Kurum Bakımında Yetişen Çocuklarda Bağlanma ve Kurumlarda Gönüllülük: Çocukların İhtiyaçları ve Sürekli Değişen İlişkiler

Bağlanma; çocuk ve çocuğa bakım veren kişi arasında oluşan, çocuğun kendisine bakım veren
kişiyle ilişki kurması, bakım veren kişiye ihtiyaç duyması, onu araması ve ona yönelik
yakınlık arayışı gibi davranışlarda bulunması ile kendini gösteren, sürekliliği olup yaşam
boyu devam eden duygusal, özel ve uzun süreli, samimi bir bağın oluşum sürecidir.
Bebeğin, doğduktan sonra çevresiyle kurmaya başladığı bu bağ, hayatının diğer dönemlerinde
kuracağı ilişkilerin temelini oluşturmada doğrudan etkili olmaktadır. Erken dönemde yaşanan
travma, ayrılık, sevdiklerini kaybetme veya yakın ilişki temelli diğer sorunlar ileriki dönemde
yaşanan kaygı bozukluğu, depresyon, öfke kontrol problemi, duygusal kopukluk, kendini ve
duygularını kontrol etme kapasitesi ile yakından ilişkilidir.
Kısaca bağlanma, insanların duygusal olarak birbirine bağlanma yeteneği ve ihtiyacıdır.
Türkiye’de koruma altındaki çocukların hayata hazırladığı kurum çeşitleri; çocuk evleri,
çocuk evleri sitesi ve ihtisaslaştırılmış çocuk evleri sitesidir. Bu bakım modellerinden birinde
yetişen çocuklar, genellikle aile bağlarından yoksun olarak büyümekte ve bu durum onların
bağlanma ihtiyaçlarını büyük oranda etkilemektedir. Kurum bakımında yetişen çocuklar için
sağlıklı bağlanma ilişkileri, güvenli ve destekleyici bir bağlanma örüntüsünde büyümeleri ile
sağlanabilir. Yetişkinlerin, çocuklarla bağ kurması ve onlara güven duygusu aşılaması,
çocukların duygusal ihtiyaçlarını karşılaması için önemlidir. Çocuklar, bağlandıkları
yetişkinler aracılığıyla sevgi, anlayış, empati gibi temel duygusal ihtiyaçlarını karşılayabilir.
Bu bağlantılar, çocukların duygusal sağlamlıklarını artırabilir, kendilerini daha iyi
tanımalarını sağlayabilir ve ilişkilerde daha sağlıklı davranışlar geliştirmelerine yardımcı
olabilir. Kurumlarda gönüllülük faaliyetleri çocukların yaşamlarında olumlu etkiler
oluşturabilirken bilinçli ve nitelikli planlanmayan gönüllülük çalışmaları çocukların bağlanma
süreçlerinde olumsuz etkiler oluşturur.
Gönüllülük, insanların başkalarına yardım etme amacıyla kendi istekleri doğrultusunda çıkar
beklemeksizin zamanlarını ve enerjilerini harcamalarıdır. Kurum temelli bakım modellerinde
yapılan gönüllülük, çocukların günlük yaşamlarını iyileştirmek ve ilham vermek için gönüllü
kişilerin katkılarını içerir. Gönüllülük faaliyetleri, çocukların günlük yaşamlarına farklı
deneyimler ve etkileşimler getirir. Ancak gönüllünün çocuğun düzenini bozmaya yönelik
davranışları, sadece vicdanını rahatlatmak için günübirlik ziyaretler yapması, acıma
duygusuyla çocuğa yaklaşması, çocukla çalışmaya ilişkin bilgi ve becerisinin yeterli
olmaması durumlarında kurumlarda gönüllülük çocuğa yarardan çok zarar vermektedir . Bu
durumlar çocukların güven duygusunu zedeleyebilir; koruma altındaki çocukları güçlü bağlar
kurma konusunda çekingen, özgüvensiz hale getirebilir. Sürekli değişen gönüllülerle bağ
kurma deneyimi, çocukların duygusal açıdan güvende hissetmelerini zorlaştırır ve gelecekteki
yaşamlarında ilişki kurma yeteneklerini büyük oranda etkileyebilir.
Kurum bakımında yetişen çocuklar benzer şekilde bakıcı personeller ile bağlanma
ilişkilerinde de zorluklarla karşılaşılaşabilir. Biyolojik ailelerinden ayrılma sürecinde
çocukların kayıp ve yalnızlık duyguları yaşama ihtimali yüksektir. Biyolojik ailesinden
ayrılırken deneyimlenen bu duygular bakım personellerinin sık değişmesiyle tekrar tekrar
yaşanabilir. Bu da çocukların güvende hissetmelerini ve sağlıklı bir bağlanma geliştirmelerini
zorlaştırabilir. Bu sorunlar çocukların kendilerini terk edilmiş hissetmesine, hayal kırıklığı ve
reddedilme duyguları ile ortaya çıkan psikolojik sorunlara ve düşük özgüven geliştirmelerine
neden olabilir.

Kurum temelli bakım modellerinde çocuklarla çalışan profesyonellerin ve gönüllülerin,
çocukların duygusal ihtiyaçlarını anlamaları ve karşılamaları önemlidir. Çocuklarla, güvenli
bağlanma ilişkileri kurabilmeleri için zaman, ilgi ve güvenilirlik sağlanmalıdır. Bakıcılar ve
gönüllüler, çocuklarla etkileşime girebilmeli, onları dinlemeli ve duygusal ihtiyaçlarını
önemseyerek zamana yayılmış bir gönüllülük süreci ile yanlarında olmalıdır. Bu nedenle,
gönüllülük programları düzenleyen kuruluşlar, süreklilik sağlamaya ve çocuklarla uzun vadeli
bir perspektif benimseyerek sağlıklı bağlanma ilişkilerin kurulmasına özen göstermelidir.

Bu yazı Destegül Yavuz tarafından Hayat Sende Derneği adına hazırlanmıştır.

Pozitif sosyal dönüşüm için bağışlarınızla destek olun. Bağış yapmak için tıklayınız.

Depremden etkilenen çocuklar #duyulsun 1

Çocuk nüfus oranı Avrupa Birliği üye ülkelerinden yüksek olan Türkiye’de nüfusun yaklaşık 23 milyonunu çocuklar oluşturmaktadır.1 Çocuk işçiliği, çocukların evlendirilmesi, ihmal-istismar riski, bakım verenden yoksun kalma, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişememe riski göz önüne alındığında yaklaşık 23 milyon çocuğun bulunduğu Türkiye’de risk altında bulunan çocuk sayısı en az 2 milyon olarak değerlendirilmektedir. En az 2 milyon çocuğun risk altında olduğu bir ülkede TÜİK ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, ALO 183 Danışma Hattı verilerine göre yaklaşık 500 bin çocuk bir şekilde güvenlik birimleri ile irtibat kurmuştur, ancak risk altındaki 1 milyon 500 bin çocuk sistemde hiçbir şekilde yer almamaktadır.2 Risk altındaki çocukların çocuk koruma sisteminde yer almaması ve bu çocukların içinde bulunduğu risklerin bilinmemesi halihazırda bir sorun oluşturmaktaydı. Bunun üzerine 6 Şubat’ta yaşanan depremler ile birlikte çocukların içinde bulunduğu riskler daha da artmıştır.  Türkiye’nin güneydoğusu ve Suriye’nin kuzeyinde oluşan iki yıkıcı depremin üzerinden iki ay geçti. Yaklaşık 5 milyon çocuğun etkilendiği depremden sonra 850.000’den fazla çocuk, hasar görmüş veya yıkılmış evlerini terk etmek zorunda kalarak başka yerlerde yaşamaya başladı. Depremler sırasında ve sonrasında hayatını kaybeden ve yaralanan çocukların sayısı binlerce olarak tahmin edilmektedir.3 Türkiye’de bulunan yaklaşık her beş çocuktan biri deprem bölgesinde yaşamaktadır ve afetten doğrudan etkilenmiştir. Üzerinden 2 ay geçen depremde kayıp ve refakatsiz çocuklar bulunmaktadır. Ambulansa bindirildikten ya da hastaneye götürüldükten sonra çocuklarından haber alamayan aileler, Sağlık Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından Alo 183, E-Nabız, Alo 184, 10 hatlı çağrı merkezi, refakatsiz çocuklar arama ekranı gibi uygulamalar aracılığıyla çocukların aramasını yapmaktadır.4

     Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın refakatsiz çocuklar arama ekranında 1.915 kayıtlı, 1.786 aileye teslim edilen, 41 hastanede takip edilen, 80 kuruluş bakımına alınan, 1.894 kimliği bilinen, 21 kimliği bilinmeyen çocuk olarak listelenen ve sürekli güncellenen verilerle deprem yaşamış ve bakanlığın veri tabanı ve ihbar hatlarına bırakılan çocukların kayıtları bulunmaktadır.5 Burada dikkat çekilmek istenen konu sadece sayılar değildir. Ancak konunun bu denli sayılar üzerinden ilerlemesinin nedeni durumun ehemmiyetini gösterecek verilerin ortaya çıkarılması ve veriler temel alınarak müdahalelerin gerçekleştirilmesi gerekliliğinin vurgulanmasıdır. UNICEF, Türkiye’yi ve Kuzey Suriye’yi sarsan iki büyük depremden iki ay sonra, bugün, 2,5 milyon çocuğun insani yardıma ihtiyaç duyduğu, çocukların yoksulluk, çocuk işçiliği ve çocuk yaşta evlilik riskiyle karşı karşıya olduğu konusunda uyarıda bulunmaktadır.6 Elimizdeki bulgular göz önüne alındığında deprem sonrasındaki kriz sürecinin halen devam ettiğini söyleyebiliriz. Depremden etkilenen çocuklar ile ilgili yapılan açıklamalara göre süreçten etkilenen çocukların oranı yüksek ancak ilgili mercilerin veri tabanlarına ve ihbar hatlarına ulaştırılan çocukların oranı çok düşüktür. Çocukların yaşadığı kriz süreci ardından yaşama ihtimalleri bulunan riskler göz önüne alındığında süreçle ilgili harekete geçilmesi ve çocuk temelli hizmetlerin artırılması gereklidir. Sistem tarafından ulaşılmayan çocukların karşılaştığı risklerin, sorunların ve ihtiyaçlarının görünür olması gerekmektedir. Tüm bunlar için öncelikli olarak çocukların durumlarına dair daha net bilgilerin sağlanması, verilerin güvenilir ve tek bir yerde toplanması önem arz etmektedir. Bu şekilde yaşanacak bilgi kirliliği ve belirsizlerin önüne geçilerek daha uygun hizmet sunumlarının önü açılacaktır.

Bu yazı İlknur Erbulut tarafından Hayat Sende Derneği adına hazırlanmıştır.

Pozitif sosyal dönüşüm için bağışlarınızla destek olun. Bağış yapmak için tıklayınız.

Aile Temelli Bakım Modellerinin Güçlendirilmesi

Hayat Sende Logo SVG

Aile Temelli Bakım Modellerinin Güçlendirilmesi

Eurochild ile Türkiye’de Aile Temelli Bakım Modellerinin Güçlendirilmesi Projesi’ni Yürüttük!

Eurochild ve Martin James Vakfı 2021-2022’de Yunanistan’dan Roots Araştırma Merkezi’nin ve Türkiye’den Hayat Sende Derneği’nin projesini destekledi.

“Türkiye’de Aile Temelli Bakım Modellerinin Güçlendirilmesi” projesi kapsamında koruyucu ailelik ve evlat edinmeye ilişkin eğitimler düzenledik. Eğitimlerde hem mevzuat süreçlerini hem de bir çocuğu aileye dahil etme sürecinde neler yaşandığını konuştuk. Koruyucu Aile ve Evlat Edinme Derneği-KOREV ile birlikte online ve yüz yüze gerçekleştirilen 20 eğitime 482 koruyucu aile ve evlat edinme adayı katılım gösterdi. 30 çocuk ve aile ücretsiz psikososyal destekten yararlandı. Proje ve oturumlar 12 sosyal medya paylaşımı ve e-posta yoluyla duyuruldu. Katılımcılara ön test ve son test uygulanarak eğitimin niteliği ölçüldü. 

Aile Temelli Bakım Modellerinin Güçlendirilmesi Projesiyle;
  • Toplumun koruyucu ailelik ve evlat edinme konusundaki bilgi ve farkındalıklarının artırılması 
  • Kişilerin koruyucu aile veya evlat edinme adaylarının sürecinin kolaylaştırılması
  • Toplumda koruyucu ailelik ve evlat edinmeye yönelik var olan önyargılar ile mücadele edilmesi
  • İhtiyaç duyan koruyucu aile ve evlat edinen ailelere ücretsiz psikososyal destek sağlanması hedeflenmiştir.
Aile Temelli Bakım Modellerinin Güçlendirilmesi Projesi Eğitimleri Sürecinde;
  • Aile Temelli Bakım Modellerinin Güçlendirilmesi Projesi eğitimleri online bir platform (Zoom) üzerinden ve yüz yüze olmak üzere toplam 20 seans gerçekleştirildi. Yerel bir STK (Koruyucu Aile ve Evlat Edinme Derneği-KOREV) ile birlikte eğitim oturumları yapıldı.
  • Oturumlara 482 koruyucu aile ve evlat edinme adayı katıldı. Proje sürecinde katılımcılara ön test ve son test uygulanmıştır. 264 katılımcı ön testi, 121 katılımcı ise son testleri ve değerlendirme anketini doldurmuştur.
Aile Temelli Bakım Modellerinin Güçlendirilmesi Projesi Sonuç ve Etkileri:
  • 30 yararlanıcı psiko-sosyal destekten yararlanmıştır. Bunların 21’i evlat edinilen/koruyucu ailede bulunan çocuklar/gençler ve 9’u evlat edinilen/koruyucu ebeveynlerdir.
  • Çocuklar ve gençler, bakım öncesi ve bakım sırasında yaşadıkları zorluklar nedeniyle başvurdu.
  • Aileler, evlat edinme/koruyucu ebeveynlik sürecinde ebeveyn olarak yaşadıkları zorluklar nedeniyle başvurdu.

Ekonomik Şiddet

Ekonomik Şiddet Nedir ?
Herhangi bir bireyi küçük düşürmek, cezalandırmak, kontrol altında tutabilmek, üstünlük
kurabilmek ve aşağılamak için maddi güç uygulayarak ve üstünlük kurarak uygulanan şiddet
türüdür. Maddi geliri sömürmek, gelir ve birikime el koymak, para biriktirmesine engel
olmak, borçlandırmak, iş bulmasını engellemek ve mal-mülk konusunda ayrımcı tutumlar
sergilemek gibi eylemler ekonomik şiddet biçimleri arasında yer alır.

Ekonomik Şiddetin Oluşumuna Neden Olan Etkenler
Dünyadaki birçok kadın, ekonomik imkanlara ve fırsatlara erişim konusunda ciddi
problemlerle karşı karşıya kalmaktadır. Dini inançlar, ayrımcılık, gelir dağılımındaki
dengesizlik, kişilik bozukluğu, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, toplumsal kalıplar vb. faktörler
ekonomik şiddetin oluşmasına neden olan etkenlerin arasındadır.

Ekonomik Şiddetin Türkiye’deki Durumu
Türkiye’de yaşayan kadınların kendi imkanlarıyla sahip oldukları harcamaları konusunda
%38’i kendisi, %50’si eşleriyle birlikte karar verirken %10’unun ise hiçbir söz hakkı olmadığı
tespit edilmiştir. Buna ek olarak ileri yaşlardaki kadınlar gelirlerini harcama konusunda daha
fazla söz hakkına sahipken 15-19 yaş aralığındaki kadınların %26’sının daha az söz hakkına
sahip olduğu gözlemlenmiştir.
Türkiye’deki kadınlar iş hayatında hem erkeklere göre daha az ücret alırlar hem de iş
alımlarında erkeklere öncelik tanınır. Özellikle ekonomik kriz döneminde kadınların işten
çıkarılma durumları daha fazladır. Ayrıca evlilik döneminde kadınlar, çocuğa bakma gibi
durumlarla karşı karşıya kaldıklarından işi bırakma ihtimalleri daha yüksektir. Buna ek olarak
kadınların yönetimde söz sahibi olma, yöneticilik yapma ve yönetime katılma oranı erkeklere
oranla çok daha düşüktür.
Kentlerde yaşayan kadınların işsizlik oranı erkeklere göre 2 kat daha fazladır. Kadınların
eğitim düzeyi yükseldikçe iş gücüne olan katılımları da artmaktadır ancak katılım oranları
artsa bile erkeklerin özel sektördeki kazançları %68, kamudaki kazançları ise %76 oranla
kadınlara göre daha fazladır. Erkeklerin %54,5’i ücretli çalışırken kadınlar %24,3 oranında
çalışmaktadırlar.

Kadınların Ekonomik Şiddete Maruz Kalma Oranları

  • İlkokul mezunu kadınların %55,3’ü fiziksel, %51,7’si duygusal, %57’si ekonomik ve
    %51,4’ü cinsel şiddetle karşı karşıya kalmaktadır.
  • Ekonomik şiddetle ilgili yapılan bir araştırmada kadınların %50’si parasının elinden
    alınmasını, %39,5’i çalışmasının yasaklanmasını, %39,5’i harçlık vermemeyi ya da
    kısıtlamayı ve %35’i aile geliri konusunda bilgisiz bırakılmayı şiddet olarak belirtmişlerdir.
  • Türkiye’de 15-20 yaş aralığındaki kadınların %39’u gereksiz harcamalar sonucunda eşinin
    kendisini dövme hakkına sahip olduğunu ifade etmişlerdir.
  • Cumhuriyet Üniversitesinin psikiyatri polikliniğine başvuran 16–29 yaş aralığındaki 300
    evli kadınla yapılan araştırmada; kadınların %57’si fiziksel şiddete, %36’sı duygusal şiddete,
    %32’si ekonomik şiddete, % 30,7’si cinsel şiddete ve %29,3’ü sözel şiddete maruz
    kalmaktadır.

