsamında çocuğa hizmet veren tüm tarafların (kurum, koruyucu aile, biyolojik aile ve görüşlerini ifade edebilecek yaştaysa çocuğun) görüşleri alınarak koruyucu aile birimince yürütülmektedir. Ayrıca biyolojik aile artık bakım sağlayabileceği gerekçesiyle çocuğu tekrar yanına almak istediğinde gerekli incelemeler yapılarak uygun görülmesi halinde çocuk biyolojik aile yanına döndürülebilir. 

Duygusal bir motivasyonla mı koruyucu aile olmaya karar verdim?

Depremden sonra toplumumuzun aile bakımından yoksun kalmış çocuklara bakım sunmak istemesi elbette çok değerli ancak başvuruların incelenmesi ve değerlendirilmesi oldukça uzun bir süreç. Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüklerinin başvuru sahiplerine ulaşarak koruyucu aileliği  tüm detaylarıyla anlatması ile birlikte, duygusal nedenlerle başvuran pek çok aile “Biz süreci yanlış anlamışız” diyerek başvuruyu geri çekebilir veya “Biz özellikle depremzede çocuk istiyoruz, biyolojik ailesi hayatta olmasın” diyerek sistemin kendilerine göre esnetilmesini talep edebilir. Ancak bu başvurular sistemin iyi işlemesinin önünde engel oluşturabilir. Bu durum depremden sonra duygusal bir motivasyonla koruyucu aileliğe adım atan kişilerin yanı sıra koruyucu aileliği bilen ve uzun süredir araştıran, bir çocuğa ilgi, sevgi ve bakım sunmaya hazır hisseden kişilerle çocukların eşleşmesinin gecikmesine neden olabilir. Dolayısıyla sistemde gereksiz yoğunluk oluşturmamak, sistemi doğru bilerek bu sistemin destekçisi haline gelmek oldukça önemli. 

Çocukların her yaşta ilgiye, sevgiye, desteklenmeye ihtiyacı var ve kuşkusuz bir çocuğa koşulsuz ilgi, sevgi ve bakım sunmak, hayatına dokunmak çok kıymetli. Burada hem aile  çocuğa yoğun zaman ve emek harcayacak hem de çocuk aileye bir değer katacaktır. Ancak ani, duygusal bir motivasyonla başvuru yapmanın sağlıklı bir düşünce olmadığını bilmemiz gerekir. Bunu anlamak için ‘5 ay sonra koruyucu aile olmak isteyecek miyim? Gerçekten hazır mıyım, yoksa duygusal bir motivasyonla mı karar verdim?’ gibi soruları yanıtlayarak başlayabilirsiniz. 

Elbette her ebeveynlikte olduğu gibi koruyucu aileliğin de güçlükleri var. Burada çocuğun geçmişinden getirdiği öyküleri, özellikleri de kabul etmek, zaman harcamak, emek vermek, bir çocuğu hiç tanımadığı, yabancı bir ortama dahil edip uyum sağlamasına yardımcı olmak elbette herkes için çok da kolay olmayan bir süreç. Özellikle koruyucu ailelik ve evlat edinme başvurularını yapmadan önce bir çocuğun sorumluluğunu almaya kendini hazır hisseden, travmatik deneyimlerin çocukların üzerinde yarattığı fiziksel ve psikolojik etkilerin farkında olacak, travmalarının iyileşmesi için ona destek olacak, buna zaman ayırabilecek ve olası süreçleri yürütebilecek bir iyilik haline sahip kişilerin sürece dahil olması gerekiyor. Kuşkusuz bu süreçte sosyal destek almak da yine oldukça önemli. Tüm bu süreçleri gözden geçirdikten sonra mevzuattaki koşulları sağlayan, hoşgörülü, sabırlı, esneklik gösterebilen, sevgisi ile bir çocuğun hayatında fark yaratmak isteyen, ona güvenli ve şefkatli bir ortam sağlayabilen, kurumla işbirliği içinde çocuk yararına hizmet vermeye kendini hazır hisseden herkes koruyucu aileliğe başvurabilir. 

Her çocuğun kendisine değer veren bir aile yanında hayata hazırlanması dileğiyle… 

Son olarak koruyucu ailelik ve evlat edinmenin gündeme girmesi ile birlikte “çocuk almak istiyorum”, “ben de depremzede bir çocuğu sahiplenmek istiyorum”, “evlatlık almak istiyorum”, “yetim//kimsesiz çocuk” gibi ifadelerle sıklıkla karşılaşıyoruz. Peki bu ifadeler yerine hangi ifadeleri kullanmalıyız? Doğru Sözlük’te bu ifadeler yerine hangi ifadeleri önerdiğimizi incelemek için tıklayınız.

Hayat Sende Derneği’nin Doğru Sözlük Projesi ile birlikte yanlış söylemlerle hep birlikte mücadele edelim. Kullandığımız dilin düşüncelerimizi ve duygularımızı etkilediğini, çocukların birer birey olduklarını ve hakları olduğunu unutmayalım.  

Bir sözcük binlerce hayatı değiştirebilir…  

Bu yazı Kübra Nur Ünsal tarafından Hayat Sende Derneği adına hazırlanmıştır. 
 Pozitif sosyal dönüşüm için bağışlarınızla destek olun. Bağış yapmak için tıklayınız.

Avrupa’daki İhtiyaç Sahibi Çocuklar Raporu 2022

Geçmiş

Çocuk yoksulluğunun ve sosyal dışlanmanın her türlüsünün ortadan kaldırılması, çocuk haklarının korunması ve desteklenmesinin ayrılmaz bir parçasıdır. Eurochild tarafından düzenli olarak toplanan AB çapındaki veriler ve kanıtlar, AB genelinde çocukların yaşadığı yoksulluk deneyimlerinin kapsamını ve doğasını ortaya koymaktadır. 2022 Eurochild Raporu, Avrupa’daki çocukları görünür kılmak için ulusal düzeyde çalışan üyelerimizden toplanan güncel ve ilgili bilgileri içermektedir. Bu rapor, çocukların ihtiyaçları ve bunların Avrupa Dönemi uygulamasında nasıl ele alındığına dair genel bir değerlendirmeye, iyi uygulamara ve işe yarayan çözümlere ve her bir katılımcı ülke için o ülkelere özgü tavsiyelere yer vemektedir.

Çocuk Yoksulluğu

2020’den bu yana Covid-19 salgını mevcut eşitsizlikleri daha da kötü hâle getirmiştir ve artan hayat pahalılığı ile enerji krizleri muhtemelen 2022’de daha fazla çocuğu yoksulluğa sürükleyecektir. Ayrıca, çocuklukta yaşanan yoksulluk, yaşamın ilerleyen dönemlerinde sağlık, eğitim ve istihdam sonuçlarını olumsuz etkilemektedir. Bu, sadece bireyler için değil, bir bütün olarak toplum için de korkunç bir maliyet teşkil etmektedir. Bu raporla Eurochild, sahadaki üyelerimizden iyi örnekleri derlemeyi ve bu kanıtları politika yapıcılarla paylaşarak çocuk yoksulluğuyla başarılı bir şekilde mücadele eden bir gündeme rehberlik etmeyi amaçlamaktadır.

Güncel Eurostat verilerine göre, çocuk yoksulluğu 2020’den 2021’e kadar %24’ten %24,4’e yükselmiştir. İspanya, Bulgaristan’ı geride bırakarak %33,4 ile AB’de çocuk yoksulluğunun en yüksek olduğu ikinci ülke olmuştur. 2020 ile karşılaştırıldığında 17 ülkede artış, 9 ülkede ise düşüş kaydedilmiştir. Romanya %41,5 ile en yüksek orana sahip ülke olmaya devam etmektedir. Bulgaristan ise %36,2’den %33’e düşerek en önemli düşüşü kaydetmiştir. Bu raporda yer alan bazı ülke profilleri bu trendlere ışık tutacaktır.

Dönem Raporları ve Öneriler

Eurochild, ulus ve Avrupa düzeyindeki gelişmelerin izlenmesinde ve Avrupa genelinde çocukların en acil ihtiyaçlarına sivil toplumun verdiği yanıtların desteklenmesinde önemli bir role sahiptir. Yıllık Avrupa Dönemi döngüsü, geniş makroekonomik ve sosyal politika gündemi içerisinde çocuklara yatırım yapılmasına öncelik verilmesini sağlamak amacıyla AB ve ulus düzeyindeki politika yapıcılara ulaşmak için çok önemli bir fırsattır. Avrupa Dönemi, AB politika koordinasyonunu ve ulusal politika reformlarını yönlendirmektedir. Bu nedenle Dönem sürecine dahil olmak, çocuk yoksulluğu ve sosyal dışlanmaya ulusal düzeyde öncelik verilmesini sağlamak için elzemdir.

Genel olarak, 2022 Avrupa Dönemi Ülke Raporları ve Ülkelere Özel Öneriler, her ülkenin ihtiyaçlarını genel olarak ele almakta ve genel politika yoluyla çocuklara dolaylı yoldan değinmektedir. Birçok ülke raporu, özellikle erken yaşlarda eğitime atıfta bulunmaktadır. Ayrıca, çocuklardan genellikle yoksulluk ve savunmasız haneler bağlamında bahsedilmektedir ancak göçmen kökenli çocuklar ve alternatif bakımdaki çocuklar gibi diğer savunmasız çocuklara nadiren atıfta bulunulmaktadır. Tüm Avrupa Ülke Raporlarının çocukların ihtiyaçlarını ele alması gerekirken, 2022 Ülkelere Özel Öneriler raporlarının yalnızca 9 tanesinin (Avusturya, Çekya, Almanya, Macaristan, İtalya, Litvanya, Polonya, Romanya, Slovakya) özellikle çocuk bakımı, çocuk yardımları ve eğitim ile ilgili olarak çocuk kelimesini içerdiğini öğrenmek hayal kırıklığı yaratmıştır.

“Ulusal hükümetler yardıma ihtiyacı olan çocukları ve aileleri tespit etmeli ve ihtiyaç duydukları desteği sağlamalıdır. Eurochild üyeleri sayesinde, çocuk yoksulluğuyla mücadele etmek, sosyal dışlanmayı önleyip bununla mücadele etmek, tüm çocukların haklarını korumak ve fırsat eşitliğini teşvik etmek için ulusal öncelikleri ve tavsiyeleri saptadık.” – H.E. Marie-Louise Coleiro Preca, Eurochild Başkanı

Avrupa Çocuk Garantisi ve Ulusal Eylem Planları

14 Haziran 2021 tarihinde Avrupa Konseyi, çocukların erken çocukluk eğitimi ve bakımı, eğitim, sağlık hizmetleri veya sağlıklı beslenme ve yeterli barınma gibi temel hizmetlere erişimini garanti altına alarak yoksulluk ve sosyal dışlanma ile mücadele etmek ve bunları önlemek amacıyla Avrupa Çocuk Garantisi Tavsiye Kararını kabul etmiştir. Avrupa Komisyonu, AB Üye Devletlerine Ulusal Eylem Planları geliştirmeleri çağrısında bulunmuştur.

