AbilityPool ve Hayat Sende

AbilityPool; kurumları, kurum çalışanlarını, gönüllüleri ve sivil toplum kuruluşlarını tek bir dijital platformda buluşturan bir sosyal girişimdir. 

Bu platform kuruluşların çalışanlarının farklı yeteneklerini keşfetmelerini ve gönüllülüğü daha etkin yönetmelerini sağlamaktadır. AbilityPool’da bulunan 100’den fazla STK, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları kapsamında çeşitli projeler açarken, gönüllüler profillerini oluşturduktan sonra tek bir tuşla istedikleri projelere katılabilirler. 

Kurum çalışanları ve gönüllüler profillerinde toplam katıldıkları proje sayıları, gönüllük saatleri gibi bilgileri görebilirken şirketler ve sivil toplum kuruluşları her proje sonunda otomatik olarak oluşturulan sosyal etki raporları sayesinde projelerinin yarattığı etkiyi ölçümleyebilir.

AbilityPool, STK’ların yetenekli ve yetkin gönüllü ve hayırsever havuzuna ulaşılmasını sağlar. Aynı zamanda şirketlere özel açılabilen projeler sayesinde STK’ların şirketlerle kurdukları bağ güçlenir, bağış alma potansiyeli artar. AbilityPool’u kullanan STK’ların kurumsal büyük firmalardan aldığı destek artar ve platformda paylaştıkları projeler sayesinde daha büyük sosyal fayda yaratma imkânı olur.

Gönüllüler, AbilityPool’da açtıkları profillerine yeteneklerini ekleyebilir, böylece kendi ilgi alanlarına uygun projelere erişimleri kolaylaşır. Ayrıca, katıldıkları proje sayısı, toplam gönüllülük saati gibi verilere de profilleri aracılığıyla ulaşabilirler. Gönüllüler AbilityPool üzerinden katılmak istedikleri projelerin sorumlularıyla iletişime geçebilir, projeyle ilgili soru veya yorumlarını paylaşabilir, proje sonunda ise projeyle ilgili değerlendirmelerde bulunarak sonraki projelerin geliştirilmesine katkı sağlayabilirler.

Hayat Sende Derneği

Hayat Sende Gençlik Akademisi Derneği (Hayat Sende), 2007 yılında devlet koruması altında yetişen bir grup idealist genç tarafından kurulmuş olup devlet korumasında yetişen çocuk ve gençlerin temel yaşam becerilerini kazanmış şekilde, ayrımcılığa uğramadan hayata atılması vizyonuyla çalışmalar gerçekleştirmektedir. Bu doğrultuda Hayat Sende Derneği; Burs, Mentorluk, Alternatif Bakım Veri Tabanı, Aile Temelli Bakım Modellerinin Güçlendirilmesi, Şehrin İyi Hali’nde Doğru Sözlük Farkındalık, Çocuk Koruma Sistemi Danışma Hattı, Koruma Sonrası Topluma Geçiş Rehberi, İslam Ülkelerinde Bakım Modellerinin Desteklenmesi, KAGA Gençlik Kampı gibi gerçekleştirdiği projeler ile koruma altında yetişen gençleri güçlendirmeyi hedeflemektedir. 

Abilitypool & Hayat Sende İş birliği

AbilityPool geniş gönüllü ağı ile Hayat Sende projelerine destek olmaktadır. Hayat Sende özellikle mentorluk projelerinde grup kolaylaştırıcıları ve mentorlara; İstanbul Maratonu’nda koşuculara ihtiyaç duymaktadır. AbilityPool bireysel ve kurumsal gönüllüleri ile Hayat Sende projelerinin daha geniş kitlelere ulaşmasına katkı sağlamaktadır. 

Koruyucu Aile Tedavi Yöntemi Umut Vadediyor

koruyucu aile

Annett’in gözleri artık kapalı kapılar ardında gerçekten neler olup bittiğine sonuna kadar açık. Sharon Annett, “Çocuklara bu kadar kötü davranan insanlar olduğunu daha önceden fark etmemiştim” dedi. “Bu küçük çocukların yaşadıkları olaylar hakkında duyduğunuz hikayeler korkunç” diye ekledi.

Sharon Annett tedavi sürecindeki çocuklara koruyucu ebeveynlik yapmaktadır, yani o ve kocası Jim Annett, duygusal ve davranışsal rahatsızlıkları olan ve bunu en şiddetli düzeyde yaşayan çocuklara bakım vermektedirler. Annett’ler son 20 yılda 25’ten fazla tedavi gören çocuğa bakmışlardır. 

“Bu çocukların çoğu yanlış anlaşılıyor, yetişkinler onları gerçekten anlamak için onlara yeterli zaman ayırmıyor.” 

Sharon Annett, onlarca yıldır Eugene’deki Oregon Topluluk Programları (OTP) aracılığıyla koruyucu bakım sağlamıştır. Koruyucu aile olarak öğrendiği bir şey varsa, o da her çocuğun farklı olduğudur. 

Sharon Annett, “Bakımını üstlendiğimiz tüm çocuklarda potansiyel görüyoruz, bu yüzden bu potansiyelden yararlanmaya ve onlara değerli olduklarını göstermeye ve hissettirmeye çalışıyoruz” diye belirtiyor. 

OTP, gençleri ev ortamı gibi bir ortamda tedavi etmeye yardımcı olmak ve daha sonra onları ailelerine dönmeye hazırlamak için kanıta dayalı tedavi modeli Treatment Foster Care Oregon’u (Koruyucu Aile Tedavi Modeli) (TFCO) kullanmaktadır. 

Eugene’deki Oregon Sosyal Öğrenme Merkezindeki (OSÖM) araştırmacılar, yaklaşık 40 yıl önce TFCO modelini geliştirmişler ve şu anda Amerika Birleşik Devletleri ve Avustralya, İsveç ve Norveç dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki ülkelerde çocuk koruma sisteminde kullanılmaktadır. 

Koruyucu Aile Tedavi Modeli Danışmanları başkanı John Aarons, TFCO tedavi modelinin dünyaya yayılmasının dikkat çekici olduğunu, ancak yalnızca Eugene-Springfield bölgesinde sunulduğu Oregon eyaletinde hala fazla dikkate alınmadığını söylemiştir. 

Aarons, “Bütün bu parayı çocukları korkunç şeylerin olduğu bu grup evlerine göndermek için harcadık; muhtemelen böyle olması için tasarlanmamıştır, ancak bu bir felaketti” demiş ve “Bundan daha iyisini yapmalıyız” diye eklemiştir.

Ancak Oregon’un TFCO’ya ve diğer şirketlerin terapötik koruyucu bakım modellerine yatırım yapma konusundaki tereddütü azalıyor gibi görünmektedir. 

Oregon Yasama Meclisinden 2 milyon dolarlık bir fon tahsisi ile desteklenen Oregon İnsan Hizmetleri Departmanı (OİHD), eyalette tedavi koruyucu bakımın genişletilmesinin fizibilitesini ve etkinliğini değerlendirmek için eyalet çapında bir pilot proje başlatmakta. TFCO, 18 aylık pilot projede bakım sağlayıcılar tarafından uygulanacak üç tedavi modelinden biri olarak öne çıkmakta. 