    Ekonomik Şiddetin Bireyler Üzerindeki Etkileri

  • 1.Etki= Ekonomik şiddetle karşı karşıya kalan bireyler ciddi bir yoksullukla karşı karşıya
    kalmaktadırlar. Bunun sonucunda da psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalmaktadırlar.
    Yapılan araştırmalara göre özellikle kadınlar, kendi kazandıkları parayı eşlerine
    vermediklerinde çeşitli şiddet türleriyle karşı karşıya kalmaktadırlar. Buna ek olarak
    ekonomik şiddet; bireylerin kendi kendine yetebilmelerine, sosyalleşmelerine, kendi
    ayaklarının üzerinde durabilmelerine, bazı temel haklarını kullanmalarına ve kişisel
    ihtiyaçlarını karşılamalarına engel olur.
  • 2.Etki= Ekonomik şiddet sonucunda kadınlar; iş bulamamaları, finansal bir desteğe sahip
    olamamaları ve ekonomik baskılar sonucunda ortaya çıkan sosyal yetersizlik gibi sorunlarla
    karşılaşmaktadırlar. Bu yüzden kadınlar ve kızlar, daha yaşlı erkekler tarafından bedenleri
    ticari amaçlı kullanılarak cinsel şiddet riskleriyle ve çeşitli cinsel hastalıklarla karşı karşıya
    kalmaktadırlar.
  • 3.Etki= Ekonomik şiddet sadece bireyleri değil, aynı zamanda ülkeleri etkileyerek o ülkenin
    üretim ve iş gücünü azaltmış olur. Çünkü bireylerin –özellikle kadınların- örgün eğitim
    almalarına fırsat verilmemesiyle ve gelişimlerine engel olunmasıyla erken yaşta evlilikler
    ortaya çıkar ve çiftçi, seyyar satıcı, çıraklık gibi vasıf seviyesi az olan mesleklerde artışlar
    meydana gelir.
  • 4.Etki= Ekonomik şiddete uğrayan kişiler; diğer kişilere göre daha fazla depresyon, madde
    kullanımı, intihar girişimi ve şiddete eğilim gibi risklerle 6 kat daha fazla karşı karşıya
    kalmaktadırlar.

    Öneriler

  • Ekonomik şiddetin azaltılmasına yönelik çözüm önerileri şunlardır:
  • Kadına yönelik şiddetin azaltılmasına ve kadının ekonomik olarak güçlendirilmesine yönelik
    programlar oluşturulmalıdır.
  • Kadın ve erkeklerin eğitim seviyeleri yükseltilmelidir.
  • İstihdam konusunda kadın-erkek eşitliği geliştirilmelidir.
  • Ekonomik şiddet mağdurlarının gelişimi ve eğitimi için sosyal destek servisleri
    oluşturulmalıdır.
  • Ekonomik şiddetle ilgili çeşitli ve detaylı araştırmalar yapılıp veri analizi yapılmalıdır.
  • Kadınların istihdam seviyelerini geliştirmek, ekonomik şiddetten korunabilmeleri ve kendi
    işlerini kurmalarını sağlamak için çeşitli kredi imkanı sağlanmalıdır.

    KAYNAKÇA

  • 1) Can Gürkan, Ö., & Coşar, F. (2009). Ekonomik Şiddetin Kadın Yaşamındaki
  • Etkileri.
  • 2) Şiddet Biçimleri – Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı
  • Bu yazı Emircan Dündar tarafından Hayat Sende Derneği adına  hazırlanmış, kontrolü Şeyma Fidan tarafından yapılmıştır.
  • Pozitif toplumsal dönüşüm için bağışlarınızla destek olun. Bağış yapmak için tıklayınız.

Psikolojik Şiddet

Psikolojik Şiddet Nedir?

Şiddet denilince akla ilk gelen fiziksel şiddet olsa da en az onun kadar zarar veren ve çoğunlukla fark
edilmeyen psikolojik şiddet, duygulara yönelik sözlü veya sözsüz eylemlerle uygulanır. Genelde ikili
ilişkilerde gerçekleşen psikolojik şiddette amaç karşı taraf üzerinde güç sahibi olmak, karşı tarafı
kontrol altına almaktır. Böylece psikolojik şiddette bulunan kişi karşı tarafın benlik saygısının
zedelenmesine sebep olur.
Kişiyi aşağılamak, küçümsemek, ağır bir şekilde eleştirmek, toplumdan soyutlamak, yalan söylemek,
kendi istediğinin olması için tehdit etmek ve kişinin duygularını yok sayıp kendi istediğinde iletişime
geçmek psikolojik şiddete örnek olarak verilebilir.

Belirtileri
Psikolojik şiddete maruz kalan kişinin durumu fark etmesi genellikle kolay olmaz. Çünkü insanlar bu
şiddet türüne genelde en yakınları tarafından maruz bırakılırlar. Şiddete maruz kalan kişi kendini
sorgular, karşı tarafın haklı olduğunu düşünür ve kendine suçlayıcı bir tavırla yaklaşır. Kişi kendinin
fazla duygusal olduğunu, karşı tarafın ondan daha üstün olduğunu ve tüm bunları onun iyiliği için
yaptığını düşünebilir. Yaşadığı olayları yanlış algılayıp yorumladığı için maruz kaldığı psikolojik şiddeti
normalleştirebilir.
Psikolojik şiddete maruz kalan kişilerde özgüven eksikliği, korku, huzursuzluk, yalnızlık hissi ve aşırı
gerginlik gibi durumlar görülür. Bu kişilerde yorgunluk, uykusuzluk, aşırı yeme veya iştahsızlık gibi
belirtiler de görülür. Arkadaş ilişkilerinde ve meslek hayatında bozulmalar yaşanabilir. Psikolojik
şiddet bazı durumlarda fiziksel şiddetten bile daha çok zarar verebilir. Şiddetin uzun süre devam
etmesi halinde kişinin benlik saygısı zedelendiği için depresyon, anksiyete, travma sonrası stres
bozukluğu ve madde bağımlılıkları ortaya çıkabilir.

Türleri
Yalnızlaştırma
: Bu psikolojik şiddet türünde mağdurun çevresindeki en yakın insanlardan uzak
durması sağlanmaya çalışılır. Bu davranışla mağdurun tamamen şiddeti uygulayan kişiye ait olması
amaçlanır. Böylece kişi gitgide yalnızlaşır ve kendisine şiddet uygulayan kişi hariç kimsesi olmadığını
düşünür. Bu durumda olan kişi sürekli sevilmediğini, hor görüldüğünü ve istenmediğini hisseder. 
Gaslighting (Akıl bulandırma): Bu psikolojik şiddet türünde mağdurun sürekli kendini sorgulaması
sağlanır ve mağdur bir süre sonra kendi düşüncelerinin uydurma olduğuna, her şeyi kendi kafasında
kurduğuna ve sürekli paranoyakça düşündüğüne inanır. Böylelikle aslında suçlu karşı taraf olsa bile
mağdurun kendine olan inancı kırılır ve mağdur kendine güvenemez hale gelir. Ayrıca yalan
söylenerek mağdur manipüle edilebilir ve mağdur da karşısındaki kişinin söylediklerine inanır. Bir süre
sonra mağdur tamamen karşı tarafa bağlı hale gelebilir. 
Stashing (Saklamak): Bu psikolojik şiddet türünde ilişkide karşı taraf şiddete maruz kalan kişiyi adeta
yasak bir ilişki yaşıyormuş gibi saklar. Kişiyle toplum içinde görülmekten kaçınır ve kimsenin onları
göremeyeceği yerlerde buluşmaya çalışır. 
Ghosting (Yok Olmak): Psikolojik şiddetin bu türünü uygulayan kişi hiçbir sorun yokken aniden ve
sebepsiz bir şekilde ortadan kaybolur. Şiddete maruz kalan kişi karşısındakine ulaşamaz, mesajlarına
cevap alamaz. Böylece kişi zamanla kendini boşlukta hissetmeye başlar. 