Bu girişimle AB, çocuklara öncelik verilmesi yönündeki siyasi iradesini ortaya koymakta ve farklı politikalar aracılığıyla çocuk yoksulluğuyla çok yönlü olarak mücadele edilmesi gerektiğinin altını çizmektedir.

Avrupa Komisyonu; Üye Devletleri, 2030 yılına kadar olan dönemi kapsayan Çocuk Garantisi Ulusal Eylem Planları (UEP) geliştirmeleri ve uygulamaları konusunda kuvvetle teşvik etmektedir. Ulusal Eylem Planları her ülkenin kendine özgü gerçeklerine göre uyarlanmalı, çocukların özel ihtiyaçlarına cevap vermeli ve sivil toplum ve çocukların kendileriyle yakın iş birliği içinde olmalıdır. Yoksulluğun ve sosyal dışlanmanın nedenlerine odaklanan ve nesiller arası yoksulluk döngüsünü kıran bütüncül bir yaklaşıma ihtiyaç duyulmaktadır.

Bir Çocuk Garantisi Ulusal Eylem Planının geliştirilmesi ve uygulanması ulusal bağlama göre farklılık gösterebilir. Bu rapor hazırlandığı sırada, 12 AB Üye Devletinin halen Ulusal Eylem Planlarını sunmaları gerekmekteydi ve halihazırda yayınlanmış olanların içeriği bir ülkeden diğerine oldukça farklılık göstermekteydi. Bu rapora katkıda bulunan Eurochild üyelerinin çoğu, Çocuk Garantisi Ulusal Koordinatörleri tarafından düzenlenen istişarelere katılmıştır ancak bazı durumlarda üyeler istişareyi bir kutucuk doldurma alıştırması olarak tanımlamıştır. Sıkı teslim tarihleri, yetersiz şeffaflık ve çoğu durumda girdi sağlamaya davet edilen kuruluşların düşük temsili ve yetkililerden geri bildirim alınmaması, istişarenin daha zayıf düzeyde kalmasına neden olmuştur. Çocukların katılımı söz konusu olduğunda, sadece birkaç üye ciddi bir çocuk katılımı olduğunu teyit etmiştir.

2022 Eurochild Raporu, bu AB girişiminin 21 Avrupa Birliği ülkesindeki sivil toplum örgütleri tarafından ulusal düzeyde nasıl karşılandığına dair bilgiler sunmaktadır.

AB Finansmanı

AB finansmanı, çocuk yoksulluğuyla mücadelede kapsamlı yatırımlara ulusal düzeyde olanak sağlamaktadır. Çocuklara ve çocuk haklarını destekleyen programlara yatırım için kullanılabilecek ana finansman kaynakları Avrupa Sosyal Fonu+ (ESF+), Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu (ERDF), Avrupa’daki Mülteciler için Uyum Eylemi (CARE), İltica, Göç ve Entegrasyon Fonu (AMIF), Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA) ve Komşuluk, Kalkınma ve Uluslararası İşbirliği Aracı’dır (NDICI Global Europe). Bu rapor, Avrupa genelinde çocuklara yatırım yapmak için en çok hangi finansman kaynaklarının kullanıldığını belirlemektedir.

Bu bağlamda en çok kullanılanlardan biri istihdam, eğitim, beceri ve sosyal içerme girişimlerini destekleyen bir finansman aracı olan ESF+’dır. ESF+, 2021-2027 dönemi için yaklaşık 99.3 milyar Avroluk bütçesiyle AB’nin ‘insana yatırım’ için kullandığı ana araç durumundadır. ESF+ harcamalarının Avrupa Dönemi süreci kapsamında sunulan önerilere ve ülke analizlerine yanıt vermesi beklendiğinden, bu rapor ulusal düzeyde finansmana erişilebilirlik konusunda iyi uygulama ve bilgi sağlamayı amaçlamaktadır. Bu programlama döneminde, yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altındaki çocukların oranı 2017-2019 döneminde Birlik ortalamasından yüksek olan Üye Devletler, ESF+ kaynaklarının en az %5’ini çocuk yoksulluğuyla mücadele için hedeflenen eylemlere ve yapısal reformlara tahsis etmelidir[1].

Eurochild 2023 Avrupa Dönemi Eurochild Üyeleri için Öneriler

Belçika          

‘Belçika, çocukların yaşamlarını etkileyecek politika kararlarına etkili bir şekilde katılmalarını sağlamak amacıyla, bir grup temsili çocuğa sistematik olarak danışmak için harekete geçmelidir’

Bulgaristan    

‘Bulgaristan, çocuk koruma sisteminde reform yapmak üzere harekete geçmeli ve risk grupları için ayrı tedbirler içeren parçalı sektörel politikalar yerine çocuğun refahını hedefleyen kapsamlı ve sistematik bir yaklaşım geliştirmelidir’

Hırvatistan    

‘Hırvatistan, çocuk yoksulluğunu ve dışlanmasını önlemek için yerel temelli yeterli hizmet yelpazesini güvence altına alırken, sivil toplum kuruluşlarını ve çocukların görüşlerini AB fonlarının uygulanmasına ve ulusal politikaya dahil etmelidir’

Kıbrıs 

‘Kıbrıs, politika oluşturma sürecine sivil toplum katılımını ilerletmek için harekete geçmeli ve çocukların bu sürecin tüm adımlarına dahil edilmesini sağlamalıdır’

Çekya 

‘Çek hükümeti Çocuk Garantisi Ulusal Eylem Planı’nı derhal kabul etmeli ve uygulamalı, 3-15 yaş arası her öğrenciye eğitim süreçlerinin bir parçası olarak ücretsiz sıcak öğle yemeği sağlamalı ve özellikle savunmasız ve dezavantajlı çocukları hedef alan ve kamusal yaşamın kendilerini etkileyen tüm yönleri hakkında görüşlerini ifade etmelerine olanak tanıyan bir çocuk katılımı modeli izlemelidir’

Estonya          

‘Estonya yatırımları doğrudan çocuklara doğru yönlendirmeli çünkü yeşil veya dijital dönüşümlere yatırım yaparak çocukları unutuyor veya göz ardı ediyoruz’

Finlandiya     

‘Finlandiya, çocukların ve gençlerin ruh sağlığı konusundaki endişe verici sorunu ele almak için derhal harekete geçmeli ve önleyici tedbirlere yatırım yapmalıdır. Hizmetlerin geliştirilmesi ve herkes için ruh sağlığı desteğine erişimin sağlanması elzemdir’

Fransa

‘Fransa, küresel salgının gençler ve çocuklar üzerindeki sonuçlarını dikkate almalıdır. Karantina sırasında bazı çocuklar tehlikeye girmiş ve izole edilmiştir. Bunlar arasında aile içi şiddet, ruh sağlığı sorunları ve sosyal eşitsizliklerde artışa maruz kalanlar da vardır’

Almanya        

‘Almanya; eğitimin, nesiller arası yoksulluk döngüsünü kırmanın temel unsuru olduğunu kabul etmeli ve bu nedenle, okul içinde ve dışında eğitimde başarıyı teşvik eden ve ailelerinin sahip olduğu kaynaklardan bağımsız olarak çocukları destekleyen bir öğrenme ortamı yaratarak eğitimde eşitliği geliştirmek için harekete geçmelidir’

Yunanistan    

‘Yunanistan, küresel COVID-19 krizi ve yaşam maliyetlerindeki artış karşısında özellikle çocukların beslenmesine odaklanarak eşitsizlikleri azaltmayı amaçlayan bir mali politika izlemelidir. Yunanistan, eşitsizlikleri dolaylı vergilendirme (KDV) yoluyla değil, kişisel gelir vergisi gibi doğrudan vergilendirme yoluyla azaltmayı hedeflemelidir. Katma Değer Vergisinin çocuk beslenmesindeki tüm temel ürünlerden hariç tutulması ayrıca tavsiye edilmektedir’

İrlanda

‘İrlanda, ulusal amaç ve hedefleri olan hükümetler arası bir çocuk yoksulluğu stratejisinin uygulanmasını denetleyecek özel ve tam kaynaklara sahip bir Çocuk Yoksulluğu Ofisi kurmak için harekete geçmelidir’

İtalya  

‘İtalya, çocukların mevcut durumunu özellikle eğitim, dijital yoksulluk ve seslerini duyurma hakları konularında iyileştirmek için harekete geçmelidir. Bu talep BM Çocuk Hakları Komitesi tarafından da vurgulanmaktadır (2019)’

Letonya         

‘Letonya, ihtiyaç sahibi çocukların temel hizmetlere erişimini garanti altına alarak yoksulluk ve sosyal dışlanmayı önleyip bunlarla mücadele etmek için harekete geçmelidir’

Malta 

‘Malta erken yaşlardan itibaren çocuk haklarına öncelik vermek için harekete geçmelidir’

Kuzey İrlanda

‘Belfast/Good Friday Anlaşması ve 1998 Kuzey İrlanda Yasası kapsamında yasal bir görev olmasına rağmen, yoksulluk, sosyal dışlanma ve yoksunluk kalıplarıyla mücadele edecek bir Yürütme Stratejisi için yaklaşık 25 yıldır beklemekteyiz. Kuzey İrlanda halkı daha fazla beklemeyi göze alamaz’

Hollanda        

‘Hollanda, özellikle sosyal hakları olmak üzere çocuk haklarını ülke raporlarında yer alan politika çerçevesine entegre etmek için harekete geçmelidir’

Portekiz                     

‘Portekiz, çocuklara özellikle dikkat ederek, herkes için yüksek kaliteli sağlık hizmetlerine zamanında erişimin iyileştirilmesi yoluyla çocuk yoksulluğunun daha da kötüleştirdiği eşitsizlikleri azaltmak için harekete geçmelidir’

Polonya

‘Polonya, çocuklar için koruyucu aile bakımı da dahil olmak üzere bakımın kurumsuzlaştırılması sürecini etkin bir şekilde kolaylaştırmak için harekete geçmeli ve engelli çocukları geride bırakmadan her çocuk için aile temelli bakım seçeneklerinin mevcut olmasını sağlamalıdır’

Romanya       

‘Romanya, kamu önleme ve eşik bekçiliği politikaları, tedbirlerin uygulanması için halka açık finansman kaynakları ve ilgili bir dizi gösterge aracılığıyla çocuk yoksulluğunun azaltılmasına ve aile parçalanmasının önlenmesine katkıda bulunacak tutarlı bir plan oluşturmalıdır’

Slovenya        

‘Slovenya yoksulluğu azaltmak için harekete geçmeli, çocuk doktorları ve ruh sağlığı uzmanlarına erişim de dahil olmak üzere tüm çocuklar için sağlık hizmeti sağlamalıdır’

Slovakya        

‘Slovakya; geçmişlerine, ten renklerine, dinlerine, geldikleri ülkeye ve aile statülerine bakılmaksızın tüm çocukların haklarına saygı gösterilmesini sağlamak için güçlü ve hedefe yönelik adımlar atmalıdır’

İspanya          

‘Pandeminin sonuçlarından en fazla zarar görenler çocuklu ailelerdir. Bu bağlamda İspanya, özellikle en kırılgan gruplara yansıyacak olan yoksulluk ve eşitsizlikteki artışla mücadele etmek için özel politikalar uygulamalıdır’

Politika Önerileri

Eurochild üyeleri, hükümetleri ve karar alıcıları en savunmasız çocukları desteklemeye ve artan eşitsizlikleri önlemeye çağırmaktadır.