Greater Oregon Behavioral Health liderliğindeki pilot uygulamadaki yedi sağlayıcı, aşırı davranışsal ve duygusal sorunlarla baş eden çocukları tedavi edecek. Her sağlayıcı, kendisine en uygun modeli seçecek. Oregon Topluluk Programları (OTP), 20 yıl önce TFCO modelinin tesadüfi bir denemesine katılmış olmasına ve hatta bugün de bu modelin hala kullanıyor olmasına rağmen, grupta TFCO’yu seçen tek sağlayıcıydı. 

OİDH, pilot projenin 2023’ün sonuna kadar çocuklar için 59 boş yatak tahsis edeceğini tahmin ediyor. 

OİDH basın sekreteri Sunny Petit, “Bu denemede ortaya çıkan raporlar, yeni bir kalıcı bakım türü için uzun vadeli bir strateji ile dikkate alınarak analiz edilecektir” dedi. 

Petit, pilot çalışmanın sonuçlarıyla gelecekte bu modeli daha büyük ölçekte uygulamaya koyacaklarını da belirtiyor.

Kanıtlar ise belirli bazı ortamlarda gençler için daha iyi sonuçlara işaret etmektedir. 

Aarons, Eugene’deki OSLC’den bilim adamlarının, kapsamlı araştırmaların ardından 1980’lerin başında TFCO modelini geliştirdiğini söylemiştir. 2002 yılında, OSLC’den bir grup, Treatment Foster Care Consultants’ı (Koruyucu Bakım Tedavisi Danışanları) kurdu ve modeli gerçek dünya ortamında uygulamak için OCP ile eşleşmiştir. 

20 yıldır, Eugene’deki Oregon Topluluk Programları (OTP), Oregon’da TFCO modelini sağlayan ilk ve tek oluşum olmuştur. OCP, koruyucu aileleri işe almış ve araştırmacılar, modelin tesadüfi denemelerini yürütürken TFCO aynı zamanda çocukları tedavi etmiştir. 

Eugene-Springfield bölgesinde modeli çalıştıran üç takımı yöneten OCP’nin yönetici direktörü Ana Day, “Bunun sadece teorik olarak değil, pratik olarak da uygulanabileceğini göstermemiz gerekiyordu” demiştir. 

Aarons, tesadüfi kontrol denemelerinin çocuklarda şiddet içeren davranışların tırmanmasını önlemeye yardımcı olabileceğini, genç gebelik oranını azaltabileceğini ve daha iyi akademik katılımı teşvik edebileceğini söylemiştir. 

Aarons, “Yola baktığınızda, gençlerin ilişkiler, istihdam, okul ve kendi çocukları olduğunda daha az mücadele etmeleri çok daha az olasıdır” dedi. 

Örneğin Aarons, araştırmacıların ergenlik döneminde TFCO modeliyle tedavi gören bir grup genç kadının uzun vadeli ilerlemesini takip ettiğini söylemiştir. Yaklaşık dokuz yıllık veriler, grup bakımında her zamanki gibi tedavi gören 44 genç kadına kıyasla, 41 kadının daha az ceza aldığını ve yetişkin olduklarında çocuk koruma sistemine katılım oranının daha düşük olduğunu göstermiştir.

Yapı, rutinler ve olumlu pekiştirmenin gücü

Annett, yapının, rutinlerin ve olumlu pekiştirmenin gücünün, biyolojik ailelere, vasilere veya evlat edinen ebeveynlere sahip olmanın önemini ilk elden görmüş ve aynı yapıları ve rutinleri sürdürmeye bu program kapsamında tüm hızıyla devam etmektedir. 

Ailesinin evlat edinme konusundaki en büyük hayal kırıklıklarından birinin, evlerinde başarılı olan ve evlat edinme öncesi bir aileye taşınan erkek çocuğu olduğunu söylemiştir. 

Annett, “Onun rutini, onun için neyin işe yarayıp neyin yaramadığı ve ihtiyaç duyduğu her şey hakkında kitaplar yazdım. Bu aileyle telefonda saatler geçirdim ancak 10 ay sonra aile çocuğa bakmama kararı aldı” demiştir.

Sonunda başka bir evlat edinmek isteyen aile geldiğinde, Annett aynı şeyin olduğunu söylemiştir. 

“Üç hafta sonra, çocuk ona söylenen şeyleri yapmadığı için geri gönderildi” demiştir. “Tüm çalışmanızın küçük parçalara ayrıldığını görmek sinir bozucu ve bu asla çocuğun suçu değil. Hayatlarındaki yetişkinler onları hayal kırıklığına uğrattı.” diye eklemiştir.

Ayrıca Annett, o çocuğun asla kalıcı bir aile bulamadığını ve koruma sisteminde kendi başına büyüdüğünü belirtmiştir.

TFCO tedavi modeline katılan birçok genç, koruyucu ailede geçirdikleri süre boyunca, grup tedavi evlerinde ve psikiyatri kurumlarında birden fazla görev süresi de dahil olmak üzere, 10’dan fazla yerleştirme sıkıntısı yaşamıştır. 

Day, doğru türde koruyucu aileler ile çalışılmasının TFCO modelinin başarılı olması için çok önemli bir adım olduğunu söylemiştir. Ekiplerin, ihtiyacı olan tek bir çocuğu yaklaşık dokuz ay boyunca kabul etmeye ve ardından bir çocuğu daha evlat edinmeye istekli koruyucu ailelere ihtiyacı vardır.

Day: “Profesyonel koruyucu ebeveynler yetiştirmek istiyoruz.” demiştir.

Annett’ler, Eugene dışındaki küçük kasabalarında, sürekli ihtiyaç sahibi çocuklara bakım sağlamalarıyla tanındıklarını söylemektedirler. Sharon Annett, bakımını sağladıkları tüm gençlerin bir yerde uzun kalmayacaklarını anlamalarını sağladıklarını da belirtmiştir. 

Sharon Annett: “Bu işe şu zihniyetle geldik: bu bir iştir. Aileyi bir çocukla tanıştıracağız ve süreci küçük parçalara ayıracağız; onları yeniden yapılandırıp destek vereceğiz; buna değer olduklarını bilmelerini sağlayacağız ve sonra onlar için daha iyi bir yer bulacağız.” şeklinde açıklamıştır.

TFCO danışmanları, çocukları uygun tedavi edici koruyucu ailelerle eşleştirmenin modelin başarısının anahtarlarından biri olduğunu söylemektedir. 

Aarons, “Çocukların kendilerine benzeyen, onlar gibi konuşan ve onlar gibi dil becerilerine sahip ailelerin yanına yerleştirilmesini istiyoruz. Onları topluma yerleşmek istiyoruz” demiştir.

TFCO modeli kapsamındaki her ekibin, on koruyucu aileyi denetleyen bir lideri vardır. Ekip lideri, bir işe alım görevlisi, gençlik becerileri eğitmeni, gençlik terapisti, aile terapisti ve koruyucu ebeveyn danışmanı ile destek hizmetlerini koordine etmektedir. 

Ekip, koruyucu aileleri sürekli gözetim sağlamaya ve çocuğu sorunlu akranlarından uzaklaştırmaya teşvik etmektedir. Ebeveynler, okul çalışmalarını vurgulamayı ve olumlu pekiştirmelerle zorluklarla başa çıkmayı öğrenmektedirler. 