Zombieing (Aniden Ortaya Çıkmak): Bu psikolojik şiddet türünde kişinin hayatında olup daha sonra
ortadan kaybolan birisi belirli bir zaman sonra aniden onun hayatına yeniden girmeye çalışır. Bu kişi
daha öncesinde ilişkiyi keserken hiçbir açıklama yapmamış olmasına rağmen karşıdaki kişinin hayatına
tekrardan girmekte bir problem görmez. Ancak bu durum mağdurun bütün hayat düzenini alt üst
eder. Eğer mağdurun daha öncesinde yaşadığı ve çözdüğü sorunlar varsa bu durumda o sorunları
yeniden yaşamaya başlar.
Breadcrumbing (Yemleme): Bu durumda şiddet uygulayan kişi mağdurla bir süre boyunca çok iyi
şekilde vakit geçirir. Ardından bir süre sonra karşıdakiyle ilişkisini bir anda keser. Bir süre sonra
karşıdakiyle yeniden iletişime geçer ve hiçbir şey olmamış gibi davranır. Bu durum mağdurun
kendisini kullanılmış hissetmesine neden olur. 
 Cushioning (Tamponlamak): Bu durumda şiddeti uygulayan kişi evlidir veya başka bir ilişki
içerisindedir. Fakat mağdura ilişkisinden memnun olmadığını ve onu sonlandırmak istediğini söyler.
Fakat sürekli çeşitli bahaneler öne sürerek sözlerini yerine getirmez. Bu durum hem mağduru hem de
şiddeti uygulayan kişinin hayatındaki insanı çok kötü etkiler. Mağdur sürekli oyalanır ve en sonunda
yalnız bırakılır.
Mansplaining: Mansplaining uygulanan kişi, karşıdaki tarafından sürekli küçük görülür. Mağdur
sürekli eleştirilirken şiddeti uygulayan kişi kendini över. Böylece mağdur kendini eksik ve yetersiz
hissetmeye başlar.
Aşırı Kıskançlık: Kıskançlık belli düzeyde olduğu sürece ilişkilerde normal karşılanabilir. Ancak eğer
kıskançlık karşı tarafın hayat kalitesini düşürüp onu kısıtlamaya başladıysa durum artık psikolojik
şiddete döner. Bu duruma maruz kalan kişi sürekli takip edilir, kimlerle görüştüğü sorgulanır ve sosyal
hayatına devam edemez. Bu durumda olan kişi bu durumun normal olduğunu ve sevildiğini
düşünebilir. Ancak bu durum kesinlikle normal değildir ve bu bir psikolojik şiddettir. 
Mobbing: Mobbing iş yerinde uygulanan psikolojik bir şiddettir. Amaç kişinin iş hayatında rahatsız
olup baskı altında hissetmesini sağlamaktır. Bu durum iş hayatında sıkça rastlanmaktadır. Mobbinge
uğrayan kişinin iş ortamında sürekli sözü kesilebilir ve görevlerini yapmasının önüne engeller
koyulabilir. Kişi sürekli eleştiriye ve suçlanmaya maruz kalır. Hatta bazen yüksek rütbeli kişiler
pozisyonlarını kullanıp kişiyi taciz dahi edebilirler.

Psikolojik Şiddetle Başa Çıkmanın Yolları
 Bu durumun normal olmadığı ve psikolojik şiddetin varlığı kabullenilmeli.
 Psikolojik şiddet uygulayan kişi ne yaptığının farkında değilse ona durum anlatılmalı.
 Psikolojik şiddet uygulayan kişi ne yaptığının farkındaysa ve bunda bir sorun görmüyorsa
onunla iletişim kesilmeli.
 Kişi kendine karşı olan tutumlarını, davranışlarını ve özsaygısını geliştirmeli.
 Hayır demeyi öğrenmeli.
 Sınırlarını belirlemeli ve korumalı.
 Kişi, psikolojik şiddet ile nasıl başa çıkabileceğini veya olumsuz etkilerden nasıl en hafif
şekilde etkileneceğini doğru şekilde öğrenmek için bir uzman desteği almalı.
   

Kaynakça
Psikolojik Şiddet Nedir? Nasıl Başa Çıkılır? | Jetklinik.com
Psikolojik Şiddet Nedir? – Klinik Sitesi
Psikolojik Şiddet Nedir? Psikolojik Şiddetle Nasıl Başa Çıkılır? (psikologofisi.com)
Psikolojik Şiddet Nedir? Psikolojik Şiddetle Nasıl Başa Çıkılır? | Psikolog Merkezi
Psikolojik Şiddet Nedir? 2022 – Çevrimiçi Terapi (cevrimiciterapi.com)
Psikolojik/Duygusal Şiddet Nedir? Türleri Nelerdir? | Hiwell (hiwellapp.com)

Bu yazı Munise Tanrıklu tarafından Hayat Sende Derneği adına  hazırlanmış, kontrolü Seray Dicle Günay Ekinci tarafından yapılmıştır.

Pozitif toplumsal dönüşüm için bağışlarınızla destek olun. Bağış yapmak için tıklayınız.

KAMOYUNA DUYURU

Bu duyuru aracılığıyla, Socres Net ile olan sözleşmemizin 23.05.2023 tarihinde feshedildiğini sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Destekleriniz ve anlayışınız için teşekkür ederiz.

Saygılarımızla,
Hayat Sende Gençlik Akademisi Derneği

Çocuk Hakları ve Alternatif Bakım: Save the Children’ın Çocuk Hakları Komitesi’ne Sunumu

1 . GİRİŞ

1.1. Save the Children olarak, BM Çocuk Hakları Komitesi’nin Çocuk Hakları ve Alternatif Bakıma odaklanılması ve çocuklar ile gençlerin bu konulardaki tartışmaların merkezinde olmasına dair verdiği kararı memnuniyetle karşılamaktayız.

1.2. Save the Children platformunun uzun bir süredir alternatif bakım hizmetlerinin zaman zaman gereksiz kullanılması, hizmetlerin kalitesinin yetersiz olması ve bu hizmetlerin doğası sebebiyle beraberinde getirdiği, belgelerle kanıtlanmış istismar ve şiddet risklerinden ötürü endişeleri bulunmaktaydı. COVID-19, halk sağlığına ilişkin bir acil durum olmakla beraber, aynı zamanda bakım hizmeti krizi olarak da bu endişeleri daha da göstermiştir. l Salgına yönelik bazı hükümetler yeterli planlama veya takip yapmadan çocuk bakım kurumlarını ve yatılı okulları hızla kapatmış, diğer bazı hükümetler bu tesisleri kilit altına almış, erişimi kısıtlamış ve personel hareketini sınırlandırmıştır. Bununla beraber, çok az COVID-19 müdahale planında refakatsiz ve ailelerinden ayrı düşmüş çocuklar ve bakıcı ailelerinin hastalık durumları veya izolasyonları dolayısıyla alınacak eylemlerle ilgili hususlar içermiştir.

1.3. Bu sunum, Save the Children’ın 117 ülkede hem insani yardım hem de kalkınma konularında çocuklarla birlikte, onlar için çalışma deneyimlerinden yararlanmaktadır. HIV/AIDS salgını, Doğu Avrupa’da 1989 sonrası yaşanan kurumsallaşma krizi ve Ruanda Soykırımı gibi acil değişim ihtiyacının gerekliliği vurgulayan bir dizi olayın ardından gerekli bakım hizmetinden yoksun çocukları desteklemek için çalışmaya başladık. Misyonumuzun merkezinde çocuk hakları yer aldığından, odak noktamız her zaman çocukların kendi aileleri içinde veya bunun mümkün olmadığı durumlarda da toplumdaki aile temelli alternatif bakım hizmetlerinde güvende olmalarını ve korunmalarını sağlamak olmuştur.

2. Alternatif bakım ihtiyacının önlenmesi

2.1. Birçok durumda alternatif bakım hizmetinden yararlanmak ya gerekli değil ya da çocuk için uygun değildir. Çocukların ailelerinden ayrılmalarının önlenmesini anlayabilmek için yoksulluk, şiddet ve ayrımcılık gibi ailelerin çocuklarından ayrılmasına yol açan temel nedenlerin anlaşılması ve bu nedenleri ele alan programların tasarlanması gerekir.

2.2. COVID-19 müdahalemizin bir parçası olarak, Kamboçya’da yoksul ailelere nakit ve hediye kartı yardımı sağlamak için USAID’den ek fon kullandık. Temel değerlendirme raporumuzdan elde edilen ilk bulgulara göre, bu yardımların başlamasından bu yana çocuk ve ailelerin ayrılıklarının azaldığına işaret ediyor.

2.3. Evdeki şiddeti ve alternatif bakım ihtiyacını azaltmak için bakıcı ebeveynlere yönelik kapsamlı bir eğitim programı uyguluyoruz. Bu programın amacı yalnızca şiddet içeren disiplin biçimlerini azaltmak değil, aynı zamanda bakıcı ebeveynlerin çocuklarıyla daha iyi ve daha saygılı ilişkiler kurmalarını ve çocuklarını hak sahibi olarak anlamalarını sağlamaktır.

2.4. Engelli çocukların orantısız olarak yatılı bakıma yerleştirildiği ve genellikle daha uzun süre bakımda kaldığı göz önüne alındığında, engelli çocukların ailelerini desteklemek, terk edilmeye neden olan damgalama ve ayrımcılıkla mücadele etmek için çok daha fazla şey yapılmalıdır.