Özellikle Roman ve göçmen kökenli çocuklar gibi en hassas durumdaki çocukların, birçok Avrupa ülkesinde temel hizmetlere erişimde zorlandıklarını bildirmektedirler.

Artan enerji maliyetleri ve hayat pahalılığı krizi ışığında Eurochild, karar alıcılara çocukları siyasi gündemin merkezine koymaları çağrısında bulunmaktadır:

Erken çocukluk eğitimi ve bakımına erişimi destekleyin

Küçük çocukların çocuk bakımına katılımının genel olarak yüksek olduğu ülkelerde bile, yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altındaki çocuklar, özellikle de Roman çocuklar ve göçmen kökenli çocuklar arasında bu oran keskin bir şekilde düşmektedir. Bunun çeşitli nedenleri olmakla birlikte, genellikle uygun fiyatlı (veya ücretsiz) kamusal alanların yetersizliği, Eurochild üyelerinin paylaştığı endişeler arasında üst sıralarda yer almaktadır. Ayrıca, Avrupa genelinde yüksek kalitede çocuk bakımının sağlanması için bakım işgücüne daha fazla önem verilmesi gerekmektedir.

Erken çocukluk eğitimi ve bakımı, çocukların sosyal ve bilişsel gelişiminde önemli bir rol oynamakta ve genellikle yaşamın ilerleyen dönemlerinde daha büyük başarılarla bağlantılı olmaktadır. Bu nedenle tüm hükümetleri, bu hizmetin kamu tarafından finanse edilen sunumunu genişleterek ve bakım mesleğini daha cazip hale getirerek bu yatırıma öncelik vermeye davet etmekteyiz.

Savunmasız çocukları koruyun ve destekleyin

Enerji maliyetlerindeki son artış ve bunun sonucunda ortaya çıkan hayat pahalılığı krizi, birçok çocuk ve aileyi daha da yoksulluğa sürüklemektedir. Ayrıca Eurochild üyeleri, Roman ve göçmen kökenli çocuklar gibi hassas durumdaki çocuklar arasında okulu erken terk etme oranlarının daha yüksek olduğunu bildirmektedir.

Ulusal hükümetleri, sağlık ve ruh sağlığı hizmetlerine ücretsiz ve eşit erişim sağlamak, sağlık ve ruh sağlığı hizmetlerini genişletmek veya okuldaki çocuklar için ücretsiz yemek programları başlatmak ve sosyal konut girişimlerini ve sosyal koruma tedbirlerini iyileştirmek için bu alandaki yatırımlara öncelik vermeye çağırıyoruz.

Çocuk haklarını çevrimiçi ve çevrimdışı olarak koruyun

Covid-19 pandemisinin öncesinde de -fakat özellikle sonrasında- dijital ortam günlük hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi. İnternet, çocukların öğrenmesi, eğlenmesi için harika bir alan olmasına ve akranlarıyla etkileşim kurabilmelerine rağmen bu ortamın çevrimdışı ortamda var olan güvencelerden hâlâ yoksun olduğu inkar edilemez.

Mayıs 2022’de kabul edilen Çocuklar için Daha İyi İnternet (BIK+) stratejisi şüphesiz doğru yönde atılmış bir adımdır ancak dijital ortamda çocuk haklarının çoğu ulusal hükümetin odaklandığı bir alan olmaması endişe vericidir. Bu durum, Çocuk Garantisi Ulusal Eylem Planlarında ve Avrupa Dönemi Ülkeye Özgü Önerilerinde açıkça görülmektedir.

Üyelerimizle birlikte, ulus ve Avrupa düzeyindeki karar vericileri çevrimiçi çocuk haklarının korunmasında liderlik rolü üstlenmeye davet etmekteyiz.

Çocuk Garantisi’nin ulusal düzeyde uygulayın

Avrupa Çocuk Garantisine ilişkin Konsey Tavsiye Kararı, Üye Devletlerden Ulusal Eylem Planlarını (UEP) 15 Mart 2022 tarihine kadar sunmalarını istemiştir. Ancak, bu raporun hazırlandığı sırada birçok Üye Devlet henüz kendi Ulusal Eylem Planlarını sunmamıştı.

Hayat pahalılığı krizi ve Covid-19 sonrasında artan çocuk yoksulluğu nedeniyle, Üye Devletlerin Ulusal Eylem Planlarını bir an önce sunmaları ve bu planların sivil toplum örgütleri ve çocukların masaya getirdikleri uzmanlık, bilgi ve yaşanmış deneyimleri dikkate almaları zorunludur.

Çocukları kendi başlarına değişim aktörleri olarak kabullenin

Avrupa Çocuk Garantisinin başlatılması ve bunun sonucunda Ulusal Eylem Planlarının uygulanması, izlenmesi ve değerlendirilmesiyle birlikte Üye Devletlere, çocukların hayatlarını etkileyen kararlara etkili bir şekilde dahil olmaları için eşsiz bir fırsat sunulmaktadır.

Bununla birlikte, çok az Üye Devlet UEP’lerini hazırlamadan önce çocuklarla istişarede bulunmuştur ve çocukların geri bildirimlerinin planlara dahil edilip edilmediği veya bu istişarenin herhangi bir anlama sahip olup olmadığı genellikle açık değildir.

Bu durum hayal kırıklığına yol açsa dahi iyileştirme için fırsat mevcuttur. Eurochild ve üyeleri, ulusal hükümetleri Ulusal Eylem Planlarının uygulanması ve değerlendirilmesine çocukları sürekli olarak dahil etmeye çağırmaktadır.

AB finansmanının önündeki engellerin kaldırın

Eurochild üyelerinin çoğu AB finansman mekanizmalarının ve AB fonlarının kendi ülkelerinde nasıl kullanıldığının farkında olmakla birlikte, Avrupa kaynaklarının küçük ve orta ölçekli kuruluşlar için farklı nedenlerden dolayı erişilemez olduğunu da belirtmektedirler. Buna ek olarak, Avrupa finansman ekosisteminin karmaşıklığı sivil toplum kuruluşları için takip sürecini zorlaştırmaktadır.

Örnek vermek gerekirse, zaman açısından sürdürülebilirliklerinin düşük olması bu projeleri yoksulluk müdahaleleri için daha az uygun hale getirmektedir. Ayrıca, AB tarafından finanse edilen projelere başvurmak, özellikle küçük STK’ler için önemli idari ve hesap verebilirlik yükleri getirmektedir. Dil engelleri de yerel STK’lerin ulusötesi projeler için ortak bulmasını zorlaştırmaktadır ve birçok üye AB tarafından finanse edilen programlama, izleme ve değerlendirmeye ulusal düzeyde paydaş katılımının eksikliğini vurgulamıştır.

Çocuk koruma alanındaki yatırımları sürdürün ve güçlendirin

Son yıllarda, Avrupa genelinde kurumsuzlaştırma sürecini ilerletmek ve bakım altındaki tüm çocukların aile ve toplum temelli bir ortamda yaşamalarını sağlamak için çok ilerleme kaydedilmiştir. Bununla birlikte Covid-19 salgını, kurumlarda yaşayan çocuklar için ruhsal bakım da dahil olmak üzere sağlık hizmetlerine erişimde henüz tam olarak ele alınmamış boşlukları ortaya çıkarmıştır.

Ukrayna’daki savaşın neden olduğu son mülteci krizi, AB genelinde çocuk koruma sistemlerindeki zayıflıkları ve uyum eksikliğini ortaya koymaktadır. Çocuk koruma sistemi reformlarına ve bakımdan ayrılan gençlerin desteklenmesine duyulan ihtiyaç, bu rapor boyunca birçok Eurochild üyesi tarafından vurgulanmıştır. Ayrıca, ulusal hükümetleri ve AB’yi, ailelerin ayrılmasının önlenmesi ve refakatsiz çocukların korunması ve desteklenmesi konularına eşit önem vermeye ısrarla davet etmekteyiz.

 Çocuk haklarını Avrupa Dönem Döngüsünün merkezine yerleştirin

Avrupa Sosyal Haklar Eylem Planını uygulamaya konulmasıyla birlikte Avrupa Dönemi sosyo-ekonomik bir odak kazanmıştır. Çocuk yoksulluğuna ilişkin özel göstergeler içeren Sosyal Skor Tahtası’nın Dönem Döngüsünün merkezi bir unsuru olarak dahil edilmesi çabalarını takdirle karşılamaktayız. Ancak, hak sahibi olarak tanınmaları gereken çocuklardan Ülke Raporlarında ve Ülkeye Özgü Önerilerde nadiren bahsedilmektedir.

Eurochild, Üye Devletlerin daha iyi çocuk koruma standartları için bir araya gelmelerini ve Avrupa genelinde çocukların refahını güvence altına alacak reformları hayata geçirmelerini sağlamak üzere Ülkeye Özgü Önerilere çocuk haklarının anlamlı bir şekilde dahil edilmesi çağrısında bulunmaktadır.

Yazının orjinal linkine ulaşmak için tıklayınız. 

Bu yazı Ömer Mert Kılıç tarafından Hayat Sende Derneği adına Türkçeye kazandırılmış, kontrolü Gamze Bilir Seyhan tarafından yapılmıştır.

Bu yazı  “(In)visible Children”  başlıklı raporun  3. ve 10. Sayfaları dahil olmak üzere özet haline getirilmiştir. Pozitif sosyal dönüşüm için bağışlarınızla destek olun. Bağış yapmak için tıklayınız.


[1] Bu ülkeler Bulgaristan, Kıbrıs, Yunanistan, İspanya, Hırvatistan, Macaristan, İrlanda, İtalya, Litvanya, Lüksemburg ve Romanya’dır.