Day, “Bu bakım seviyesine gelen çocukların çoğu, bin yenilgilik bir geçmiş yaşadı. İyi birisi olmadıkları gibi birçok şey duydular ve birçok yerde başları belaya girdi. Dolayısıyla, gün boyunca iyi yaptıkları şeyler için övgü aldıklarından emin olmak için kanıta dayalı ve iyi kurulmuş sistemlerimiz var” demiştir. 

Gençler koruyucu ailelerinden ve terapistlerinden olumlu pekiştirme alırken, ekip üyeleri eş zamanlı olarak çocukların aileleri veya velileri ile çalışarak etkili ebeveynlik ve sorunlarla baş etme becerilerini geliştirmektedir. Gençler tedaviden “mezun” olduklarında ailelerin bakımı üstlenmeye hazır olmasını istiyorlar. 

Illinois’deki Çocuk Koruma Grubu TFCO Modelini Genişletiyor 

Eyaletin en büyük özel çocuk koruma kuruluşu olan Illinois Lutheran Sosyal Hizmetleri (LSSI), Haziran 2021’de Illinois’de beş yıllık bir pilot projeyi tamamlayarak TFCO tedavi modelinin kullanımını yaygınlaştırmaya başlamıştır. Chicago, Aurora ve Rockford, Illinois’de faaliyet gösteren ekipler bulunmaktadır. LSSI, Illinois, Peoria’da da bu modeli yaygınlaştırmayı ummaktadır. 

LSSI modelini kolaylaştıran Anne Barclay, devlet çocuk koruma sistemi liderlerinin, devlet tarafından sözleşmeli grup bakım tesislerinde istismar ve ihmal iddialarını ortaya çıkaran Chicago Tribune tarafından yapılan sert bir soruşturmanın ardından koruyucu gençler için yatılı bakıma bir alternatif bulmak istediklerini söylemiştir. 

Street Roots’un 2019’da bildirdiği gibi, Oregon’da da benzer bir tartışma yaşanmaktadır. Kâr amacı gütmeyen gruplar A Better Childhood and Disability Rights Oregon ve ortakları, Oregon’a koruyucu çocuklar adına dava açtılar ve eyaletteki koruyucu aile sisteminin tamamen elden geçirilmesini talep etmişlerdir. 

LSSI, 6 ila 11 yaş arası üç çocuk takımı içeren beş yıllık bir pilot proje için TFCO’yu seçmiştir. TFCO ekip liderleri ve koruyucu aileler, çocukları 2016 yılında evlere kabul etmeye başladılar ve bir daha asla geriye bakmadılar. 

Barclay, pilot programın çok başarılı olduğunu, çocuk koruma sistemi liderlerinin eyalette koruyucu aile tedavisine devam etmeyi seçtiğini ve hatta geçen yıl Chicago’da ek bir ekip eklendiğini söylemiştir. TFCO modelinin, önemli ölçüde zorluk çeken çocukların Illinois’deki biyolojik aileleri veya diğer bakıcılarıyla birlikte evlerine dönmelerine yardımcı olduğunu belirtmiştir. 

TFCO modelini kullanan pilot projenin sonuçlarına atıfta bulunarak, “Koruyucu Tedavi Bakımına gelen çocukların %71’inin programı tamamladığını ve hazırlanmış bakım sonrası evlerine geçebildiklerini gördük” demiştir. 

Barclay, tedaviden olumlu sonuç alan gençlerin %10’unun ebeveynlerinin yanına dönebildiğini söylemiştir. Diğer %45’i ise akraba veya bilinen bir aile dostunun yanına taşınmıştır. Kalan %45’i ise özel olarak seçilmiş, evlat edinen koruyucu ailelere yerleştirilmiştir. 

Illinois’deki koruyucu tedavi için bekleme listesi, herhangi bir zamanda ekiplerin 40 yeri için yaklaşık 10 ila 15 gence ulaşmıştır – LSSI, Peoria, Illinois’deki ek ekibi finanse edebilirse bu sayının 50’ye yükseleceği de belirtilmiştir. 

Barclay, başarısının yanı sıra, LSSI pilot projesinin, TFCO modelini ve diğer terapötik koruyucu aile modellerini doğrudan rekabet olarak gören Illinois’deki grup bakım sağlayıcıları tarafından başlangıçta bazı tepkilerle karşılandığını söylemiştir. Ayrıca, birçok çocuk koruma sistemi görevlisi, koruyucu ailelerin bu tür aşırı davranışsal zorluklarla karşılaşan gençlerin üstesinden gelebileceğine ilk başta şüpheyle yaklaşıyordu. 

Barclay, “Bakımını üstlendiğimiz çocuklardan bazıları koruyucu ailelerimize ve personellerimize birtakım sorunlar çıkarttı” demiştir. 

Koruma sistemindeki evleri denetleyen ekipler, TFCO modelinin, aileleri veya başka bir bakıcısı dönüşlerini bekleyen çocuklar için en iyi şekilde çalıştığını ve gençlerin tedavilerine daha fazla yatırım yapmasını sağlamıştır. 

Ekipler ayrıca COVID-19 pandemisinin ortasında ek koruyucu aileleri ve ekip üyelerini işe alma konusunda zorluklarla karşılaşmıştır. Karantinaya alma, mevcut koruyucu ailelerle öğle yemeklerinin veya diğer sosyal toplantılarının yüz yüze yapılması mümkün olmamıştır. 

Barclay, takımlarının çoğunun kapasitesinin altında çalıştığını söylemiştir. Rockford, Illinois’deki bir ekip, tek bir gence hizmet eden yalnızca bir koruyucu aileye sahiptir; ancak Barclay, dört koruyucu ailenin şu anda “halihazırda” beklediğini söylemiştir. 

Çocuklara hizmet veren koruyucu aileler bile, COVID-19 güvenlik endişeleri nedeniyle evlerini yeni gençlere ve birden fazla ekip üyesine açma konusunda temkinli davranmaktadırlar. 

Çocuk Koruma Sisteminin, insanları koruyucu aile olarak, hatta düzenli koruyucu aile olarak hizmet etmeye ikna etmek için yıllarca mücadele ettiği Oregon’da da bu sorun büyük bir endişe kaynağıdır. 

Aarons, TFCO modelinin eyalet çapında genişlemesi için Oregon’un koruyucu ailelerden daha fazlasına ihtiyacı olduğunu söylemiştir. Çocuk koruma, ruh sağlığı hizmetleri ve çocuk adaleti departmanının hepsinin uzun vadeli yatırıma değer olduğuna ikna edilmesi gerektiğini ifade etmiştir. 

Washington Kamu Politikası Enstitüsü, TFCO için yatırılan her doların aslında tasarruf edilen dört dolar olduğunu belirtmiştir. 

Day, çocukların Eugene-Springfield bölgesinde bakım almak için eyalet çapında seyahat etmek zorunda kalmamaları için TFCO modelinin Lane County’nin ötesine geçtiğini görmek istediğini söylemiştir. Devletin Oregon’daki tedavi gören koruyucu ailelerin sayısını dört katına çıkarabileceğini ve hala yatakları dolduracak çocukların olacağını belirtmiştir. 

Day, “Kimsenin asla birlikte yapamayacağını düşündüğü çocukları gördüm, evlerine sonrasında anneleriyle birlikte gittim” demiş “Bu benim için çok önemliydi. Bu durum sadece onları başarıya hazırlamıyor ve yörüngeyi değiştiriyor, böylece gerçekten bir şansları oluyor.” şeklinde açıklama yapmıştır.