2.5. Kamboçya’da Öncelik Aile Bakımının Olmalı | HAREKETE GEÇ hareketinin birçok ortağı engelli çocuklara destek olmaktadır. Örneğin çocuklar aileleriyle beraber olması amaçlanan bir proje olan ABLE, engelli çocuklar için aile bağlarının kuvvetlendirilmesini desteklemenin yanı sıra engelli çocuklara bakacak koruyucu bakıcıları işe almakta ve eğitmektedir. Angkor Çocuk Hastanesi’ndeki bir diğer projede ise hastanelerde çocukların terk edilmesini önlemek için çalışılmaktadır. [1]

2.6. Save the Children’ın engelli çocukları destekleyen Doğu Avrupa Programı’ndan öğrenilen en iyi pratiklerin de gösterdiği gibi, ailelerin parçalanmasının önlenmesi ve güçlendirilmesi entegre bir yaklaşım içermelidir. Ücretsiz erken teşhis hizmetleri, bireysel rehabilitasyon, rehberlik ve ailelere kendi topluluklarında destek hizmetleri sağlanmalıdır. Yapılan bu uygulamalardaki müdahaleler çocuk merkezliydi ve her bir çocuğa özel olarak tasarlanmıştı. Bakıcılara verilen danışmanlık hizmetinin yanı sıra kendi kendine yardım gruplarına katılma fırsatları sunulmuş, bu da genellikle ihtiyaç duydukları destek konusunda savunma yapmalarına yol açmıştır.[2]

2.7. Hiçbir çocuk bakım hizmetinden, destekleyici hizmetlerden, tedavi veya eğitim alma hakkından, aile bağlarından, geleneklerinden, kültüründen veya dininden vazgeçmek zorunda kalmamalıdır. Hizmetler bireysel olarak tasarlanmalı ve içeriği özel olmalıdır. Avustralya’da Save the Children, özellikle uzak topluluklardaki Yerli aileler için kültürel olarak uyarlanmış ve onlar için güvenli olan bilumum aile desteği ve koruma hizmetleri sağlamaktadır.

3. Çocukların refahı ve korunmalarına ilişkin sistemlerinin iyileştirilmesi

3.1. Büyük ölçüde ailelerin desteklenmesi, evdeki şiddetin azaltılması ve ailelerin ihtiyaç duydukları hizmetlerin sağlanmasına odaklanılmış olsa da, çocukların bakımına yönelik yapılan yerleştirmeler için gerekli olan karmaşık karar alma süreçlerini desteklemek üzere, çocuklara ve ailelere net bir şekilde rehberlik sağlanan, stabil ve iyi finanse edilmiş çocuk koruma sistemlerine de ihtiyaç duyulmaktadır. Çocukların ailelerinden ayrılmalarını etkili bir şekilde önlemek ve çocukların karşılaştığı belirli sorunlarla müdahale etmek için, çocukları ve aileleri dinleyecek, destek sağlayacak ve en uygun hizmetlerle buluşturacak yetkin, eğitimli ve sosyal ilişkileri kuvvetli çalışanlar yetiştirilmelidir. Bizler, iyileştirilmiş ve kaliteli koruma hizmetlerini desteklemek adına vaka yönetimi yaklaşımımızı sistematik hale getirdik. İnsani yardım müdahalelerimizle, bireysel vaka yönetimi için bir veri yönetim sistemi olarak CPIMS+ kullanımını teşvik ediyor ve ulusal eğilimleri tespit etmek için hükümetleri destekliyoruz. Ayrıca, Endonezya ve Hindistan dâhil olmak üzere hükümetlerle birlikte çalışarak kamu sosyal hizmet uzmanlarının akreditasyonunu ve yetkinliklerini geliştiriyoruz.

4. Çocuklara refah sağlama sistemlerinin dönüştürülmesi

4.1. Save the Children, çocuklara refah sağlama hizmetlerini yatılı bakıma dayalı bir türden, aile temelli bakıma öncelik veren bir türe dönüştürmek için hükümetlerle birlikte uzun bir çalışma geçmişine sahiptir. En uzun soluklu programlarımızdan biri, Açe’deki tsunaminin ardından Endonezya Sosyal İşler Bakanlığı ile başlattığımız ortaklıktır. Endonezya’da çocukların öncülüğünde yürütülen yatılı bakım araştırmamız ile, Toplum Bakanlığı’nı çocuk bakım kurumlarına verdiği desteği gözden geçirmeye ve Ulusal Bakım Standartları taslağı hazırlamaya teşvik etmede etkili olduk. 5

4.2. Kolektif etki yaratmayı amaçlayan bir proje olan Çocukların Ailelere İhtiyacı Var I HAREKETE GEÇ projesi, Kamboçya’da yatılı bakımdaki çocukların sayısını azaltmak ve bakım kalitesini artırmak amacıyla kurulmuştur. 2015 yılından itibaren Kamboçya Kraliyet Hükümeti tarafından oluşturulan bir komisyon tarafından koordine edilen ve sistemin güçlendirilmesi, sosyal ilişkileri kuvvetli çalışanların yetiştirilmesi, ailelerin çocuklarından ayrılmalarının önlenmesi ve kuruluş bakımına dönüştürülmesine odaklanan ve çalışma gruplarıyla ilerlemeyi denetleyen projenin 60’tan fazla üyesi bulunmaktadır. Hükümet, kaliteli alternatif bakım hizmetleri ve çocukların yeniden entegrasyonunu desteklemek üzere yeni çocuk koruma kanunu oluşturmanın ve standart işleyiş prosedürleri hazırlamanın son aşamasındadır.

4.3. Sistemin dönüştürülmesinde önemli bir husus da yatılı bakım için finansmanın nereden geldiğini anlamaktır. Kuruluş bakımına yönelik denizaşırı desteğin ele alınmasına yardımcı olmak için ReThink Yetimhaneleri’nin yardımcı kuruculuğunu yaptık. Yurtdışına gönüllü gönderen ve gönüllü kabul eden Üye Devletler, aile bağlarını güçlendirmeye yönelik toplum temelli girişimlere fon ve gönüllü sağlamak için birlikte çalışmalıdır. 2019 BM Çocuk Hakları Kararı ile; kuruluşlarda gönüllülükle ilgili zararların ele alınması da dâhil olmak üzere, bakım tesislerinde çocukların ticaretinin ve sömürülmesinin önlenmesi için devletlere harekete geçmelerinin tavsiye edilmesini memnuniyetle karşılıyoruz.

5. Çocukların katılımının ve temsiliyetinin artırılması

5.1. Çocuklara ve gençlere danışıldığında, kötü bir alternatif bakım hizmeti almaları ile büyüme ve gelişmelerini destekleyen bir alternatif bakım hizmeti almaları arasındaki farkı açıklayabilirler. Yetişkinler, profesyoneller ve politika üretenler tarafından göz ardı edilebilen ve ölçülmesi zor olan ayrıntı, nüans ve karmaşıklıklara vurgu yapabilirler. Ancak, COVID-19 sırasında Senegal’deki Talibe çocukları ve Senegal’deki engelli çocuklar üzerine yaptığımız araştırmanın da açıkça gösterdiği gibi, bir kriz anında çocukların ve gençlerin görüşleri ve hakları kolayca göz ardı edilebilmektedir.

5.2. Save the Children’ın Batı ve Orta Afrika, Doğu ve Güney Afrika ve Ürdün de dahil olmak üzere akrabalık bakımına ilişkin çocuk liderliğindeki araştırma serisinde, çocukların aldıkları alternatif bakım hizmetlerine ilişkin görüşleri, genellikle bakım hizmeti verenlerinkinden farklıdır- Çocuklar; koruyucu ailelerin düşündüğü gibi çok daha daha genç, daha sağlıklı ve maddi imkânlara sahip kişilere değil, aksine koruyucu ailenin kendilerine duyduğu sevgiye daha fazla odaklanmaktadırlar. Çocukların yaşamak istedikleri dünya için net bir görüşleri var. – Tüm çocukların bakım verenlerinden sevgi ve ilgi gördüğü, her birinin akrabalık bakımından aidiyet hissettiği ve hiçbir çocuğun kendini dışlanmış hissetmediği bir dünya yaşama arzusu..

6. Hareket halindeki çocuklar da dahil olmak üzere refakatsiz ve ailelerinden ayrı düşmüş çocuklara destek olmak 6.1. Save the Children, alternatif bakım standartları da dâhil olmak üzere Çocuk Koruma Konusunda Asgari Standartların revize edilmesini desteklemiştir. Ayrıca aile izleme ve ailelerin çocuklarıyla yeniden birleştirilmesi (FT R) konusunda aktif bir rol oynamaya devam etmektedir. Küresel Sözleşmelerde Çocuk Hakları Girişimi’nin eş başkanlığını yürütüyor ve Küresel Göç Sözleşmesi’ni destekleyerek devletleri, sınır ötesi vaka yönetimini kolaylaştırmak ve göçmenlik statülerine bakılmaksızın çocukların haklarına saygı gösterilmesini sağlamak için uluslararası, bölgesel ve iki taraflı olarak sağlam iş birliği mekanizmalarına yatırım yapmaya çağırıyoruz.

7. Alternatif bakım hizmetlerine yerleştirmelerin kalitesinin artırılması

7.1. Save the Children, çocuğun yüksek yararına uygun olarak, çeşitli alternatif bakım hizmetlerine yerleştirilmelerini desteklemenin yanı sıra, resmi yapılan bu yerleştirilmelerin kalitesini ve süreçlerini iyileştirmek için hükümetleri desteklemektedir (Kamboçya, Endonezya, Liberya, Kenya, Somali, Zambiya). Çocukların yerleştirildikleri ülke ne olursa olsun, tüm çocuklar şiddetten uzak yaşama hakkına sahiptir. Akrabaların bakımı, koruyucu aile bakımı ve yatılı bakım ile ilgili çalışmalarımız bizi aşağıdaki düşüncelere sevk etti.