KORUMA ALTINDA YETİŞEN ÇOCUKLARDA BAĞLANMA

Bağlanma, bebeklerle bakım verenleri arasında duygusal olarak kurulan olumlu ve olumsuz ilişkiyi ifade eder. Bağlanma davranışları ise bebeğin, anne-babasıyla veya kendisine bakım veren kişi ile iletişimde kullandığı davranışlar olarak değerlendirilmektedir. Yani bağlanma en genel anlamda iki insan arasındaki yakın duygusal ilişki sonucu oluşan bağ olarak tanımlanmaktadır. 

Bağlanma Kuramı çocuk ve birincil bağlanma figürüyle iletişimi odağına almaktadır. Bu kurama göre yeni doğan bebekler, yalnızca onlara bakmaya ve korumaya istekli bir yetişkinin varlığında yaşamlarını sürdürebilirler. Henüz becerilerinin yeterli derecede gelişmemiş olmasına bağlı olarak bebeğin, kendisine bakım veren kişiye bağımlı olduğu görülür, bu bağımlılık sürecinde bakım verenle kurduğu birebir ilişki ise, onun zihinsel ve duygusal gelişimi için son derece önemlidir. Ayrıca çocuğa bakmakla yükümlü kişiler de çocuğun bakımını sadece bir görev olarak algılamazlar, bundan mutluluk ve tatmin de sağlarlar. Çocukla yaşadıkları etkileşimin sonucunda onunla aralarında hissettikleri bağ giderek güçlenir. Bu bağlanmanın oluşması sonucunda bebeklerde emme, uzanma, gülümseme, ağlama vb. davranış özellikleri etkili olur. Çocuk, birincil bağlanma figüründen ayrı kaldığında davranışlarında sapmalar olabilir, anksiyete davranışı sergileyebilir ve bu davranışlar bireyi olumsuz etkileyebilmektedir. Gelişim dönemlerine göre bağlanma stillerinin incelenmesi davranış sapmalarının anlaşılmasını sağlamıştır.

1.Aşama: Ön Bağlanma: İlk iki aylarında bebekler, insanlar ve nesneleri birbirinden ayırmayı öğrenir. 

2.Aşama: Oluşum Halindeki Bağlanma: 2-8 aylık arası bebekler, bakım verenleri ile yabancıları ayırt eder hale gelir. Bakım verene daha olumlu tepkiler verir ve ayrıldıklarında kızarlar.

3.Aşama: Gerçek Bağlanma: 8-18 aylık arası bebekler, bakım verenlerin daha ayrıntılı inceler, tepkilerine daha fazla ilgi gösterir, karşılık verir ve onlara yakın durmaya çalışırlar.Bakım verenlerinin tepkilerine daha fazla ilgi gösterirler. 

4.Aşama: Karşılıklı İlişkiler: 18 aylıktan itibaren çocuklar bakım verenleriyle ilişkilerinde daha hassastırlar. Sevgi, ilgi ve fiziksel temas arayışını ifade ederler.

Bağlanma teorisi John Bowlby ve Mary Ainsworth’un ortak teori çalışmasıdır. İngiliz asıllı bir psikolog olan Bowlby, bu teoriyi üretirken kendi çocukluk döneminden ilham almıştır. Annesi, çocukken fazla ilginin çocukları şımartacağını düşündüğünden dolayı sadece günde 1 saat görmesi, kendisine bakım verenin evden ayrılması ve annesinin ölümünden kalan travmalardan yola çıkarak bu teoriyi üretmiştir. 

Bowlby’e göre ruh sağlığı için önemli olan noktanın anne ve bebeğin aldığı keyiftir. Bebeğe birincil bakım verenin bebeğin sürekli yanında olması, fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını karşılaması, çocuğun davranışlarında sapma olmasını ve psikopatolojiye dönüşmesini engellemektedir. 

Bowlby’ın yaptığı araştırmalara göre bakım veren ile çocuk arasında kurulan güvenli bağ sayesinde çocuğun, sevgi ve onaylanma ihtiyacı karşılanır. Bunun yanında bağlanmanın; bakım verenin, çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılayarak güven duygusunu öğretmesi gibi işlevleri vardır. Çocuk değerli ve önemli olduğu hisseder. Böylece çocuk çevresini tanıyabilecek  ve keşif yapabilecek sonra da güvenli bölgesine yani bakım verenine geri dönebilecektir. 

Bowlby’ye göre bireyin değişkenliği 0-4 yaş arasıdır ve büyüdükçe bireyin değişime direnci artar. Ainsworth ise metodolojisi sayesinde Bowlby’nin teorilerini keşfetmiştir. Bebeğin bağlanma figürünü güvenli bir liman olarak gördüğünü vurgulamıştır.  Bebek için tanıdık olmayan durumlara maruz kalmadan ebeveynleriyle arasında güvenli bir bağlanma oluşması oldukça önemlidir. Tanıdık, güven olmadan yaşamına devam etmek zorunda kalan bireyin ise gelecekteki yaşam partneriyle yaşadığı romantik ilişkileri ve günlük hayattaki ilişkileri olumsuz etkileneceği öngörülmektedir. Ergenlikte bağlanmada ise içsel ve dışsal sorunların ebeveyn-çocuk ilişkisini şekillendirdiği görülür. Bağlanma ergenlerin geçmiş deneyimlerini kapsar, çocukluğundaki deneyimleri ortaya çıkarabilir. Birey bu süreçte bireyselleşir ve kimliğini oluşturur. Yetişkinlikte bağlanmada ise yetişkinlerin ilişkilerinde bebeklik döneminden izler taşıdığı gözlemlenmiştir. Ainsworth, bağlanma davranışı sisteminden gelen sinyalleri uyarlayarak kişilerin güvenli bağlanma stillerini ortaya çıkarmıştır. 

Bağlanma stilleri güvenli bağlanma, güvensiz bağlanma, kaygılı bağlanma ve saplantılı bağlanma olarak dörde ayrılır:                

1.Güvenli Bağlanma: Bu bağlanma stilinde bebeğin bakımı sağlıklı bir şekilde verilmiştir. Duygusal, fiziksel ve her yönden ihtiyaçları karşılanmıştır. Bebek ihmal edilmemiş, yeterince ilgilenilmiş, güçlü bağlar oluşturulmuştur. Yani yeterince sevilmiş, sayılmış ve dengeli davranışlarla büyütülmüştür. Bu şekilde yetişen çocukların iletişim becerileri ve kendini ifade etme kabiliyetleri iyidir. Yetişkin olduklarında rahat ve sağlıklı iletişimler kurabilirler.

2.Kaçıngan Bağlanma: Bu bağlanma stilinde bakım veren kişi, çocuğa karşı mesafeli ve soğuktur. Çocuk ihmal edilmiş, yeterince şefkat, ilgi ve sevgi görememiştir. Bu şekilde yetişen çocuklar, dış dünyayı güvensiz olarak algılar, iletişimden ve bağ kurmaktan kaçınırlar, çoğunlukla içe dönük bir şekilde yaşarlar. Genellikle ilgi veya iletişim gibi beklentileri olmaz ve teması sevmezler. Destek ve yardıma kapalıdırlar,. Yetişkinlik sürecinde bireyselliği tercih ederler. Kendilerinden başka kimseye güvenmez ve başkalarının düşüncelerini önemsemezler. Kısa süreli ilişkiler yaşarlar.

3.Kaygılı Bağlanma: Bu bağlanma stilinde bakım veren, çocuğa karşı yeterince güven, sevgi, ilgi vermemiştir. Belli bir oranda mesafelidir. Bakım veren çocuğun yanından bir süre gidip gelse bile çocukta tekrar gideceğine dair korku ve kaygılar oluşur ve bunlar kolay kolay giderilmez. Çocuk sık sık olumsuz tepkilerle ve eleştirilerle karşılanır. Yeterince güven ortamı sağlanmayan çocuk, kendinden şüphe eder; sürekli huzursuz ve kaygılı olur. Başkalarını kendinden daha üstün, değerli ve yeterli görür. Olumsuz benlik algısına sahiptirler. Sevilmeyip onaylanmayacaklarından korkarlar ve derin bağlar kuramazlar. Terk edilme korkuları vardır ve takıntılı davranışlar gösterme eğilimindedirler.

4.Korkulu Bağlanma: Bu bağlanma stilinde bakım veren, dengesiz ve tutarsız davranışlara sahiptir. Bir ilgilenip bir ilgilenmeyerek çocukta hasarlara ve güven problemine yol açar. Çocuğun duygularıyla oynanarak duygusal sarsılmaya sebep olur. Sağlıklı güven alanı oluşturulamadığı için dünya onlara güvensiz gelir çünkü ne tepkiyle karşılaşacaklarını bilemezler. Bu yüzden bağlanmaktan kaçınırlar. Bakım veren kişiye düşkün olabilirler. Davranışları ve tepkileri belirli değildir, kestirilemez. İlişkilerde aynı anda hem yaklaşıp hem de uzaklaşabilirler. Hem kendilerine hem çevreye güvenmezler.

Peki Bağlanmanın Uzun Vadeli Etkileri Nelerdir?

Bakıcılarıyla erken dönemde güvenli bağlanma geliştiren çocuklar yaşları ilerlediğinde daha yakın arkadaşlıklar kurmuşlardır. Bundan çıkan sonuç güvenmeyi ve olumlu etkileşimde bulunmayı öğrenen çocukların bu becerileri sonraki ilişkilere uygulayabildiğidir.

Bowlby, araştırmaları sonucunda bakım veren ile çocuğun erken yaşta ayrılmasının kişilik problemlerine, zihinsel hastalıkları ve suça sürüklenmeyi artırdığını gözlemlemiştir. Gelişim sürecinde çocuk, aile dinamikleri ne kadar elverişli ya da elverişsiz olursa olsun bakımını yapan kişilere bağlanma ihtiyacı içerisindedir. Kurum bakımında kalan çocuklar ise bu bağlanma ihtiyaçlarını kurumda bakımlarını sağlayan meslek elemanları ile sağladıkları için süreklilik içeren bir ilişki kurmakta zorlanırlar. Kurumlar aile ortamından hem organizasyon hem de katılımcıların rolleri bakımından farklılaşmaktadır. Bir müdür, bir müdür yardımcısı tarafından yönetilen kurumlar, çocukların topluca bir arada yaşamaları için organize edilmiş bir örgüt yapısına sahiptir. Kurum bakımı az sayıda uzman personelin çalıştığı, otoriter bir disiplin ve merkeziyetçi bir yönetim anlayışının olduğu toplu bakım şekli olara karşımıza çıkmaktadır. Yetiştirme yurtlarındaki bakım verenlerin sürekli değişmesi ve çocukların güvenli bir şekilde bağlanabileceği sabit bir kişinin olmaması nedeniyle, çocuklar yakın, sıcak ve süreklilik gösteren, duyarlı bakım veren bir yetişkin ilişkisinden yoksundurlar. Bu durum sonucunda çocuklar hem güvenli bağlanmada ciddi sıkıntılar yaşar hem çocukların ileriki hayatlarında psikolojik ve sosyal olarak birtakım sorunlarla karşı karşıya kalmasına sebep olabilir. 