Annett’ler de ayrıca birçok başarıya imza atmıştır. 4 yaşındayken bakım verdikleri küçük bir kızın babası, çifti kızın 8. sınıf mezuniyetine davet etmiştir. 4 ve 5 yaşlarında büyüttükleri bir grup erkek çocuk şimdi liseyi bitirmektedirler. Tedavi modelini takip etmeyi reddeden 10 yaşındaki bir çocuk bile 10 yıl sonra Annett’leri ziyarete gelmiştir.

Sharon Annett, “Bize teşekkür etti,” dedi. “Yaşadığı en iyi yer olduğunu söyledi ve işe yaramadığı için üzgündü.” O zamandan beri, koruyucu ailedeki diğer çocuklara yardım etmek için kar amacı gütmeyen bir kuruluş kurdu. 

Sharon Annett, koruyucu aday ailelere ve evlat edinmek isteyen ailelere, “Nasıl olacağı konusunda kafanızda bir fikir olabilir, ancak bu şimdiye kadar yaşadığınız hiçbir şeye benzemeyecek” diyerek olumlu bir mesaj göndermiştir.

Bu çocukların yanında olmaya istekli aileleri bulmanın asla kolay olmadığını söylemiştir. “Bizden sonra gidecekleri bir sonraki yerin son nokta olduğundan emin olmak istiyoruz” diye eklemiştir.

 

Bu yazı Şevval Tufan tarafından Hayat Sende Derneği adına Türkçeye kazandırılmış, kontrolü Gamze Bilir Seyhan tarafından yapılmıştır.

Bu yazı “Treatment foster care model shows promising results” başlıklı yazıdan Türkçeye çevrilmiştir.

Yazının orijinal linkine ulaşmak için tıklayınız.

Çocuk Bakım Sistemini Kurumsuzlaştırma Stratejileri

Kurum bakımının devlet korumasına yerleştirilen çocuklar üzerindeki zararlı ve uzun vadeli etkileri artık kanıtlanmıştır.

 

Bu olumsuzluklar arasında doğrudan bireysel olarak ilişki kurabilecekleri birincil bakım verenin olmaması, uyaran eksikliği ve yapıcı etkinliklerin eksikliği, temel ihtiyaçlara erişim olmaması, şiddet ve aileden “dış dünyadan” izole olma gibi birçok faktör bulunmaktadır. Birçok devlet koruma sisteminde, kurumlaşma ile ilgili fazlaca problem bulunmaktadır.

 

Bu sorunlar ailelerin topluma yeniden kazandırılması için hiçbir girişimde bulunulmaması, yerleştirme uygunluğunun düzenli gözden geçirilmemesi ve devlet korumasından çıkış sonrası yaşam için hazırlık yapılmamasından kaynaklanmaktadır.

 

Bu sebepten çoğu ülke, çocuklara yönelik devlet koruması altında kurumlaşmış bakım hizmetlerini çoktan aşamalı olarak kaldırmış durumda veya bu yönde ilerlemektedir. Ancak halen çeşitli nedenlerden ötürü kurumlaşmış şekilde işleyen koruma sistemlerinin olduğu ülkeler bulunmaktadır ve bu sistemler tamamen “kurumlardan” oluşmaktadır.

 

Bu alanda bu kurumları aşamalı olarak kaldırmak ciddi bir sorun teşkil etmektedir. Bu sorun, bu kurumların özel şirketlerin elinde olduğu yerlerde daha da büyümektedir. Dünya genelinde kurumlaşmanın önüne geçilmesi daha da zor hale geliyor, çünkü ülkeler bunların haklı sebeplerine inanmıyorlar. Bazı nadir durumlarda olumsuzluklar engellenebiliyor ve zararlı bakım koşulları ortadan kaldırılıp daha iyi bir sistem oluşturulabiliyor. Ancak bu özelliklerin hiçbiri, kurumları bakım seçeneği olarak kademeli şekilde devre dışı bırakmanın önünde engel olmamalıdır. 

 

Bu bilgiler doğrultusunda, bu rehberin yazarları her ülkeye devlet korumasını kurumlaşma halinden çıkarmak için kendi stratejik planlarını düzenlemeleri, bakım sistemlerini iyileştirmeleri ve kurumlaşmayı engellemeleri için bir çağrıda bulunmuşlardır. Rehber aynı zamanda, yeniden inşa edilecek herhangi bir stratejik bakım sisteminin bu stratejileri yansıtmasını önermektedir.

 

Burada önemli olan ve vurgu yapılması gereken şey stratejilerin hali hazırda devlet korumasında olan çocuklar için alternatif bakım imkânları bulma süreçleri içerse de, temel amacın kurumlaşmanın kendisini durdurmaya yönelik olduğunun altı çizilmelidir. Başka bir deyişle, ileride bu tarz bakıma ihtiyacı olanlar olduğunda, alternatif bir sistemin var olmasıdır ve kurum temelli bakım evlerine muhtaç kalınmamalıdır. Özellikle, engelli çocukların öncelik olduğu bir sistem göz önünde bulundurulmalıdır. Uygulamada, bu çocuklar genelde en son düşünülen çocuklar olmaktadırlar.

 

Tecrübeler açıkça göstermektedir ki, başarılı bir kurumsuzlaştırma çalışmasında çocukların haklarını gerçek anlamda korumak yüksek seviyede karmaşık ve çok yönlü bir süreçtir. Bu sebepten iyi bir planlama yapılması gerekmektedir. Ek olarak, bütün insanlar ve kurumlar değişikliğe sıcak bakmadıkları için, ilgili tüm kişi ve kurumlaşma politikasının altında yatan nedenler üzerinde anlaşmaları ve bunun sonuçlarını anlamaları önemlidir. 

 

Diğer hususlara ek olarak, yeni sistem içerisinde özellikle kurumlarda çalışan kişilere destek verilmeli ve bu kişilerin işsiz kalmasının önüne geçilip, gerekli ve başarılı olacakları yeni görevler verilmesine özel önem gösterilmelidir. 

 

Bu yazı Cansu Doğan  tarafından Hayat Sende Derneği adına Türkçeye kazandırılmıştır.

Bu yazı “Implemeting the ‘Guidelines for the Alternative Care of Children’” raporundan Türkçeye çevrilmiştir.

Yazının orijinal linkine ulaşmak için tıklayınız.

Hayat Sende’nin pozitif toplumsal dönüşüm çalışmalarına destek vermek için tıklayınız.

Yılbaşı Kutuları

YILBAŞINDA BAĞIŞLARINIZ UMUT OLSUN!

Sevdikleriniz için dilediğiniz kutuyu seçin!

küçük yılbaşı kutusu

120

  • kupa, Türk kahvesi, Kahve Çekirdeği, Filtre Kahve, Nescafe, Çikolata, Badem Şekeri
  •  

kış kutusu

180
  •  
  • kupa, Portakal Dilimleri, Türk Kahvesi, Salep, Sıcak Çikolata, Bitki Çayı, Çikolata, Kolonya, Sabun
  •  
  •  

BÜYÜK YILBAŞI KUTUSU

250
  • türk kahvesi fincanı, Bambu Fincan Altlığı, kahve yanı su bardağı, çikolata, mum, türk kahvesi, kahve çekirdeği, badem şekeri, tütsü, seramik kuş
  •  

Küçük Yılbaşı Kutusu

Kış Kutusu

Büyük Yılbaşı Kutusu

Afgan Mülteci Çocuklar Nasıl Evlat Edinilir?