7.2. Dünya üzerinde akrabalık bakımı en çok kabul edilen ve uygulanan alternatif bakım şeklidir. Akrabaların bakımının uygulanma şekli, artan kentleşme, eğitim maliyetlerinin yükselmesi, HIV/AIDS salgını, afetlerin ve çatışmaların etkisiyle değişmekte ve akrabaların sağladığı bakımı, onlar için daha külfetli hâle getirmekte ve karşılıklı fayda sağlayan bir işlem olmaktan çıkarmaktadır. Akrabalık bakımının resmileştirilmesinin fazlaca iyileştirme ve izleme yükü yaratacak oluşu ve de toplumun geleneksel başa çıkma stratejilerinin çökmesi riski doğacağından ötürü akrabaların bakımının gayri resmi kalması gerektiğine inanıyoruz.

7.3. Akrabaların bakımını iyileştirmek için mevcut toplum yapıları içerisinde çocukların ve koruyucu ailelerin güçlü yönlerini ve dayanıklılıklarını geliştirmek, çocukların akrabaların yanına gayri resmi şekilde yerleştirilmeyi desteklemek ve risk altındaki çocukların tespit edip gerektiğinde resmi sisteme yönlendirmek için daha fazla şey yapılmalıdır. Damgalama ve ayrımcılıkla ilgili konular üzerinde çalışırken, biyolojik ailelerinde yaşayan çocuklarla karşılaştırıldığında akrabalarının bakımı altında yaşayan çocuklara yapılan muamelenin altı çizilmelidir.

7.4. Koruyucu aile bakımı çeşitli şekillerde anlaşılmakta ve uygulanmaktadır ve farklı modellerin çocukların bakımını ve gelişimini nasıl desteklediğini daha iyi anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Koruyucu bakıcıların belirlenmesi, eğitimi ve ödemeleri önemli ölçüde farklılık göstermektedir ve hangi yöntemin en iyi şekilde işe yaradığına yeterince odaklanılmamıştır. Tüm dünyada kompleks gereksinimleri olan çocuklara bakmaya istekli ve bunu yapabilecek koruyucu aile bulmak hâlâ zordur. Devletlerin, çocuklara daha fazla aile temelli bakım seçeneği sunmak için koruyucu bakıcı kadrosunu geliştirme konusunda daha fazla desteğe ve rehberliğe ihtiyacı vardır.

7.5. Yatılı bakım, alternatif bakımın gerekli bir biçimi ya da kurumsallaşma stratejilerinin gerekli bir parçası olarak görülmemelidir. Bununla birlikte, alternatif bakıma muhtaç çocukların her zaman aile temelli bakıma yerleştirilmeleri gerekli olmakla beraber, belirli durumlarda küçük bir grup ortamında kaliteli, geçici ve uzman bir bakım sağlamak gerekli olabilir.

7.6. İnsani yardım müdahalelerinde yatılı bakımın kullanılmasından kaçınmak zordur. Örneğin Suriye ve Irak’ta damgalanma ve karmaşık kültürel dinamikler sebebiyle, aile temelli alternatif bakım seçeneklerinin belirlenmesini neredeyse imkansız hâle gelmektedir. Örneğin, Yunanistan’dan geçiş yapan hareket halindeki çocuklara ve/veya Cox’s Bazaar’da olan tecavüz olayı sonucu bekar annelerden doğan çocukların da geçici yatılı bakıma[3] yerleştirilmeleri gerekmiştir çünkü bu anne ve çocukların akrabaları yanlarında değildir, koruyucu ailelik sistemi iyi kurulmamıştır ve aile temelli yerleştirmelerde çocuklar için potansiyel riskler önemlidir. Nijerya, Nijer ve Senegal’de, COVID-19 sırasında çocuklar sokaklardan zorla uzaklaştırılmış ve hükümetler tarafından geçici bakım merkezlerine taşınmıştır. Buna karşılık Save the Children, geçici bakım merkezlerinin yanı sıra, bu merkezlerde çocuk güvenliğini sağlama ve koruma konularında rehberlik sağlamış ve başka bir seçenek olmadığı sürece yeni yatılı bakım tesislerinin kurulmaması çağrısında bulunmuştur.

7.7. Üye Devletlere yönelik tavsiyelerin içinde yatılı bakım seçeneklerine ilişkin rehberlik yer almıyorsa bu tür kuruluşların yeniden yapılandırılması, kontrol edilmesi, izlenmesi ve nihayetinde kapatılması çok daha zor hale gelir. Bu nedenle, yatılı hizmetlere yapılan yerleştirilmelerin geçici niteliğini iyileştirmeye yönelik rehberliği, daha iyi koruyucu annelik mekanizmalarını ve yatılı bakımı istisna haline getirmeye yönelik sürekli yapılan vurguları memnuniyetle karşılıyoruz.

7.8. BM Kılavuz İlkelerinde atıfta bulunulsa da Save the Children “aile benzeri” bakım teriminin kullanılmasını desteklememektedir. Zira bu terim uygulayıcıların ve politika oluşturucuların kafasını karıştırarak bazı yatılı bakım seçeneklerinin esasen aile temelli olmamalarına rağmen ve tıpkı bir aileye benzetilmeye çalışılıyor olsalar bile, aile temelli olduğunu düşünmelerine neden olabilir.

8. Öneriler

8.1. Çocukların ailelerinden ayrılmalarının önlenmesi ve kurumların aradan kalkmasının ilerletilmesi için önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Ancak tüm çocukların haklarına saygı duyulduğu, korunduğu ve ihtiyaçlarının yerine getirildiği güvenli bir aile ortamında geliştiği bir dünyayı gerçekleştirmek için daha fazlası yapılmalıdır.

8.2. Save the Children üye devletleri, BM kuruluşlarını ve sivil toplumu aşağıdaki hususları sağlamaya çağırmaktadır:

8.2.1. Toplumsal refahı sağlamaya yönelik hizmet veren, becerikli bir çalışan grubu da dâhil olmak üzere çocukların refahının artırılması ve koruması hizmetlerine yatırım yapılması. Üye devletler, toplumsal refahı sağlamaya yönelik hizmet veren çalışanların yetkinliklerini arttırmak ve toplum yapılarını ulusal çocuk koruma sistemine bağlamak da dâhil olmak üzere çocuk refahının artırılması hizmetlerini iyileştirmek için çalışmalıdır. Güçlü, nitelikli, toplumsal cinsiyete duyarlı ve birçok kaynağa erişimi olan bir çalışan grubu vaka yönetimine destek olabilir, çocuğun yüksek yararına dayalı bakım planları geliştirebilir ve zarar görme riski altındaki çocukları ve aileleri desteklemek için çalışabilir.

8.2.2. Yatılı bakım, en kısa süre için son çare olarak kullanılmaya başlanmalıdır. Yatılı bakım hizmetleri kontrol edilmeli ve bakıma yerleştirilen her çocuk yerleştirilmeden önce bir koruyu annenin değerlendirmesinden geçmelidir. Save the Children, alternatif bakım için ayırılan finansmanın aile temelli bakımın desteklenmesinde kullanılmaya yönelik çabaları memnuniyetle karşılamaktadır.

8.2.3. Çocuklara ve gençlere aldıkları bakım hakkında danışılmalı ve bu konuda izlenecek politikaların bir parçası olmaları teşvik edilmelidir. Alternatif bakım deneyimi olan çocuklara, yerleştirildikleri ailenin seçilmesi konusunun yanı sıra, aldıkları bakımın kalitesine ilişkin tutum ve tedbirlerin şekillendirilmesinde de danışılmalıdır.

8.2.4. İyileştirilmiş veri toplama yöntemi. Çocukların aldıkları bakım hizmetlerinin iyileştirilmesini daha iyi anlamak ve yaş, etnik köken, cinsiyet ve engellilik durumlarına [4]göre ayrımın yapıldığı doğru bir gözlemleme süreci için daha fazla desteğe ihtiyaç vardır. Tüm farklı ortamlardaki çocukların hesaba katılması, hedef kitlenin iyi belirlenmesi ve yapılacak reformlar için eğilimlerin analiz edilmesi için daha fazla çaba gösterilmesi gerekmektedir.

8.2.5.Topluluklar içindeki hizmetlere erişim. Ailelerin çocuklarından gereksiz sebeplerle ayrılmaları önlemek için Üye Devletlerin; kapsayıcı eğitim, rehabilitasyon hizmetleri ve diğer destek biçimleri de dâhil olmak üzere, çocukları ve aileleri kendi toplumları içinde destekleyecek hizmetlere yatırım yapmaları gerekmektedir.

8.2.6. Alternatif bakım hizmetlerine yerleştirme seçeneklerinin iyileştirilmesi.  Üye Devletler; koruyucu aileliğin farklı şartlarda nasıl uygulandığına dair daha fazla araştırma yapmak, öğrenilenleri paylaşmak ve özellikle karmaşık gereksinimleri olan çocukların koruyucu aileliğinin belirlenmesi, eğitim ve onlara verilen desteği iyileştirmek için sivil toplumla ortaklıklardan faydalanabilir.