Sosyal Hizmet disiplininde Bowlby’nin bağlanma kuramı ve geliştirilen bağlanma kuramı kavramları; bireyin gelişiminin ilk aşaması olan bebeklikte birincil bakım veren ve bebek arasındaki ilişkiyi anlamayı ve bireyin ergenlik ve yetişkinlikteki ilişkilerini anlamayı sağlar. Müdahale sürecinde bağlanma stillerini bilmek, birincil bakım veren ve çocuk arasındaki ilişkinin önemini anlamak uzman ve müracaatçı arasında iletişimi sağlar. Bowlby’nin bağlanma kuramı sosyal hizmet uzmanının; bebeklik döneminde birincil bakım veren ile bebeğin arasındaki ilişkinin önemini, çocuk ve birincil bağlanma figürü arasındaki iletişimi, bağlanma stillerini, ergenlikte bağlanmada içsel ve dışsal sorunların ve ebeveyn ilişkilerinin önemini, yetişkinlikte bağlanmada bebeklik dönemindeki yaşantının önemini anlamasını sağlamaya yardımcı olur.

Bağlanma kuramı dikkate alınarak koruma altında yetişen çocuklar alanında çeşitli politikalar geliştirilmelidir. Çocuk bakım kuruluşlarında bakım verenlerin seçilme süreci daha hassas yürütülmelidir. Sadece kağıt üzerinde bir yetkinliğe sahip olan değil çocuk gelişimi ve psikolojisine de hakim bakım personelleri istihdam edilmelidir. Her çocuğun bir aile yanında hayata hazırlanması için öncelikle biyolojik ailenin güçlendirilmesi esas alınarak ebeveyn ve çocuğa yönelik yalnızca ekonomik değil psikososyal güçlendirme çalışmaları bir düzen içinde yürütülmelidir. Biyolojik ailenin güçlendirilmesinin mümkün olmadığı durumlarda aile temelli bakım modellerinden koruyucu ailelik ve evlat edinme uygulamalarının tüm çocuklar için hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bağlanma kuramı bir çocuğun hayatının her döneminde ilgi, sevgi ve şefkat içeren bir ilişki içinde olma ihtiyacını vurgulamaktadır. Bu nedenle her çocuğun sevgi dolu bir ailede büyüme hakkını savunmak ve aile temelli bakım modellerine yatırım yapmak çocuğun üstün yararı için hayata geçirilmesi gereken en önemli politikalardır. 

Bu yazı Emircan Dündar, Sueda Kara, Elif Melisa Akgün, İlknur Erbulut, Aslıhan Çeri Arıcı, Nagihan Alkan tarafından Hayat Sende Derneği adına derlenmiştir. 

Pozitif sosyal dönüşüm için bağışlarınızla destek olun. Bağış yapmak için tıklayınız

Anahtar kelimeler: aile, çocuk, koruma, korunmaya ihtiyacı olan çocuk, bağlanma, bağlanma kuramı, bowlby, mary ainsworth, yetiştirme yurdu, çocuk yuvası, sevgi evi, koruyucu aile, evlat edinme, gönüllü aile

Evlat Edinilen Çocukların 6 Yaşına Kadar Bilmesi Gereken 6 Şey

Uzun süredir evlat edinme dünyasında olan bireylerin,  yeni  evlat edinen ebeveynler için büyük bir endişe ve belirsizlik noktası oluşturduğunu unutmak kolay. Ne paylaşılmalı, ne zaman paylaşmalı ve çocuklarımızla evlat edinme hakkında ne sıklıkla konuşmamız gerektiği çoğumuz için ikinci planda kalabiliyor. Ancak evlat edinme sürecine yeni başlayanlar için bu konuşmaları başlatabilmek sancılı bir süreç olarak düşünülebilir. 

Yeni evlat edinmiş ailelerin stresini azaltmak için,  “evlat edinilmiş çocukların 6 yaşına kadar bilmesi gerekenler” başlıklı 6 maddelik bir liste hazırladık. Bu çalışma, konuyu basitleştirmek niyetinde olduğumuz anlamına gelmiyor. Aksine, evlat edinme sürecini yönetmeyi uygun hale getirme arayışında olduğumuzu gösteriyor. Eski bir atasözünün tavsiye ettiği gibi “Bir fili nasıl yersin?” sorusuna cevabın “Bir lokmada’’ olması gibi  bizim hedefimiz de, çocuğunuzun 6 yaş gününe kadar üzerinde çalışabileceğiniz 6 basit  “öneri’’ vermektir.

  1. Çocuklar Evlat Edinildikleri Bilmelidir

Eğer konuşma başlatmaya çalışırsanız, çocuklarla birlikte yaşlarına uygun kitaplar okuyarak başlayabilirsiniz. Evlat edinen çeşitli aileler hakkında çeşitli türlerde kitaplar okuyabilir ve konuşmayı yöneten sorular yöneltebilirsiniz. Örneğin; “Consider Making A Lifebook’’ evlat edinilmiş bir çocuk için  hikayesini anlaşılır, basit, yaşına uygun ve görsel kullanarak anlatır.

  1. Evlat Edinme, Ailelerin Büyümesi için Normal Bir Yoldur

Çocuklar, onları evlat edinen aileleri veya biyolojik aileleri tarafından yetiştirilebilirler. Bir aile kurmak için bütün yolların iyi olduğunun çocuğunuza açık ve anlaşılır bir şekilde anlatabilmek  önemli. Evlat edinmenin aile kurmanın normal bir yolu olduğu çocuğa açık ve anlaşılır şekilde anlatılmalı. Çocuklarla bu konuda iletişim kurarken bazen hikayelerden yararlanılabilir. Çocuk kitapları, karışık bir hikayenin ağırlığını üstlenmenin ve onu boz ayı annesine benzemeyen sevimli mi sevimli bir panda gibi tarafsız bir üçüncü tarafın omuzlarına yüklemenin harika bir yoludur.

  1.  Çocuklar, Biyolojik Bir Anne ve Babaya Sahip Olduklarını Bilmelidir

Şeffaf olun ve çocuğa durumun göründüğü gibi karışık olmadığını söyleyebilirsiniz. Her çocuğun,  bir annenin rahminde büyüdüğünü ve biyolojik annesinin var olduğunu çocuğa uygun bir dille anlatabilirsiniz. Bu konuda destek almak istiyorsanız  “CreatingFamily.Org podcast” e  bakabilirsiniz. Bu podcast, her gelişim evresi ve her yaş grubundan çocukla iletişim kurmanın yollarını dinleyicilere açık ve net bir şekilde anlatıyor.

  1. Çocuk, Biyolojik Ebeveynlerinin Onu Evlat Edindirmelerine Sebep Olabilecek Bir Şey Yapmadığını Bilmelidir

Bir çocuğun evlat edindirilmesi, onun iyi ya da kötü bir davranışı yüzünden gerçekleşmez. Ancak çocuklar zor şeyler yaşadıklarında sık sık onları suçlayıcı ve örseleyici mesajları kolayca içselleştirebilirler. Çocuğa, evlat edinmenin yetişkinler tarafından kararlaştırılan, yetişkinlerle ilgili bir durum olduğunu açıklayabilir, çocuğun kafasında soru işaretleri kalmaması için onunla konuşabilirsiniz.

  1. Çocuğunuz, Biyolojik Ebeveynleri Hakkında Saygıyla Konuştuğunuzu ve Onları Önemsediğinizi Bilmelidir

Çocuğunuzun biyolojik ailesine veya onların seçimlerine saygı duymakta güçlük çekseniz bile onlara saygı duyduğunuzu çocuğunuza gösterebilmeniz gerekir. Ve sizin, onlar hakkında iyi bahsettiğinizi duyması önemlidir. Çocuklar, biyolojik ebeveynlerini seçimlerinden ya da çocuğun kendisinden ayırt etmek için eleştirel düşünme becerilerine yeteri kadar sahip değillerdir. Biyolojik ailenin eleştirisini çocuk kendi eleştirisi olarak içselleştirebilir.

  1. Çocuğunuz, Evlat Edinme Hikayelerini Anlamak İçin Zeminin Hazırlandığını Bilmelidir

Çocuğunuza, yetiştiği süre boyunca evlat edinilme hikayesini ve buna dair her konuyu anlamasında yardımcı olmalısınız. 6 yaş altındaki çocuklar, evlat edinme sürecini anlama konusunda güçlük yaşayabilir, bu yüzden çocukla konuşmak için çocuğun hazır olduğunu anlayabilmek önemlidir. Konuşmaya nasıl başlanacağı hakkında kararsız hissetmek normal ve bu düşünce göz korkutucu gelebilir ancak unutulmamalıdır ki çocuk ile konuşmak,  onun ilk yaşam öyküsünün parçalarının oluşması açısından hayatidir. Bu yüzden yetiştiği süre boyunca uygun zaman ve yaş aralığında süreç detaylarını onunla paylaşabilirsiniz.

Fakat çocuğun yetiştiği süre boyunca bilmesi gereken her şeyi anlatmak da riskli olabilir. Bu yüzden neleri anlatıp, anlatmamanız gerektiğine iyi karar vermeniz gerekiyor. Konuşmaya nasıl başlayacağınızdan emin değilseniz CreatingaFamilyEd.org ‘dan evlat edinme hakkında ve çocuklarla konuşma üzerine pek çok kaynak, çevrimiçi kurslar ve arşivlenmiş podcastlere ulaşabilirsiniz.

Yazının orjinal linkine ulaşmak için tıklayınız

Bu yazı Seda Erdoğan tarafından Hayat Sende Derneği adına Türkçeye kazandırılmış, kontrolü İlayda Şen tarafından yapılmıştır.

Bu yazı  “6 Things Your Adopted Kids Need to Know by Age 6”  başlıklı yazıdan özet haline getirilmiştir. Pozitif sosyal dönüşüm için bağışlarınızla destek olun. Bağış yapmak için tıklayınız.

Çocuğunuzla Bağınızı Kuvvetlendirmek İçin 8 Yol

çocuğunuzla bağınızı kuvvetlendirmek için 8 yol

Çocuk ve ebeveyn arasında bir bağ oluşması her zaman kolay ve doğal bir şekilde gerçekleşmeyebilir. Travma, istismar veya ihmal geçmişi olan bir çocuğa ebeveynlik yaparken bu tecrübeler, sizin bağ kurma sürecinizi daha da zorlaştırabilir. Peki çocuğunuzla bağınızı nasıl güçlendirebilir ve daha kuvvetli aile bağlarına sahip olabilirsiniz? 