Afgan Mülteci Çocuklar Nasıl Evlat Edinilir, Hayat Sende

Christopher Boian, “Dünyadaki mültecilerin yarısından fazlası çocuk ve çoğu zaman bu çocuklar yapayalnızlar” ifadelerini kullandı.

Taliban’ın Afganistan’ı ele geçirmesi, büyük kısmını çocukların oluşturduğu binlerce mülteciyi evsiz bıraktı. 

Today Parents’a konuşan Washington Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği kıdemli iletişim yetkilisi Christopher Boian, “Hiç kimse mülteci olmayı seçmez. Mülteciler, savaştan, şiddetten veya zulümden kaçmak için hayatlarını kurtarmak zorunda kalan hepimiz gibi insanlardır.” dedi.

BM’ye göre dünya çapında 20,7 milyon mülteci bulunmaktadır.

Boian, “Dünyadaki mültecilerin yarısından fazlası çocuktur ve çoğu zaman yalnızdırlar, hiçbir kusuru olmaksızın ebeveynlerinden veya onlara bakmakla yükümlü olan diğer yetişkin aile üyelerinden ayrıdırlar” sözlerini sarf etti.

Mülteci çocukları evlat edinmenin kolay bir yolu yok. Birleşmiş Milletler’e göre, Afganistan’da bu yılın başından bu yana yaklaşık 400 bin kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı. Bahsedilen bu insanlar 2020’nin sonundan bu yana ülke genelinde yerinden edilmiş 2,9 milyon Afgan’a katıldılar.

Boian “Hepimiz, ihtiyaç anında bu tür insanlara yardım etmek için temel bir insani yükümlülüğümüz olduğunu derinlerde biliyoruz, tıpkı kendimizi benzer bir durumda bulmamız halinde yardım görmeyi umduğumuz ve beklediğimiz gibi.” ifadelerini kullandı.

Amerika Birleşik Devletleri’nin ortak imzalayan olarak dahil olduğu Lahey Evlat Edinme Sözleşmesi, uluslararası evlat edinmenin kabul edilebilmesi ve bir çocuğun menşe ülkelerine yerleştirilmesi için her türlü girişimin yapılmasını gerektiren bir sözleşmedir. 

Kısacası, çocuğun ülke içinde evlat edinme listesine alınmış olması gerekir ve girişimlere rağmen hiçbir yurt içi yerleştirme yapılmamış olmalıdır. Mülteci çocuklar genellikle menşe ülkelerinin dışına sürüldüklerinden, evlat edinmeleri yeni ülkelerinin evlat edinme yasalarına göre işleme konacaktır.

Taliban devralmadan önce, Afganistan’daki ABD Büyükelçiliği, ebeveyn(ler)in ABD yasalarına göre evlat edinmeye uygun olmasını şart koşuyordu. Afganistan’dan Amerikan çocuk evlat edinmek nadir rastlanan bir durumdur; şimdi Taliban ülkeyi ele geçirdiği için, önceki evlat edinme anlaşmalarının onaylanması pek olası görünmüyor ve evlat edinme sürecindeki ebeveynler, çocuklarını Afganistan’dan güvenli bir şekilde çıkarmaya çalışmak için çabalıyorlar.

Afgan mültecilere nasıl yardım edilir?

Washington DC’de Ulusal Başkent Bölgesi Lutheran Sosyal Hizmetleri, yeni evlerine yerleştirilen Afganlara yardım etmek için gönüllülere çağrıda bulundu. Dernek, son iki hafta içinde 68 aileye ve 294 kişiye yardım ettiğini ve 150 yeni isim daha beklediğini belirtti.

Ulusal Başkent Bölgesi Lutheran Sosyal Hizmetleri İcra Kurulu Başkanı Kristyn Peck, TODAY Parents’e verdiği demeçte, “Washington, DC veya Kuzey VA’daki refakatsiz mülteci küçükler için koruyucu ebeveyn olarak lisans almak isteyen kişiler ilgi formumuzu doldurmaya davetlidir.” ifadelerini kullandı.

California’da, Yahudi Ailesi ve Toplum Hizmetleri, East Bay acil bir Afgan tahliyesi çalışması başlattı. Dernek, yeni hayatlarına başlamak için şimdiden 40 kişiyi ağırladığını ve şu anda 23 kişinin daha gelmesini beklediğini bildirdi. Halen Afganistan’da bulunan 33 kişinin davasını da kabul etti.

Lutheran Göçmenlik ve Mülteci Servisi, Dallas/Fort Worth bölgesinde ve daha geniş çapta olan Seattle bölgesinde gönüllülere ihtiyaç duyan, ülke genelinde yeni gelen Afgan aileleri destekleyen, kar amacı gütmeyen ulusal bir mülteci yerleştirme kuruluşudur. Gönüllüler çevrimiçi olarak ek konumlar için kaydolabilir. Dernek, 24 Ağustos’ta, nasıl yardım edileceği hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyen kişiler için bir web seminerine de ev sahipliği yapıyor.

Bu yazı Eda Öztürk tarafından Hayat Sende Derneği adına Türkçeye kazandırılmıştır.

Yazının orijinal linkine ulaşmak için tıklayınız.

Hayat Sende’nin pozitif toplumsal dönüşüm çalışmalarına destek vermek için tıklayınız.

 

Facebook Twitter Pinterest LinkedIn

 

Farklı Ülkelerde Kurumların Kapatılmasına Örnek Uygulamalar

Farklı Ülkelerdeki Kurumların Kapatılmasına Örnek Uygulamalar

Bakım Sistemini Kurumsuzlaştırma Stratejileri 

Moldova

Moldova, 2007-2011 Stratejisi ve Eylem Planı’nın bir parçası olarak kurumsuzlaştırma reformlarını başlattı. Reformun başlangıcından bu yana, yatılı kurumlardaki çocuk sayısı 2006 sonunda 11.442’den 2011 sonunda 5.723’e düşerek, kurumlardaki çocuk sayısı %50 oranında azalmıştır. Bu, ailelerin çocuklarına evde bakmaya devam etmelerine yardımcı olmak için daha başarılı önleyici çalışmalar ve 900’den fazla çocuğun (%86) biyolojik veya geniş aileden oluşan ailelerine yeniden entegre edilmesiyle başarılmıştır. Aileleriyle birlikte yaşamaya devam edemeyen çocuklar için aile temelli alternatifler, çocukların alternatif yerleşimi için en olası seçenek olarak yatılı bakımı geride bırakmaktadır.

Hükümet, başarıları için çok önemli olan bu reformları sahiplenmiştir. Bu strateji kapsamında, reformların uygulanmasında Hükümete koordineli destek sağlamak için çok çeşitli STK’larla ortaklıklar kurulmuştur. Bu değişikliklerin gerçekleştirilmesine yardımcı olmak amacıyla, toplum içindeki ulusal bir sosyal hizmet uzmanı ağı, ülke çapında bir koruma komisyonları sistemi, koruyucu ailedeki çocuk sayısının iki katına çıktığı aile tipi alternatiflerin geliştirilmesi dahil olmak üzere, aile destek hizmetlerinin geliştirilmesi ve yatılı kurumların kapatılması/dönüşümü gibi bir dizi önemli sürdürülebilir değişiklik yapılmıştır. 