8.2.7. Çocukları risk altında bırakan damgalayıcı tutumlar ve zararlı inançlarla mücadele etmeye yönelik çalışmalara devam edilmesi.  Engellilik, cinsellik, cinsiyet, etnik köken, göçmenlik ve bakıcının medeni durumuna dayalı damgalama ve ayrımcılık, çocukların bakıma yerleştirilmesinde önemli bir rol oynamaya devam etmektedir.


[1] Daha Kaliteli Bakım Hizmeti Ağı tarafından bakım hizmeti verenlerin eğitim videolarında bu durum belgelenmiştir.

[2] “Evet, Çocuklar Başarabilir Kampanyasını” Kosova’daki bir kampanya çalışması örneğini görmek için inceleyebilirsiniz.

[3] Üç yaşından büyük çocuklar için bir bakıcı eşliğinde olmadıkça, 12 haftadan uzun sürmeyen bir süreç olarak tanımlanır.

[4] Bu duruma koruyucu ailelerinin engeli olma durumu da dâhildir.

Yazının orjinal linkine ulaşmak için tıklayınız.

Bu yazı Mert Akçay tarafından Hayat Sende Derneği adına Türkçeye kazandırılmış, kontrolü Seray Dicle Günay Ekinci tarafından yapılmıştır.

“Children’s Rights and Alternative Care: Save the Children submission to the Committee on the Rights of the Child”  başlıklı rapordan çevrilmiştir.

Pozitif sosyal dönüşüm için bağışlarınızla destek olun. Bağış yapmak için tıklayınız.

Koruyucu Aileler Ve Evlat Edinen Aileler İçin Oyun Terapisi – Filial Oyun Terapisi

“Çocuklar “Kötü bir gün geçirdim, konuşalım mı?” demezler, “Oynayalım mı?” derler.”  LAWRENCE J. COHEN

Yetişkinler yaşadıklarını, duygularını cümlelerle ifade edebilirken çocuklar bunu oyunlarla yaparlar. Oyun, çocuğun kendini anlatabildiği, geliştiği, iç dünyasını yansıttığı bir alandır. Oyun oynamak; çocukların duygusal, sosyal, bilişsel, fiziksel gelişimlerine yardımcı olur. Bazen çocuk yaşadığı yoğun duyguları ifade etmek yerine oyuna başvurur ya da kendini ifade etme becerisi yeterince gelişmediğinde de oyun bunun için işlevsel bir yoldur. Tüm bunları bilinçli olarak yapmayabilir fakat bir çocuğun oynadığı oyundan o çocuğun neler hissettiğini, neler yaşadığını anlayabiliriz. Çocuk, bilinçdışında olup bitenleri kurduğu oyunlarla, seçtiği oyuncaklarla yansıtır.  Yani oyun aslında iyileşmenin de bir parçasıdır. Çünkü çocuk, oyun aracılığıyla ifade edemediği duyguları dışa vuracak ve başa çıkma becerileri geliştirecektir. 

Oyun terapisinde oyunun bu gücünden faydalanılır. Oyunlar ve oyuncaklar kullanılarak çocukla iletişim kurmaya çalışılır ve çocuğun olumsuz davranışlarının değişmesi amaçlanır. Oyun terapisi, çocukların kendilerini cümleler yerine oyunlarla ve oyuncaklarla ifade edebilmelerinin sağlanacağı en uygun terapi yöntemidir. Oyun odasında oyun terapisti ile istedikleri şekilde oynayabilmeleri için kendilerini güvende hissetmeleri sağlanmaya çalışılır. Süreç boyunca çocuklara duygularını, sorunlarını, yaşadıklarını ifade edebilmeleri için farklı türde birçok oyuncak sunulur.

Oyun terapisi 2-12 yaş arası çocuklara uygulanan bir terapi yöntemidir. Bu terapi yöntemi;

  • Aile içi çatışma olan, boşanma ya da ayrılıkla baş etmeye çalışan çocuklar,
  • Duygusal, fiziksel ya da cinsel tacize uğramış çocuklar,
  • Evlat edinilmiş çocuklar,
  • Sevilen birinin ölümü ya da hastalığı ile uğraşan çocuklar,
  • Aile içi şiddet gören çocuklar,
  • Kronik hastalık ile mücadele eden çocuklar,
  • Dikkat eksikliği tanısı almış olan çocuklar,
  • Öfke kontrol bozukluğu olan çocuklar,
  • Özgüven problemleri yaşayan çocuklar
  • Ayrılık anksiyetesi yaşayan çocuklar,
  • Aşırı utangaçlık yaşayan çocuklar,
  • Kaygı bozuklukları ve çocukluk korkuları (yalnız kalma, karanlık, hayvan korkusu) yaşayan çocuklar,
  • Depresyon, davranış bozuklukları, uyku bozuklukları yaşayan çocuklar,
  • Seçici konuşmamazlık yaşayan çocuklar,
  • Düşük benlik saygısı olan çocuklar,
  • Öğrenme güçlüğü ya da diğer okul problemleri yaşayan çocuklar,
  • Kardeş kıskançlığı yaşayan çocuklar,
  • Beslenme sorunları, alt ıslatma sorunları ve tırnak yeme-parmak emme sorunları yaşayan çocuklar,

için fayda sağlayabilir.

Oyun terapisinin 3 türü bulunmaktadır: çocuk merkezli oyun terapisi, deneyimsel oyun terapisi ve filial oyun terapisi. Koruyucu aileler ve evlat edinen aileler için özellikle filial oyun terapisi oldukça yararlı olabilir.

Filial terapi, ailelerin çocuklarının davranışları üzerine eğitildikleri, oyun ve aile terapisinin birleştirildiği çocuk odaklı psikoeğitim içeren oyun terapisi modelidir. Çocukların gelişiminde ebeveynlerin büyük etkisi olduğu için terapiye ebeveynleri dahil etmek süreci daha etkili, kalıcı ve hızlı hale getirir. Bu terapi yönteminde ebeveynlere çeşitli filial terapi teknikleri öğretilir, çocuklarıyla nasıl oynayabilecekleri gösterilir, yeni ebeveynlik becerileri kazandırılır ve ebeveynlerin çocukların psikolojisini anlamaları sağlanır.

Ebeveynlerin çocuklarıyla filial terapi tekniklerine göre oyun oynamaları çocukların,

  • Aileleriyle iletişimlerinin güçlenmesini,
  • Duygularını daha iyi anlamalarını,
  • Sorun çözme becerilerinin gelişmesini,
  • Sorumluluk alabilmelerini,
  • Özgüvenlerinin ve özsaygılarının artmasını sağlar.

Çocuklarını anlayan, onlarla doğru bir şekilde oynayabilen ve zorluklarla etkili bir şekilde baş edebilen ebeveynler sayesinde sorunlar azalır ve ortaya çıkabilecek problemler için önceden önlem alınmış olunur.

Filial terapi; hem gelişimi normal bir şekilde devam eden hem de duygusal, davranışsal veya gelişim güçlüğü olan çocuklar için uygulanabilir. Bir yandan önleyici bir yandan da tedavi edici bir yaklaşımdır. Bu terapi yöntemi çocukların baş etmeye çalıştıkları sorunların azalmasını veya baş etmesi gereken bir sorunu olmayan çocukların yeni beceriler edinmesini sağlar. Ayrıca filial terapiyle birlikte tüm aile üyeleri arasındaki ilişkiler güçlenir. Sonuç olarak, evlat edinen aileler ve koruyucu aileler için çocuğun ve ailenin birbirlerini tanımaları, iletişimlerini güçlendirmeleri için filial oyun terapisi oldukça faydalı olacaktır.

KAYNAKÇA

Ebeveyn-Çocuk İlişkisi Üzerine Odaklanan Bir Oyun Terapisi Yaklaşımı: Filial Terapi, Banu Tortamış Özkaya, 2015, Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar

3-10 Yaş Arası Gelişimsel Problemleri Olan Çocuklarda ve Ebeveynlerinde Filial Terapinin Etkisinin İncelenmesi, Gülçin Güler Öztekin ve Arzu Gülbahçe, 2019, Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi

Filial Terapi Süreci (oyunterapileri.com)

Oyun Terapisi | Psikolog Merkezi

Bu yazı Munise Tanrıkulu tarafından Hayat Sende Derneği adına Türkçeye kazandırılmıştır.

Pozitif sosyal dönüşüm için bağışlarınızla destek olun. Bağış yapmak için tıklayınız.

Acil Durumlarda Alternatif Bakım Araç Kiti 

Araçlar ve rehberler, acil durumlarda ailelerinden ayrılan veya aileleriyle yaşaması mümkün olmayan çocuklara verilen geçici bakım ve ilgili hizmetlerin planlanmasını ve uygulanmasını kolaylaştırmak için tasarlanmıştır.