Bunun için, evlat edinenlere yönelik Dr. Dan Seigel’in 2015’ te CreatingaFamily.org’ta yer alan “Evlat Edinmede Ebeveynlerin Bağlılık Türlerinin Önemi” isimli çevrimiçi seminer arşivlerine bir göz attık. Çocuklarla bağ kurma konusundaki verdiği bilgilerin çoğu kendi kitabında da bulunabilir. (Parenting from the Inside Out: How a Deeper Self-Understanding Can Help You Raise Children Who Thrive (10th Anniversary Edition).)

Çocuğunuzla Bağınızı Kuvvetlendirmek İçin 8 Yol

1. Çocuğumuzla bağ kurmak, bizlerin çocukken kurduğu bağlarımızın şu anki hayatımızı nasıl etkilediğini anlamakla başlar.

Çocuğumuzla etkileşimimiz, onların beyinlerinin gelişme tarzını şekillendirir. Çocuğumuzun iyi bir  bir bağ kurmamızı sağlayacak fırsatları yaratmak için  geçmişte kurduğumuz kendi bağlarımızı i ve hangi alanlarda iyileşmeye ihtiyacımız olabileceğini anlamaya çalışmalıyız. Örneğin, Dr. Seigel’ e göre, bir ebeveynin henüz tamamen yüzleşemediği üzüntüsü ve travmaları çocuğun kuracağı ilişkilerde  korkmasına, karşıdakine düzensiz bağlanmasına ve olumsuz etkileşimler kurmasına sebep olabilir.

Birçok aile bu hassas noktaları keşfetmek için bir danışman veya terapistle konuşmaktadır. Bu noktaları öğrenmeye başlamak için size aşağıdaki iki CreatingaFamily.org kaynağını tavsiye ediyoruz:

2. Çocuğunuzun nasıl olması gerektiği ile ilgili beklentilerinizden kurtulun ve çocuğunuzu olduğu gibi kabul edin.

Deneyimlerimiz beklentilerimizi şekillendirir. Beklentilerimizi dikkatlice irdeleyip tanımladığımızda ebeveynlik yaptığımız çocuğumuz için gerçekçi olmayan beklentilerimizi yeniden değerlendirebilir veya bu beklentilerden kurtulabiliriz. Karşımızdaki çocuğa tamamen koruyucu bir kabullenme ile ve istekle yaklaştığımızda onun olabileceği en iyi insan olarak büyüyebilmesini ve gelişebilmesini en iyi şekilde sağlayabiliriz.

3. Çocuğunuzun, sizin ve diğerler insanların  neler  hissettiğini bilfiil  tartışarak çocuğunuza duygularını nasıl ifade edebileceğini öğretin. 

Çocuğunuzun duygusal zeka oluşturmasını sağlamak bunaltıcı bir görev olmak zorunda değildir. Birlikte yapılan günlük aktivitelerle, çocuğunuza duygularını tanımlamayı ve sınıflandırmayı erkenden öğretebilirsiniz. Çocuğunuz büyüdükçe onlara aktarabileceğiniz, onlarla tartışabileceğiniz hayat tecrübelerini ve gündelik olayları düşünün.  Örneğin, bebeğinize çocuk kitapları okurken durun ve ana karakterin ne hissettiği ile ilgili yorumlarda bulunun. Çocuğunuz büyüdükçe, beraber kitap okurken veya film izlerken karakterlerin nasıl hissediyor olabileceği hakkında durup beraber tartışma alışkanlığınıza devam edin.

4. Çocuğunuzun o anki davranışını durdurmaya yarayacak herhangi bir şey yapmaktansa, onu o anki davranışa neyin sevk ettiğine odaklanıp uzun vadeli hareket ederek ebeveynlik yapın.

Evet doğru, çocuklar can sıkıcı davranışlara sahip olabiliyor. Ancak çoğu zaman, özellikle de çocuklarımız gençken ve hala dil yeteneklerini geliştirirlerken, davranışları bir amaca hizmet eder. Perspektifinizi değiştirmeye çalışarak davranışların çocuğunuzun ihtiyaçlarının veya  beceri eksikliğinin bir tezahürü  olduğunu düşünün. Bakış açınızda yapacağınız bu değişiklikle çocuğunuzun ihtiyacını karşılamak için harekete geçebilir veya ona henüz tecrübe etmediği bir araç teklif edebilirsiniz.

Örneğin, yüzlerce soruyla taciz edilirken kahvaltı masasında oturup huzur içinde kahvenizi içmeye çalışmanız kuşkusuz çok rahatsız edicidir, değil mi? O hâlde, geveze çocuğunuzun hiç durmadan konuşması hakkındaki rahatsızlığınızı, sizinle neden motor takılmış gibi konuştuğuyla ilgili meraka dönüştürün. Tüm gece boyunca sizden ayrı kaldıktan sonra sizinle yeniden bağ kurmaya çalıştığını mı düşünüyorsunuz?  Eğer öyleyse, bu sorunu  farklı bir şekilde ele alabilirsiniz. Kahvenizden canlandırıcı bir yudum alın ve ona sahip olduğu hayalleri hakkında birkaç soru sorun. Kendi çılgın hayallerinizi paylaşın. Önünüzdeki günün en iyi bölümünün ne olacağını düşündüğünü sorun. Onu kalbinizdeki ve zihninizdeki yeriyle ilgili rahatlatarak güvende hissetme duygusunu kamçılayarak  onunla bağ kurabilirsiniz.

Çocuklarımızın tüm davranışlarını fark etmek çok da kolay değildir. Ancak eğer siz çocuklarınızın ihtiyaçları ve davranışlarına uzun vadeli ebeveynlik yapmayı seçerseniz merak etmek sizin en iyi arkadaşınız olacaktır.

5. Farklılıkları tanıyarak, tartışarak ve kabul ederek ailenizde bir merhamet kültürü oluşturun.

Birçok evlat edinilmiş, koruma altına alınmış veya akrabalık bağına sahip çocuk birden fazla geçerli nedenle içinde yaşadıkları aileden farklı hissediyorlar. Bu farklılıklarla başa çıkma şekliniz çocuğunuzun aile içinde nasıl hissettiği konusunda dünya kadar fark yaratabilir. Çocuğunuzun güven duygusu ve bağlılığı, farklılıkları kabul ve takdir edildiğinde derinleşecektir. Böylesi bir durumda da, merakınız ve çocuğunuzun kendine özgü şeylerine ilişkin açıklığınız onun öz güvenini inşa eder.

Ayrıca, çocuğunuzun mizacı veya yetenekleri ile dış dünyanın beklentileri arasındaki farklılıkları onurlandırma arayışında olun. Böyle yaparak, becerileri ve örneğin akademik beklentiler arasındaki eksikliklerin zorlukları için ona şefkatinizi göstermiş olursunuz. Böylece onunla olan ilişkinizi ve evinizi onun bu farklılıkları nasıl idare edeceğini öğrenmesi ve bu mücadeleyi vermesi için bir güvenli bölge haline getiriyor olacaksınız.

6. Çocuğunuzla ortak  bir tecrübeyi ve her birinizin bu konuda neler hatırladığını tartışın. Burada önemli olan, doğruluktansa duygulara odaklanarak ortak hikayenin anlatılmasıdır.

Duygusal tecrübelerin paylaşımı, aranızda bir bağ kurar. Ailenizle birlikte ilham veren ve neşelendiren bir film izledikten sonra nasıl hissettiğinizi düşünün. Tecrübe ettiğiniz bu duygular hakkında konuştuğunuzda ve hatta birlikte bu duyguları karşılaştırıp kıyasladığınızda bir bağ kuruyor olacaksınız.. Hikayeleri paylaşmak ortak duyguları gün yüzüne çıkarır ve insanların tek bir olayda birçok farklı duyguyu yaşamasını normalleştirir.

7. Tüm aile üyeleriyle birlikte bir aile kitabı oluşturun. Her bir üyenin kendileri hakkında resimler ve sözcüklerle bir hikaye oluşturması için bir bölüm ekleyin. Ayrıca, aile tatilleri, kutlamaları, gelenekleri vs. için de bölümler ekleyin.

Her ailenin kendi aile kitabında bir araya gelme fırsatı  olacaktır ama en önemli bileşen herkesin katkısını içermesi olmalıdır. Aileniz hangi formatı seçerse seçsin, her bir kişi nasıl veya neyin paylaşıldığı ile ilgili bir beklenti olmadan kendi deneyimlerini ve hatıralarını paylaşmalıdır. Daha sonra, kitap tamamlandığında, kitabı gözden geçirmek ve kitap hakkında konuşmak için bir gece ayırın. Bazı bölümlerde  anılara yolculuğun tadını çıkarın. Ve diğer katkıların aydınlattığı acı verici anıları veya zorlukları çözmek için zaman harcayın. Ailenizin her bir üyesi, diğer üyelerin kitaba eklediklerine kendine has tepkiler verecek ve siz zoru iyiyle birlikte kabul ettiğinizde çocuğunuzla aranızdaki güven giderek derinleşecektir.

8. Düzenli aile toplantıları ayarlayın. Aile üyelerinin yaklaşan etkinlikler, son zamanlarda gerçekleşen şeyler, aile programı ve başka ne sizin için önemliyse onunla ilgili his ve düşüncelerini paylaşmalarına izin verin.

Haftalık toplantıların faydalarından biri, birbirinizle tutarlı iletişim alışkanlığı oluşturmanızdır. Hiç kimse halkanın dışında bırakılmış hissetmez ve bu herkesin oraya ait olduğunu söylemenin en somut yoludur. Düzenli toplantılar, görülmek ve duyulmak için herkese uygun bir yer vererek aranızdaki bağı derinleştirilebilir. Tüm aile bireylerinin katılmasını sağlamak ve herkesin bu amaca bağlı hissetmesine yardımcı olmak için aile toplantılarını eğlenceli ve ilgi çekici hale getirin.

Sonuç olarak, aile birliği içindeki takım çalışmasını teşvik eden bu durum, ayrıca çocuğunuza zamanını ve sorumluluklarını işbirliği içinde nasıl yöneteceğini öğretmek için etkili bir araçtır. Bu takım çalışmasının bağlayıcılığı çocuklarımıza güven ve emniyet sağlar.

Adım adım aranızda bir bağ inşa edin!