Gürcistan

Gürcistan Hükümeti son yıllarda büyük bir çocuk koruma reform sürecine öncülük ederek, genel çocuk koruma sistemini güçlendirmek için kurumsal bakım hizmetlerinin kullanımına son vermiştir. Kurumlar kapandıkça, fonlar şu amaçlara yönlendirilmiştir: eyaletteki yasal sosyal hizmet uzmanlarının sayısını artırmak; koruyucu aile ödeneğini artırmak, bebekler için acil kısa süreli koruyucu bakım hizmeti sunmak ve gündüz bakımı gibi önleyici hizmetleri güçlendirmek. Şimdiye kadar sadece Devlet tarafından yürütülen kurumlar için geçerli olan yeni bir koruma politikası, çocukların bakım sistemine yalnızca geçerli nedenlerle gelmelerini sağlamak için ülke çapında uygulanıyor. 

Aynı zamanda, eğitimli devlet sosyal hizmet uzmanlarının sayısı 1999’da sadece 18’den 2009’da 160’ın üzerine ve 2012’de 250’nin üzerine çıkarak istikrarlı bir şekilde artmıştır. Diğer bir zorluk da sosyal hizmetlerin sunulmasının şu anda aile çapında bir yaklaşım öngörmek yerine yalnızca zor durumdaki çocukları hedef alması ve böylece alternatif bakıma başvurma ihtiyacından kaçınmak için ebeveynlere önleyici bir şekilde müdahale etme olasılığını sınırlamasıdır.

Reformun sonuçları yine de önemli. 2008-2012 yılları arasında devlet tarafından yürütülen tüm kurumsal bakım türlerinde yaşayan çocukların sayısı yaklaşık 2.500’den 250’nin altına düşmüştür. Kurumlardaki tüm çocukların yaklaşık %33’ü ailelerine kavuşmuştur. 2010 yılında hükümet, ailelerin çocuklarını geri almalarını, çocuk için sağlık sigortasını, ücretsiz okul ders kitaplarını ve gündüz bakımını sağlamak için çocuk başına ayda 50 dolarlık iki yıllık bir paket sunarak yeniden birleşmeyi destekleme çabalarını iki katına çıkarmıştır. Koruyucu aile bakımı da genişlemiş ve güçlenmiştir. Aileleri ile yeniden bir araya gelemeyen çocuklar için iki yıl gibi kısa bir sürede 15 olan küçük grup evlerinin sayısı 45’e çıkarılarak yaklaşık 400 çocuğa ev sahipliği yapılmıştır. 

Malavi 

Malavi Hükümeti, alternatif bakıma ihtiyacı olan çocuklar için kurumlara olan bağımlılığı azaltmaya çalışıyor. Bu nedenle hükümet şu anda ülkedeki yetiştirme yurtlarının sayısını azaltmaktadır. Buna ek olarak, hükümet Malavi’deki çocukların bakımı ve korunması için genel yasal politika çerçevesi sağlayan Malavi Çocuk Bakımı, Koruma ve Adalet Yasası 2010’da uygulamaya koymuştur. Yeni yasa, çocuğun korunmasına daha bütüncül bir şekilde yaklaşmaktadır: çocuğun bakım ve koruma konusu olarak sağlanması; evlat edinme prosedürlerinin güçlendirilmesi ve koruyucu ailenin yasal olarak tanınması.

Yasa, çocukların korunmasına yönelik aile ve toplum temelli bakım modelini de güçlendirmektedir. Yasanın etkisi, çocuk bakım sisteminin kurumsallaşmasını engellemeye yönelik çabaları desteklemiştir. Koruyucu ailelerin, toplum temelli çocuk bakım merkezlerinin ve destek grupları gibi diğer toplum temelli yapıların sayısındaki artışla birlikte, kurum bakımında yaşayan çocukların sayısında bir azalma olmuştur. Yeni yasa, aynı zamanda, Yetimler ve Diğer Korunmasız Çocuklar için Ulusal Eylem Planının ve ilgili politikasının, Ulusal Erken Çocukluk Gelişimi Politikasının ve uygulama çerçevesinin sonuçlarının bir sonucudur. Bunlar, ebeveyn bakımı olmayan veya ebeveyn bakımını kaybetme riski altındaki çocuklar için aile ve toplum temelli bakıma dikkat çekmek için bir çerçeve sağlamaktadır.

 

Bu yazı Neslihan Koyuncu tarafından Hayat Sende Derneği adına Türkçeye kazandırılmıştır.

Bu yazı “Implemeting the ‘Guidelines for the Alternative Care of Children’” raporundan Türkçeye çevrilmiştir.

Yazının orijinal linkine ulaşmak için tıklayınız.

Hayat Sende’nin pozitif toplumsal dönüşüm çalışmalarına destek vermek için tıklayınız.

 

Koruma Sisteminden Ülkenin En Büyük Yükseköğrenim Sisteminin Başına

Kaliforniya’nın yeni üniversite (burada bölge üniversitelerinden bahsedilmektedir) rektör vekili Daisy Gonzales kimdir?

“İnanılmaz bir hikaye” olarak tanımladığı yolculuğu, sistemde koruma altında bulunan 2 milyon öğrencinin birçoğunda yankı uyandırabilir. Röportajında Gonzales “4 yaşında koruyucu bakımda olduğumu fark ettim” diyor. Çocukken, Gonzales grup evlerinden çocuk bakım tesislerine ve hatta akrabaları da dahil olmak üzere çeşitli yerlerde büyüyor.

Doktora yaparken ve son dört yıldır sistemin Rektör Yardımcısı olarak görev yaparken, Gonzales koruyucu bakımdan gelme kimliğini gururla “şeref nişanı” olarak taşımış.

Gonzales, koruyucu bakımda olma deneyimini insanların sakladığı bir şey olduğunu bildiğini söylüyor. “Bunun hala bir damga olduğunu biliyorum… ama bu inanılmaz bir hikaye” diyor. “Koruyucu bakımdan gelseniz dahi bir ömür boyu en büyük kamu yükseköğrenim sistemine öncülük edebilirsiniz.” Tam da bu şekilde, kendini Latin olarak tanımlayan 36 yaşındaki Gonzales, geçen hafta rektör vekili görevine gelen ve ülkedeki en çeşitli ve en büyük yükseköğrenim kurumuna liderlik eden ilk beyaz olmayan kadın olmuştur. Aynı zamanda Gonzales, Diane Woodruff’un rektör vekili olarak atanmasından bu yana bu göreve getirilen ikinci kadındır.

Eğitim ve işgücü politikası araştırma grubu California Competes’in yönetici direktörü Su Jin Gatlin Jez, “Eğitim alanında beyaz olmayan kadınlar ve eğitim alanındaki tüm kadınlar için önemli bir rol modeli olduğu için bu role geçtiğini görmekten heyecan duyuyorum.” diyor. COVID-19 krizine ve tüm belirsizliklere sahip olduklarını, bu nedenle üniversitelerde istikrarlı liderliğin yanı sıra ileriye dönük, öğrenci merkezli, eşitlikçi bir liderin de olmasının önemini belirtiyor.

Aile

Biyolojik ailesinde üniversiteye devam eden ilk kadınlardan biri ve koruyucu aileden gelen gençlerden biri olarak Gonzales, diğer gençler için bir örnek olduğunu bildiğini söylüyor. Gonzales koruyucu bakım sistemine iki yaşında bir çocuk olarak girdiğini ve ne yazık ki, uzun bir aile içi şiddet ve istismar geçmişine sahip olduğunu vurguluyor. Gonzales ailesiyle üç kez yeniden bir araya geliyor, ancak 15 yaşındayken, artık herhangi bir aile üyesiyle yeniden bir araya gelmek istemediğine karar veriyor.

