0-3 Yaş Arası Çocukların Aile Temelli Ortamlara Yerleştirilmesi

Kurum bakımının özellikle 0-3 yaş grubundaki küçük çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerine son yıllarda özel bir ilgi gösterilmektedir. Bir dizi çalışma, küçük çocukların bireysel ilgi gördükleri ve daha da önemlisi bir bakıcıyla bağ kurma fırsatı buldukları bir bakım ortamında bulunmadıkları takdirde kalıcı hasar görme olasılıklarının yüksek olduğunu göstermektedir. 

Birleşmiş Milletler’in Çocuklara Yönelik Şiddete İlişkin Dünya Raporuna (2006) göre, bu tür çocuklar “zayıf fiziksel sağlık, ciddi gelişimsel gecikmeler, sakatlık ve potansiyel olarak geri dönüşü olmayan psikolojik hasarlardan” muzdarip olabilir. Bu bulgular, birçok uluslararası kuruluşu harekete geçirmiştir. Örneğin, 2011’de UNICEF ve BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Ofisi, Orta ve Doğu Avrupa’da kurumlardaki 0-3 yaş arası tüm çocukların (engelliler dâhil) kurumlara yerleştirilmesine son verilmesi çağrısında bulunan bir ‘Eylem Çağrısı’ başlattı.

Fakat yönergeler daha ileriye gitmektedir. “Uzmanların hakim görüşüne uygun olarak” alternatif bakıma ihtiyacı olan üç yaşından küçük çocukların aile temelli ortamlara yerleştirilmesi gerektiğini, sadece “kurumları” değil, tüm yatılı bakım seçeneklerini hariç tuttuklarını söylemektedirler. Başka bir deyişle, bu en küçük çocuklar için kurum bakımının yararlı olduğunda kullanılması koşulunun genellikle karşılanamayacağını ifade etmektedirler. Bununla birlikte, çocukların bir kuruma (yönergelerde belirtilen standartları karşılayan) kısa süreli yerleştirilmesinin, çocuk üzerinde kalıcı ve ciddi bir olumsuz etki yaratmasının muhtemel olmadığı da kabul edilmektedir. Bulgular, gelişim üzerindeki önemli ve potansiyel olarak kalıcı etkilerin genellikle yalnızca yatılı bakımda üç ay sonra başladığını göstermektedir. Sonuç olarak, yasağın bir takım istisnaları öngörülmektedir:

  • acil bir durumda kısa süreli yerleştirmelerde 
  • kısa bir süre içinde ailenin yeniden entegrasyonu veya başka bir aile temelli çözüm planlanması durumunda
  • kardeşlerin bir arada tutulması gerektiğinde ve diğer bakım ortamlarının hemen hazırlanması, kardeşleri birbirinden ayırmak anlamına geldiğinde

Kısmi ve öncelikli kurumsuzlaştırma politikasını uygulamaya çalışan bazı ülkelerde edinilen deneyimler, yeterli önleyici tedbirlerin ve uygun aile temelli ikame seçeneklerinin hayata geçirilmesi gereğini vurgulamıştır. Bu, bazı ülkelerdeki “bebek evlerinin” kapatılmasının basitçe terk edilen veya doğum kliniklerine bırakılan çocukların aylarca pediatri koğuşlarına yerleştirilmesine yol açtığı durumun önlenmesine yardımcı olacaktır. Bu durum, tesislerin kapatılmasını öngörürken tam teşekküllü ve kapsamlı bir stratejiye duyulan ihtiyacın altını bir kez daha çizmektedir.

 

Ümit Verici Uygulama: UNICEF Sudan Alternatif Aile Bakımı

2003’te yapılan araştırmalar Hartum’da her ay ortalama 110 yeni doğan bebeğin terk edildiğini göstermiştir. Bu durum, evli olmayan ebeveynlerden doğan çocuklara atfedilen sosyal damgadan kaynaklanmaktadır. Mevcut kurumsal bakım düzenlemelerinin çocuğun yüksek yararına olmadığı ve alternatif aile temelli bakım biçimleri geliştirme potansiyelinin mevcut olduğu kabul edilmiştir. Bu duruma karşı UNICEF, kurumsal bakıma bir alternatif sunma potansiyelini incelemek için Hükümet ve STK ortaklarıyla yola çıkmıştır. Kurum bakımında koşulların istikrara kavuşturulmasına ek olarak, programın temel amaçları arasında kabul edilebilir alternatif aile bakımı düzenlemelerinin tasarımı ve küçük çocukların terk edilmesiyle ilgili tutum, prosedür ve yasalardaki değişiklikler yer almıştır. Bunu yaparken program, İslami liderlerle ilişki kurmakta ve terk edilmiş çocuklara karşı olan sosyal algılarda değişikliğe katkıda bulunan bir fetva yayımlayarak aile temelli bakımın geliştirilmesinin önündeki engellerin üstesinden gelmenin iyi bir örneğidir.

Program 2003 yılından beri, başlangıçta UNICEF ve STK ortakları tarafından finanse edilirken, şimdi öncelikle Devlet Sosyal İşler Bakanlığı tarafından finanse edilmektedir. 2003 ve 2007 yılları arasında toplam 500 acil aile yerleşimi ve 2.000 kalıcı aile yerleşimi ile hassas durumdaki çocukların kurumdan çıkarılması açısından ilk sonuçlar olumlu olmuştur. Program ayrıca savunmasız anneleri ve çocukları etkileyen politikaların şekillenmesine de yardımcı olmuştur. 2010 tarihli Çocuk Yasası, terk edilmiş çocukların bir aile birimi içinde olmaları için birincil bakım kaynağına vurgu yapmakta ve ayrıca terk edilmiş çocukların eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimini garanti etmektedir.

 

Bu yazı Elif Baran tarafından Hayat Sende Derneği adına Türkçeye kazandırılmıştır.

Bu yazı “Implemeting the ‘Guidelines for the Alternative Care of Children'” raporundan Türkçeye çevrilmiştir.

Yazının orijinal linkine ulaşmak için tıklayınız.

Hayat Sende’nin pozitif toplumsal dönüşüm çalışmalarına destek vermek için tıklayınız.

 

 

Tavsiye Edilen Yazılar