Özellikle de eğer bu yazıyı çocuğunuzla aranızdaki bağın azaldığını veya yok olduğunu hissettiğiniz zamanlarda okumaya başlamışsanız, bu sekiz ipucu nedeniyle bunalmış hissetmek kaçınılmaz olabilir.. Buna benzeyen başka makalelerde de söylediğimiz gibi, başlamak için bir tane ipucu seçin. Sizin için (Ve eğer partneriniz varsa onun için de.) daha “kolay” veya en erişilebilir olduğunu düşündüğünüz yöntemi seçmeye çalışın. İyice uzmanlaşana kadar bu yöntem üzerinde çalışın ve daha sonra diğer bir yöntemi denerken motivasyonunuzu artırması için bu başarı hissini düşünün

Son olarak, bu ebeveynlik ipuçlarından hiçbirinin “bir kez yapıldı ve bitti” ipuçları olmadığını unutmayın. Bu yüzden, çocuğunuz büyüyüp değişirken bunları en iyi şekilde uygulamak için yeni yollar denemekten çekinmeyin. Tekrar söylüyoruz, ebeveynlik uzun vadeli düşünmeye ihtiyaç duymaktadır.

Bu 8 ipucundan herhangi birini denediniz mi? Hangileri sizin için kolaydı? Daha zordu? Yorumlarda bizimle bunları paylaşın!

Bu yazı “8 Ways to Strengthen Attachment with Your Child” başlıklı yazıdan Türkçeye çevrilmiştir.

Yazının orjinal linkine ulaşmak için tıklayınız.

Bu yazı Gözde Çağar tarafından Hayat Sende Derneği adına Türkçeye kazandırılmış, kontrolü Mert Akçay tarafından yapılmıştır.

Pozitif sosyal dönüşüm için bağışlarınızla destek olun. Bağış yapmak için tıklayınız.

Anahtar kelimeler: koruyucu aile, evlat edinme, koruma altındaki çocuk, yetiştirme yurdu, çocuk koruma sistemi

Koruyucu Aile Tedavi Yöntemi Umut Vadediyor

koruyucu aile

Annett’in gözleri artık kapalı kapılar ardında gerçekten neler olup bittiğine sonuna kadar açık. Sharon Annett, “Çocuklara bu kadar kötü davranan insanlar olduğunu daha önceden fark etmemiştim” dedi. “Bu küçük çocukların yaşadıkları olaylar hakkında duyduğunuz hikayeler korkunç” diye ekledi.

Sharon Annett tedavi sürecindeki çocuklara koruyucu ebeveynlik yapmaktadır, yani o ve kocası Jim Annett, duygusal ve davranışsal rahatsızlıkları olan ve bunu en şiddetli düzeyde yaşayan çocuklara bakım vermektedirler. Annett’ler son 20 yılda 25’ten fazla tedavi gören çocuğa bakmışlardır. 

“Bu çocukların çoğu yanlış anlaşılıyor, yetişkinler onları gerçekten anlamak için onlara yeterli zaman ayırmıyor.” 

Sharon Annett, onlarca yıldır Eugene’deki Oregon Topluluk Programları (OTP) aracılığıyla koruyucu bakım sağlamıştır. Koruyucu aile olarak öğrendiği bir şey varsa, o da her çocuğun farklı olduğudur. 

Sharon Annett, “Bakımını üstlendiğimiz tüm çocuklarda potansiyel görüyoruz, bu yüzden bu potansiyelden yararlanmaya ve onlara değerli olduklarını göstermeye ve hissettirmeye çalışıyoruz” diye belirtiyor. 

OTP, gençleri ev ortamı gibi bir ortamda tedavi etmeye yardımcı olmak ve daha sonra onları ailelerine dönmeye hazırlamak için kanıta dayalı tedavi modeli Treatment Foster Care Oregon’u (Koruyucu Aile Tedavi Modeli) (TFCO) kullanmaktadır. 

Eugene’deki Oregon Sosyal Öğrenme Merkezindeki (OSÖM) araştırmacılar, yaklaşık 40 yıl önce TFCO modelini geliştirmişler ve şu anda Amerika Birleşik Devletleri ve Avustralya, İsveç ve Norveç dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki ülkelerde çocuk koruma sisteminde kullanılmaktadır. 

Koruyucu Aile Tedavi Modeli Danışmanları başkanı John Aarons, TFCO tedavi modelinin dünyaya yayılmasının dikkat çekici olduğunu, ancak yalnızca Eugene-Springfield bölgesinde sunulduğu Oregon eyaletinde hala fazla dikkate alınmadığını söylemiştir. 

Aarons, “Bütün bu parayı çocukları korkunç şeylerin olduğu bu grup evlerine göndermek için harcadık; muhtemelen böyle olması için tasarlanmamıştır, ancak bu bir felaketti” demiş ve “Bundan daha iyisini yapmalıyız” diye eklemiştir.

Ancak Oregon’un TFCO’ya ve diğer şirketlerin terapötik koruyucu bakım modellerine yatırım yapma konusundaki tereddütü azalıyor gibi görünmektedir. 

Oregon Yasama Meclisinden 2 milyon dolarlık bir fon tahsisi ile desteklenen Oregon İnsan Hizmetleri Departmanı (OİHD), eyalette tedavi koruyucu bakımın genişletilmesinin fizibilitesini ve etkinliğini değerlendirmek için eyalet çapında bir pilot proje başlatmakta. TFCO, 18 aylık pilot projede bakım sağlayıcılar tarafından uygulanacak üç tedavi modelinden biri olarak öne çıkmakta. 

Greater Oregon Behavioral Health liderliğindeki pilot uygulamadaki yedi sağlayıcı, aşırı davranışsal ve duygusal sorunlarla baş eden çocukları tedavi edecek. Her sağlayıcı, kendisine en uygun modeli seçecek. Oregon Topluluk Programları (OTP), 20 yıl önce TFCO modelinin tesadüfi bir denemesine katılmış olmasına ve hatta bugün de bu modelin hala kullanıyor olmasına rağmen, grupta TFCO’yu seçen tek sağlayıcıydı. 

OİDH, pilot projenin 2023’ün sonuna kadar çocuklar için 59 boş yatak tahsis edeceğini tahmin ediyor. 

OİDH basın sekreteri Sunny Petit, “Bu denemede ortaya çıkan raporlar, yeni bir kalıcı bakım türü için uzun vadeli bir strateji ile dikkate alınarak analiz edilecektir” dedi. 

Petit, pilot çalışmanın sonuçlarıyla gelecekte bu modeli daha büyük ölçekte uygulamaya koyacaklarını da belirtiyor.

Kanıtlar ise belirli bazı ortamlarda gençler için daha iyi sonuçlara işaret etmektedir. 

Aarons, Eugene’deki OSLC’den bilim adamlarının, kapsamlı araştırmaların ardından 1980’lerin başında TFCO modelini geliştirdiğini söylemiştir. 2002 yılında, OSLC’den bir grup, Treatment Foster Care Consultants’ı (Koruyucu Bakım Tedavisi Danışanları) kurdu ve modeli gerçek dünya ortamında uygulamak için OCP ile eşleşmiştir. 

20 yıldır, Eugene’deki Oregon Topluluk Programları (OTP), Oregon’da TFCO modelini sağlayan ilk ve tek oluşum olmuştur. OCP, koruyucu aileleri işe almış ve araştırmacılar, modelin tesadüfi denemelerini yürütürken TFCO aynı zamanda çocukları tedavi etmiştir. 

Eugene-Springfield bölgesinde modeli çalıştıran üç takımı yöneten OCP’nin yönetici direktörü Ana Day, “Bunun sadece teorik olarak değil, pratik olarak da uygulanabileceğini göstermemiz gerekiyordu” demiştir. 

Aarons, tesadüfi kontrol denemelerinin çocuklarda şiddet içeren davranışların tırmanmasını önlemeye yardımcı olabileceğini, genç gebelik oranını azaltabileceğini ve daha iyi akademik katılımı teşvik edebileceğini söylemiştir. 

Aarons, “Yola baktığınızda, gençlerin ilişkiler, istihdam, okul ve kendi çocukları olduğunda daha az mücadele etmeleri çok daha az olasıdır” dedi. 

Örneğin Aarons, araştırmacıların ergenlik döneminde TFCO modeliyle tedavi gören bir grup genç kadının uzun vadeli ilerlemesini takip ettiğini söylemiştir. Yaklaşık dokuz yıllık veriler, grup bakımında her zamanki gibi tedavi gören 44 genç kadına kıyasla, 41 kadının daha az ceza aldığını ve yetişkin olduklarında çocuk koruma sistemine katılım oranının daha düşük olduğunu göstermiştir.

Yapı, rutinler ve olumlu pekiştirmenin gücü

Annett, yapının, rutinlerin ve olumlu pekiştirmenin gücünün, biyolojik ailelere, vasilere veya evlat edinen ebeveynlere sahip olmanın önemini ilk elden görmüş ve aynı yapıları ve rutinleri sürdürmeye bu program kapsamında tüm hızıyla devam etmektedir. 

Ailesinin evlat edinme konusundaki en büyük hayal kırıklıklarından birinin, evlerinde başarılı olan ve evlat edinme öncesi bir aileye taşınan erkek çocuğu olduğunu söylemiştir. 

Annett, “Onun rutini, onun için neyin işe yarayıp neyin yaramadığı ve ihtiyaç duyduğu her şey hakkında kitaplar yazdım. Bu aileyle telefonda saatler geçirdim ancak 10 ay sonra aile çocuğa bakmama kararı aldı” demiştir.

Sonunda başka bir evlat edinmek isteyen aile geldiğinde, Annett aynı şeyin olduğunu söylemiştir. 

“Üç hafta sonra, çocuk ona söylenen şeyleri yapmadığı için geri gönderildi” demiştir. “Tüm çalışmanızın küçük parçalara ayrıldığını görmek sinir bozucu ve bu asla çocuğun suçu değil. Hayatlarındaki yetişkinler onları hayal kırıklığına uğrattı.” diye eklemiştir.

Ayrıca Annett, o çocuğun asla kalıcı bir aile bulamadığını ve koruma sisteminde kendi başına büyüdüğünü belirtmiştir.

TFCO tedavi modeline katılan birçok genç, koruyucu ailede geçirdikleri süre boyunca, grup tedavi evlerinde ve psikiyatri kurumlarında birden fazla görev süresi de dahil olmak üzere, 10’dan fazla yerleştirme sıkıntısı yaşamıştır. 

Day, doğru türde koruyucu aileler ile çalışılmasının TFCO modelinin başarılı olması için çok önemli bir adım olduğunu söylemiştir. Ekiplerin, ihtiyacı olan tek bir çocuğu yaklaşık dokuz ay boyunca kabul etmeye ve ardından bir çocuğu daha evlat edinmeye istekli koruyucu ailelere ihtiyacı vardır.

Day: “Profesyonel koruyucu ebeveynler yetiştirmek istiyoruz.” demiştir.

Annett’ler, Eugene dışındaki küçük kasabalarında, sürekli ihtiyaç sahibi çocuklara bakım sağlamalarıyla tanındıklarını söylemektedirler. Sharon Annett, bakımını sağladıkları tüm gençlerin bir yerde uzun kalmayacaklarını anlamalarını sağladıklarını da belirtmiştir. 