“Yolculuk kolay değildi. 17 yaşındayken özgürleştim çünkü bir sosyal hizmet uzmanı bana daha fazla maddi yardıma hak kazanacağımı söyledi, ancak bu doğru değildi,” diyor ve bunun yerine tüm yardımlarının sona erdiğini ve bağımsız bir yetişkin olarak kabul edildiğini de sözlerine ekledi. “Gidecek başka yerim yoktu.”

Neyse ki, lise kimya öğretmeni Patricia Barker onu yanına alıyr ve Gonzales’in ailesi oluyor. İkisi hala bağlantıda ve Gonzales, Barker’ın düğününde baş nedimeydi. O zamanlar öğretmenlik kariyerinin başında olan Barker, öğretmeni iken Gonzales’in geçmişinin tam olarak farkında olmadığını, sadece inanılmaz bir lider olan ve insanları bir amaç için bir araya getirmek isteyen bir öğrenci olarak gördüğünü söylüyor.

Bu esnada Gonzales, okuldaki akademik projelere öncülük ederek diğer öğrencileri birlikte çalışacak şekilde organize ediyor. Onun bu dürtüsü, Barker’la ömür boyu sürecek bir dostluğa yol açan itici güç olarak yorumlanıyor. Barker bu durumu, “Belki de onu bana çeken bu. Bu karşılıklı bir faydaydı,” dedi. “Bu kıza yardım etmem gerekmiyordu. Ona yardımcı olmam için bana ihtiyacı olan hiçbir şey yoktu. Bundan çok daha fazlasıydı, çünkü yapılması gereken doğru şey buydu ve birbirimize saygı duyuyorduk,” şeklinde açıkladı.

Akademi

18 yaşına geldiğinde Gonzales, Oakland’daki Mills College’a kaydoluyor ve akademik kariyerine üniversite öğrencilerine yönelik bir programda başlıyor. California Chafee Grant hibesi gibi burslar alıyor ve üniversiteyi bitirmek için üç farklı işte çalışıyor. Başarıları onu eyaletteki 116 adet üniversiteye liderlik etmeye iterken, Eloy Ortiz Oakley Biden yönetiminde yükseköğrenim danışmanı olmak için de dört aylık bir izin alıyor. Gonzales ve Gatlin Jez, geçtiğimiz günlerde Kaliforniya’nın yetişkin öğrencilerini incelemek için bir girişim üzerinde birlikte çalıştılar. Gatlin Jez “Gonzales’in bu nüfus için daha adil sonuçlar elde etme tutkusundan çok etkilendim” diyor.

Rektör vekili olarak Gonzales bu görevi çalkantılı bir zamanda devraldı. Koronavirüs pandemisinin ortasında, üniversitelere kayıt keskin bir şekilde düşüyor ve çok az sayıda öğrenci üniversitelere gidiyor. Bu durum endişe kaynağı olmaya halen devam etmektedir.

Aynı zamanda birçok üniversite öğrencilerin ve personelin kampüslere erişmesi için aşı yapıp yapmamayı düşünmekte. Gonzales’ın başkanlık yaptığı ilk eylemlerden biri, bölge liderlerini COVID-19 aşısı talep etmeye çağırmaktı. Çünkü ofisi üniversiteler üzerinde sınırlı yetkiye sahipti ve devlet yasası üniversite bölgelerine bulaşan hastalıkların yönetimini bölgelere bıraktığı için aşı talep etme yasal yetkisine sahip değildi.

Bu zorluklara rağmen, Gonzales iyimser olduğunu söylüyor. “Bu iyimserlik, yaşadığınız deneyimlerle birlikte geliyor,” diyor. “Koruyucu bakımdan gelip İngilizce öğrenen biri olmaya ve iyi bir kurumda bir üniversite öğrencisi olmaya kadar, başarılı olmama yardımcı olmak için inşa edilmemiş birçok farklı sistemden kurtuldum. Bu benim ilk rolüm değil.” şekilde konuşmasına devam ediyor.

Gonzales yeni rolünü, ekibin geri kalanını güçlendirmek ve eyalet çapındaki eğitim merkezleri ve üniversite sistemine, sistemin başarılı olmasına ve eyalet düzeyinde öğrenciler için özür dilemeden savunuculuk yapmasına yardımcı olacak ortaklıklar kurulmasına öncülük etmek olarak görüyor. Bu eğitim merkezlerinin ve üniversitelerin en çalışkan fakülte ve personel, en çalışkan sistem ofisi ve en esnek öğrencilerden bazılarına sahip olduğunu bildiği için de iyimser olduğunu söylüyor.

 

Günümüz

Gonzales, şu an fakülte çeşitliliğini geliştirmek, siyah ve Latin öğrenciler arasındaki transfer oranları gibi öğrenci başarı ölçütlerini değiştirmek ve daha ırkçılık karşıtı bir sistem oluşturmak için üniversitelerin çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık çalışmalarına öncülük etmektedir.

Oakley, 2018 yılında Gonzales’ı Meclis Onayları Komitesi baş danışmanlığını yaptığı Devlet Meclisinden, genel başkan yardımcısı olarak görev yapmak üzere bölge üniversitesi sistemine aldı. Odak noktası, üniversitelerde politikayı belirlemesi, yönlendirmesi ve sistemin öğrenci sonuçlarını iyileştirme planını uygulamasıydı. Ayrıca Mills’den kamu politikası lisans diploması ve Kaliforniya Üniversitesi Santa Barbara’dan sosyoloji ve doktora diploması aldı.  Gonzales; siyasi strateji, uzmanlık, eğitim ve ekonomik kalkınma analizi sağlamakla sorumlu olduğu görevinin yanı sıra K-12 öğretmeni olarak çalıştı. 

Bu ayın ilerleyen haftalarında Gonzales, sistemin öğrencilere ve onların ihtiyaçlarına daha iyi hizmet vermek için nasıl değişebileceğini öğrenmek üzere eyalet genelinde öğrenci merkezli bir dinleme turuna çıkacak. Ofisin öğrenci başarısını artıracak unsurlara odaklandığını, öğrencilerin iyi maaşlı işlere sahip olmalarını ve öğrencilerin başarılarında ırksal eşitlik boşluklarını azaltmalarını sağladığını söylüyor.

Gonzales, insanların önceliklerinin Oakley’inkinden farklı olup olmayacağını merak ettiklerini bildiğini söyledi, ancak “temel değerlerimiz değişmiyor. Temel değer her zaman öğrencilerimizdi. Böylece öğrencilerimiz adına çalışmalar devam edecek,” diyor. Liderliği altında Gonzales, “günlük önceliklerimiz değişmeyecek,” şeklinde de mesaj vermiştir.

 

Bu yazı Rüyam Damla Öğmen tarafından Hayat Sende Derneği adına Türkçeye kazandırılmıştır.

Yazının orijinal linkine ulaşmak için tıklayınız.

Hayat Sende’nin pozitif toplumsal dönüşüm çalışmalarına destek vermek için tıklayınız.