Geçici bakımın planlanması ve sunulması, ev dışında bakım ihtiyacının önlenmesiyle başlar. Bu belgedeki araçlar ayrılmanın nasıl önleneceğine, ailelerin çocuklara bakım vermesinin nasıl destekleneceğine ve ayrılmış çocukların yeniden nasıl birleşeceğine dair bir rehber sağlar.

Geçici bakım sadece şu anda kendilerine bakacak kimsesi olmayan veya uygun olmayan bakım düzenlemelerinde bulunan çocuklara odaklanmalıdır. Daha uzun süreli bakım yerleştirmeleri, ailelerinin izi sürülemeyen veya yeniden birleşmenin çocuğun yüksek yararına olmadığı çocuklar için olacaktır. Tüm çocukların ihtiyaçlarını karşılayacak tek bir bakım yerleştirmesi yoktur. Her acil durum kendine özgü koruma riskleri yaratacaktır, farklı toplumların çocuklara nasıl bakılacağına dair kendine özgü normları olacaktır ve her aile ve toplumun farklı düzeylerde gereksinimleri ve kaynakları olacaktır. En önemlisi, her çocuğun bireysel ihtiyaçları, endişeleri ve tercihleri olacaktır. Tüm bu faktörler, bakım ve koruma programlarını planlayan ve uygulayanların, belirli bağlam göz önüne alındığında neyin uygun ve uygulanabilir olduğunu dikkatlice değerlendirmek ve toplum normlarına dayanan ve aynı zamanda asgari düzeyde kalite standartlarını karşılayan yerleştirme seçenekleri geliştirmek sorumluluğunda olduğu anlamına gelir.

Kurum bakımın aksine kaliteli aile temelli bakım biçimlerinin çocuğun refahı ve iyileştirilmiş sonuçlar açısından faydalarını vurgulayan çok sayıda kanıt bulunmaktadır. Bu nedenle, bu kaynakta yer alan araçlar, planlama ve uygulama sürecinin her aşamasında dikkate alınması gereken hususları vurgulamakta ve yaş ihtiyaçları ve koşullarına göre ev dışı bakıma ihtiyaç duyan çocuklar için dikkate alınması gereken potansiyel seçenekler hakkında bilgi sağlamaktadır. Ayrıca aile temelli bakımın geliştirilmesi konusunda da rehberlik sağlar.

Bir kriz anında bu araç setinde önerilen tüm standart ve uygulamaların karşılanmasının mümkün olmadığı veya tavsiye edilmediği zamanlar olabilir. Ancak standartlar ve uygulamaların karşılanamadığı durumlarda, bunlar yine de üzerinde anlaşmaya varılmış evrensel bir ölçüt olarak geçerlidir ve alternatif bakım programlamasında nihai veya arzu edilen hedefleri ifade etmek için kullanılabilir. Bu araç kiti, insani yardım çalışanlarının alternatif bakım müdahalesinin kapsamı veya kalitesindeki boşlukları ve bu boşlukları kapatmak için gereken yatırım veya koşulları vurgulamalarını sağlayacaktır. Acil bir durum iyi kalitede, uygun alternatif bakım sağlamayı zorlaştırsa da, uzun vadeli alternatif bakım programlamasını güçlendirmek için acil veya daha kademeli olarak önemli değişiklikler yapmak için bir fırsat da olabilir.

Acil Durumlarda Alternatif Bakım Araç Kiti Nasıl Kullanılır?

1. Yönlendirici ilkeler: Geçici bakımla ilgili tüm çalışmalar için merkezi öneme sahiptir.

2. Özet rehberlik: Genişletilmiş Kılavuzun geri kalanında yer alan bilgilere genel bir bakış sağlar ve daha ayrıntılı bilgi veya ilgili araçlar için araç setinde hangi bölüme gidileceğini vurgular.

3. Genişletilmiş rehberlik: Üç bölüme ayrılmıştır:

Bir programın yönetilmesi: İkincil ayrılıkları teşvik etmeden ailelere ve bakıcılara nasıl destek sağlanacağı konusunda rehberlik içerir. Ayrıca şu konularda da bilgi sağlar: Bakım müdahalesinin koordine edilmesi; çeşitli aktörlerin ihtiyaç duyduğu politika ve uygulama türleri; personel ve bakıcı sorunları ve belirli bir bağlamda hangi bakım sağlama türlerinin uygun olabileceğinin belirlenmesi.

Bireysel bakımın yönetilmesi: Alternatif bakıma ihtiyacı olan bir çocuğun tespit edilmesinden, çocuğun yüksek yararına olabilecek yerleştirmenin değerlendirilmesine, bakım planlamasına, izlemeye ve gözden geçirmelere kadar her bir çocuğun bakım ve koruma ihtiyaçlarına yanıt verilmesine ilişkin bilgileri içerir. Ayrıca, ailenin bir çocuğa bakma kapasitesinin değerlendirilmesi ve aile birleşiminin nasıl destekleneceği konusunda rehberlik içerir.

Alternatif bakım türleri: Resmi koruyucu bakım programlarının nasıl oluşturulacağı ve akrabalık ve gayri resmi koruyucu bakımdaki, küçük grup evlerindeki ve çocuk reisli (child-headed) hanelerdeki çocukların nasıl destekleneceği hakkında daha ayrıntılı bilgi sağlar.

4. Araçlar: Bu araç seti, iyi kalitede bakımın uygulanmasına yardımcı olacak bir dizi araç içermektedir. Araçların tam listesi İçindekiler bölümünde verilmiştir. Özet rehberlik bölümü, acil durum müdahalesinin farklı aşamalarında öncelikli eylemler için hangi araçlara başvurulacağını vurgular.

Araç seti Kaynaklar listesi ile sona ermektedir. Bu, ek rehberlik için başvurulabilecek temel metinlere genel bir bakış sağlar.

Bu araç setinde yer alan kılavuz, acil durum aşamasının ötesinde, reform ve yeniden inşa sürecine de bakarak topluluk normlarını ve kapasitelerini geliştiren yöntemler önermektedir.

Araç setinin baştan sona okunması beklenmemektedir. Uygulayıcılar hangi bölüme başvuracaklarını belirlemek için İçindekiler sayfasını ve Özet Rehberlik bölümünü kullanabilir veya rehberde açıklanan bir şeyin pratik bir örneği için sadece uygun araca başvurabilirler.

Yazının tamamını indirmek için tıklayınız.

Yazının orjinal linkine ulaşmak için tıklayınız.

Bu yazı Şeyma Fidan tarafından Hayat Sende Derneği adına Türkçeye kazandırılmıştır.

“Alternative Care in Emergencies (ACE) Toolkit 2013”  başlıklı raporun  özet kısımı çevrilmiştir.

Pozitif sosyal dönüşüm için bağışlarınızla destek olun. Bağış yapmak için tıklayınız.

TEKNİK ŞARTNAMESİ

IPA/2020/421-391/02- 200000040 HİZMET ALIMI

Madde 1 – Hizmetin Tanımı: IPA/2020/421-391/02-200000040 Hayat Sende Kapasitesini
Güçlendiriyor! Projesi uygulanması çerçevesinde Hayat Sende Gençlik Akademisi Derneği
tarafından Sosyal medya reklam danışmanlığı ve web sitesi yaygınlaştırma hizmet alımı.
Madde 2 – Hizmetin Amacı:
4.4 Tanıtım, İletişim ve Görünürlük Çalışmaları kapsamında 4.4.3 Web sitesi yaygınlaştırma
başlığında hizmetler gerçekleştirmek amacıyla hizmet alımı gerçekleştirilecektir.
Madde 3 – Hizmetin Kapsamı:
4.4.3 Websitesi yaygınlaştırma hizmet alımı bedeli: Proje ve çıktılarının yaygınlaştırılması için
9 ay boyunca web sitesi yaygınlaştırma hizmet alımı bedelidir.
Madde 4: Lojistik Ve Zamanlama
4.1. Hizmetin sağlanacağı yer

Ankara

4.2. Başlama tarihi ve uygulama süresi
En yakın tarihte başlaması planlanıp proje bitimine (31.10.2023) kadar sürmesi
hedeflenmektedir.
Madde 5: Deneyim / Özellik:
● Sosyal medya yönetim tecrübesine sahip
● Tecrübesini portfolyo ile sunabilen
● Sivil toplumda sosyal medya ve web sitesi yönetimi bilgisine sahip
● Websitesi yaygınlaştırma bilgisine sahip
Teklif veren firmalarla teklif öncesi proje ekibi tarafından ön görüşme yapılacaktır. Yukarıda
belirtilen deneyimler ve referanslar çerçevesinde en uygun teklifi veren firma ile anlaşma
sağlanacaktır.
Talep edilen Hizmetlerde Yüklenici tarafındaki aksama durumunda (taahhüt edilen tarihlerde
iş/hizmetin verilmemesi) cezai madde uygulanacaktır. Aylık hak edilen ödemenin sözleşme
bedeli üzerinden %10’u (yüzde on) ceza bedeli olarak kesilecektir.
Tekliflerinizi [email protected] adresine 17 Nisan 2023 saat 17.00’ye kadar iletmenizi
rica ediyoruz.