Sharon Annett: “Bu işe şu zihniyetle geldik: bu bir iştir. Aileyi bir çocukla tanıştıracağız ve süreci küçük parçalara ayıracağız; onları yeniden yapılandırıp destek vereceğiz; buna değer olduklarını bilmelerini sağlayacağız ve sonra onlar için daha iyi bir yer bulacağız.” şeklinde açıklamıştır.

TFCO danışmanları, çocukları uygun tedavi edici koruyucu ailelerle eşleştirmenin modelin başarısının anahtarlarından biri olduğunu söylemektedir. 

Aarons, “Çocukların kendilerine benzeyen, onlar gibi konuşan ve onlar gibi dil becerilerine sahip ailelerin yanına yerleştirilmesini istiyoruz. Onları topluma yerleşmek istiyoruz” demiştir.

TFCO modeli kapsamındaki her ekibin, on koruyucu aileyi denetleyen bir lideri vardır. Ekip lideri, bir işe alım görevlisi, gençlik becerileri eğitmeni, gençlik terapisti, aile terapisti ve koruyucu ebeveyn danışmanı ile destek hizmetlerini koordine etmektedir. 

Ekip, koruyucu aileleri sürekli gözetim sağlamaya ve çocuğu sorunlu akranlarından uzaklaştırmaya teşvik etmektedir. Ebeveynler, okul çalışmalarını vurgulamayı ve olumlu pekiştirmelerle zorluklarla başa çıkmayı öğrenmektedirler. 

Day, “Bu bakım seviyesine gelen çocukların çoğu, bin yenilgilik bir geçmiş yaşadı. İyi birisi olmadıkları gibi birçok şey duydular ve birçok yerde başları belaya girdi. Dolayısıyla, gün boyunca iyi yaptıkları şeyler için övgü aldıklarından emin olmak için kanıta dayalı ve iyi kurulmuş sistemlerimiz var” demiştir. 

Gençler koruyucu ailelerinden ve terapistlerinden olumlu pekiştirme alırken, ekip üyeleri eş zamanlı olarak çocukların aileleri veya velileri ile çalışarak etkili ebeveynlik ve sorunlarla baş etme becerilerini geliştirmektedir. Gençler tedaviden “mezun” olduklarında ailelerin bakımı üstlenmeye hazır olmasını istiyorlar. 

Illinois’deki Çocuk Koruma Grubu TFCO Modelini Genişletiyor 

Eyaletin en büyük özel çocuk koruma kuruluşu olan Illinois Lutheran Sosyal Hizmetleri (LSSI), Haziran 2021’de Illinois’de beş yıllık bir pilot projeyi tamamlayarak TFCO tedavi modelinin kullanımını yaygınlaştırmaya başlamıştır. Chicago, Aurora ve Rockford, Illinois’de faaliyet gösteren ekipler bulunmaktadır. LSSI, Illinois, Peoria’da da bu modeli yaygınlaştırmayı ummaktadır. 

LSSI modelini kolaylaştıran Anne Barclay, devlet çocuk koruma sistemi liderlerinin, devlet tarafından sözleşmeli grup bakım tesislerinde istismar ve ihmal iddialarını ortaya çıkaran Chicago Tribune tarafından yapılan sert bir soruşturmanın ardından koruyucu gençler için yatılı bakıma bir alternatif bulmak istediklerini söylemiştir. 

Street Roots’un 2019’da bildirdiği gibi, Oregon’da da benzer bir tartışma yaşanmaktadır. Kâr amacı gütmeyen gruplar A Better Childhood and Disability Rights Oregon ve ortakları, Oregon’a koruyucu çocuklar adına dava açtılar ve eyaletteki koruyucu aile sisteminin tamamen elden geçirilmesini talep etmişlerdir. 

LSSI, 6 ila 11 yaş arası üç çocuk takımı içeren beş yıllık bir pilot proje için TFCO’yu seçmiştir. TFCO ekip liderleri ve koruyucu aileler, çocukları 2016 yılında evlere kabul etmeye başladılar ve bir daha asla geriye bakmadılar. 

Barclay, pilot programın çok başarılı olduğunu, çocuk koruma sistemi liderlerinin eyalette koruyucu aile tedavisine devam etmeyi seçtiğini ve hatta geçen yıl Chicago’da ek bir ekip eklendiğini söylemiştir. TFCO modelinin, önemli ölçüde zorluk çeken çocukların Illinois’deki biyolojik aileleri veya diğer bakıcılarıyla birlikte evlerine dönmelerine yardımcı olduğunu belirtmiştir. 

TFCO modelini kullanan pilot projenin sonuçlarına atıfta bulunarak, “Koruyucu Tedavi Bakımına gelen çocukların %71’inin programı tamamladığını ve hazırlanmış bakım sonrası evlerine geçebildiklerini gördük” demiştir. 

Barclay, tedaviden olumlu sonuç alan gençlerin %10’unun ebeveynlerinin yanına dönebildiğini söylemiştir. Diğer %45’i ise akraba veya bilinen bir aile dostunun yanına taşınmıştır. Kalan %45’i ise özel olarak seçilmiş, evlat edinen koruyucu ailelere yerleştirilmiştir. 

Illinois’deki koruyucu tedavi için bekleme listesi, herhangi bir zamanda ekiplerin 40 yeri için yaklaşık 10 ila 15 gence ulaşmıştır – LSSI, Peoria, Illinois’deki ek ekibi finanse edebilirse bu sayının 50’ye yükseleceği de belirtilmiştir. 

Barclay, başarısının yanı sıra, LSSI pilot projesinin, TFCO modelini ve diğer terapötik koruyucu aile modellerini doğrudan rekabet olarak gören Illinois’deki grup bakım sağlayıcıları tarafından başlangıçta bazı tepkilerle karşılandığını söylemiştir. Ayrıca, birçok çocuk koruma sistemi görevlisi, koruyucu ailelerin bu tür aşırı davranışsal zorluklarla karşılaşan gençlerin üstesinden gelebileceğine ilk başta şüpheyle yaklaşıyordu. 

Barclay, “Bakımını üstlendiğimiz çocuklardan bazıları koruyucu ailelerimize ve personellerimize birtakım sorunlar çıkarttı” demiştir. 

Koruma sistemindeki evleri denetleyen ekipler, TFCO modelinin, aileleri veya başka bir bakıcısı dönüşlerini bekleyen çocuklar için en iyi şekilde çalıştığını ve gençlerin tedavilerine daha fazla yatırım yapmasını sağlamıştır. 

Ekipler ayrıca COVID-19 pandemisinin ortasında ek koruyucu aileleri ve ekip üyelerini işe alma konusunda zorluklarla karşılaşmıştır. Karantinaya alma, mevcut koruyucu ailelerle öğle yemeklerinin veya diğer sosyal toplantılarının yüz yüze yapılması mümkün olmamıştır. 

Barclay, takımlarının çoğunun kapasitesinin altında çalıştığını söylemiştir. Rockford, Illinois’deki bir ekip, tek bir gence hizmet eden yalnızca bir koruyucu aileye sahiptir; ancak Barclay, dört koruyucu ailenin şu anda “halihazırda” beklediğini söylemiştir. 

Çocuklara hizmet veren koruyucu aileler bile, COVID-19 güvenlik endişeleri nedeniyle evlerini yeni gençlere ve birden fazla ekip üyesine açma konusunda temkinli davranmaktadırlar. 

Çocuk Koruma Sisteminin, insanları koruyucu aile olarak, hatta düzenli koruyucu aile olarak hizmet etmeye ikna etmek için yıllarca mücadele ettiği Oregon’da da bu sorun büyük bir endişe kaynağıdır. 

Aarons, TFCO modelinin eyalet çapında genişlemesi için Oregon’un koruyucu ailelerden daha fazlasına ihtiyacı olduğunu söylemiştir. Çocuk koruma, ruh sağlığı hizmetleri ve çocuk adaleti departmanının hepsinin uzun vadeli yatırıma değer olduğuna ikna edilmesi gerektiğini ifade etmiştir. 

Washington Kamu Politikası Enstitüsü, TFCO için yatırılan her doların aslında tasarruf edilen dört dolar olduğunu belirtmiştir. 

Day, çocukların Eugene-Springfield bölgesinde bakım almak için eyalet çapında seyahat etmek zorunda kalmamaları için TFCO modelinin Lane County’nin ötesine geçtiğini görmek istediğini söylemiştir. Devletin Oregon’daki tedavi gören koruyucu ailelerin sayısını dört katına çıkarabileceğini ve hala yatakları dolduracak çocukların olacağını belirtmiştir. 

Day, “Kimsenin asla birlikte yapamayacağını düşündüğü çocukları gördüm, evlerine sonrasında anneleriyle birlikte gittim” demiş “Bu benim için çok önemliydi. Bu durum sadece onları başarıya hazırlamıyor ve yörüngeyi değiştiriyor, böylece gerçekten bir şansları oluyor.” şeklinde açıklama yapmıştır.

Annett’ler de ayrıca birçok başarıya imza atmıştır. 4 yaşındayken bakım verdikleri küçük bir kızın babası, çifti kızın 8. sınıf mezuniyetine davet etmiştir. 4 ve 5 yaşlarında büyüttükleri bir grup erkek çocuk şimdi liseyi bitirmektedirler. Tedavi modelini takip etmeyi reddeden 10 yaşındaki bir çocuk bile 10 yıl sonra Annett’leri ziyarete gelmiştir.

Sharon Annett, “Bize teşekkür etti,” dedi. “Yaşadığı en iyi yer olduğunu söyledi ve işe yaramadığı için üzgündü.” O zamandan beri, koruyucu ailedeki diğer çocuklara yardım etmek için kar amacı gütmeyen bir kuruluş kurdu. 

Sharon Annett, koruyucu aday ailelere ve evlat edinmek isteyen ailelere, “Nasıl olacağı konusunda kafanızda bir fikir olabilir, ancak bu şimdiye kadar yaşadığınız hiçbir şeye benzemeyecek” diyerek olumlu bir mesaj göndermiştir.

Bu çocukların yanında olmaya istekli aileleri bulmanın asla kolay olmadığını söylemiştir. “Bizden sonra gidecekleri bir sonraki yerin son nokta olduğundan emin olmak istiyoruz” diye eklemiştir.

 

Bu yazı Şevval Tufan tarafından Hayat Sende Derneği adına Türkçeye kazandırılmış, kontrolü Gamze Bilir Seyhan tarafından yapılmıştır.

Bu yazı “Treatment foster care model shows promising results” başlıklı yazıdan Türkçeye çevrilmiştir.

Yazının orijinal linkine ulaşmak için tıklayınız.