 

0-3 Yaş Arası Çocukların Aile Temelli Ortamlara Yerleştirilmesi

Kurum bakımının özellikle 0-3 yaş grubundaki küçük çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerine son yıllarda özel bir ilgi gösterilmektedir. Bir dizi çalışma, küçük çocukların bireysel ilgi gördükleri ve daha da önemlisi bir bakıcıyla bağ kurma fırsatı buldukları bir bakım ortamında bulunmadıkları takdirde kalıcı hasar görme olasılıklarının yüksek olduğunu göstermektedir. 

Birleşmiş Milletler’in Çocuklara Yönelik Şiddete İlişkin Dünya Raporuna (2006) göre, bu tür çocuklar “zayıf fiziksel sağlık, ciddi gelişimsel gecikmeler, sakatlık ve potansiyel olarak geri dönüşü olmayan psikolojik hasarlardan” muzdarip olabilir. Bu bulgular, birçok uluslararası kuruluşu harekete geçirmiştir. Örneğin, 2011’de UNICEF ve BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Ofisi, Orta ve Doğu Avrupa’da kurumlardaki 0-3 yaş arası tüm çocukların (engelliler dâhil) kurumlara yerleştirilmesine son verilmesi çağrısında bulunan bir ‘Eylem Çağrısı’ başlattı.

Fakat yönergeler daha ileriye gitmektedir. “Uzmanların hakim görüşüne uygun olarak” alternatif bakıma ihtiyacı olan üç yaşından küçük çocukların aile temelli ortamlara yerleştirilmesi gerektiğini, sadece “kurumları” değil, tüm yatılı bakım seçeneklerini hariç tuttuklarını söylemektedirler. Başka bir deyişle, bu en küçük çocuklar için kurum bakımının yararlı olduğunda kullanılması koşulunun genellikle karşılanamayacağını ifade etmektedirler. Bununla birlikte, çocukların bir kuruma (yönergelerde belirtilen standartları karşılayan) kısa süreli yerleştirilmesinin, çocuk üzerinde kalıcı ve ciddi bir olumsuz etki yaratmasının muhtemel olmadığı da kabul edilmektedir. Bulgular, gelişim üzerindeki önemli ve potansiyel olarak kalıcı etkilerin genellikle yalnızca yatılı bakımda üç ay sonra başladığını göstermektedir. Sonuç olarak, yasağın bir takım istisnaları öngörülmektedir:

  • acil bir durumda kısa süreli yerleştirmelerde 
  • kısa bir süre içinde ailenin yeniden entegrasyonu veya başka bir aile temelli çözüm planlanması durumunda
  • kardeşlerin bir arada tutulması gerektiğinde ve diğer bakım ortamlarının hemen hazırlanması, kardeşleri birbirinden ayırmak anlamına geldiğinde

Kısmi ve öncelikli kurumsuzlaştırma politikasını uygulamaya çalışan bazı ülkelerde edinilen deneyimler, yeterli önleyici tedbirlerin ve uygun aile temelli ikame seçeneklerinin hayata geçirilmesi gereğini vurgulamıştır. Bu, bazı ülkelerdeki “bebek evlerinin” kapatılmasının basitçe terk edilen veya doğum kliniklerine bırakılan çocukların aylarca pediatri koğuşlarına yerleştirilmesine yol açtığı durumun önlenmesine yardımcı olacaktır. Bu durum, tesislerin kapatılmasını öngörürken tam teşekküllü ve kapsamlı bir stratejiye duyulan ihtiyacın altını bir kez daha çizmektedir.

 

Ümit Verici Uygulama: UNICEF Sudan Alternatif Aile Bakımı

2003’te yapılan araştırmalar Hartum’da her ay ortalama 110 yeni doğan bebeğin terk edildiğini göstermiştir. Bu durum, evli olmayan ebeveynlerden doğan çocuklara atfedilen sosyal damgadan kaynaklanmaktadır. Mevcut kurumsal bakım düzenlemelerinin çocuğun yüksek yararına olmadığı ve alternatif aile temelli bakım biçimleri geliştirme potansiyelinin mevcut olduğu kabul edilmiştir. Bu duruma karşı UNICEF, kurumsal bakıma bir alternatif sunma potansiyelini incelemek için Hükümet ve STK ortaklarıyla yola çıkmıştır. Kurum bakımında koşulların istikrara kavuşturulmasına ek olarak, programın temel amaçları arasında kabul edilebilir alternatif aile bakımı düzenlemelerinin tasarımı ve küçük çocukların terk edilmesiyle ilgili tutum, prosedür ve yasalardaki değişiklikler yer almıştır. Bunu yaparken program, İslami liderlerle ilişki kurmakta ve terk edilmiş çocuklara karşı olan sosyal algılarda değişikliğe katkıda bulunan bir fetva yayımlayarak aile temelli bakımın geliştirilmesinin önündeki engellerin üstesinden gelmenin iyi bir örneğidir.

Program 2003 yılından beri, başlangıçta UNICEF ve STK ortakları tarafından finanse edilirken, şimdi öncelikle Devlet Sosyal İşler Bakanlığı tarafından finanse edilmektedir. 2003 ve 2007 yılları arasında toplam 500 acil aile yerleşimi ve 2.000 kalıcı aile yerleşimi ile hassas durumdaki çocukların kurumdan çıkarılması açısından ilk sonuçlar olumlu olmuştur. Program ayrıca savunmasız anneleri ve çocukları etkileyen politikaların şekillenmesine de yardımcı olmuştur. 2010 tarihli Çocuk Yasası, terk edilmiş çocukların bir aile birimi içinde olmaları için birincil bakım kaynağına vurgu yapmakta ve ayrıca terk edilmiş çocukların eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimini garanti etmektedir.

 

Bu yazı Elif Baran tarafından Hayat Sende Derneği adına Türkçeye kazandırılmıştır.

Bu yazı “Implemeting the ‘Guidelines for the Alternative Care of Children'” raporundan Türkçeye çevrilmiştir.

Yazının orijinal linkine ulaşmak için tıklayınız.

Hayat Sende’nin pozitif toplumsal dönüşüm çalışmalarına destek vermek için tıklayınız.

 

 

“Onsuz Hayatta Olamazdım”: Mentorluk, Koruyucu Aileden Ayrılanların Hayatlarını Nasıl Değiştiriyor?

Koruyucu Aile Yanında Kalan İskoçya Gençlerini Mentorlarla Eşleştiren Programın Dönüşümsel Etkileri

 

Glasgow Easterhouse’lu 21 yaşındaki Billy McMillan, mentorluk uygulaması olmasa “ Ya tıpkı babamın benim yaşımdayken olduğu gibi hapiste olurdum, ya da benimle aynı geçmişe sahip Glasgowlu diğer erkeklerin yaşadıklarına bakarak muhtemelen ölmüş olurdum” diyor. 

McMillan’ın çalkantılı bir çocukluğu vardı ve koruyucu ailenin yanındayken de kendisini zayıf bir ruh sağlığı ve intihara meyilli düşünceler içinde buluyordu. “Liseye geçene kadar tam olarak birey değildim, kırık parçaların bir araya gelmesi gibiydim.” diyor. “Okuyamıyor, imla kurallarını bilmiyor, bisiklet süremiyor ve yüzemiyordum … Bağcıklarımı bile kendi başıma bağlayamıyordum.”

14 yaşındayken McMillan, korunmaya ihtiyacı olan gençlere yönelik destek sunmayı hedefleyen yeni bir programa katıldı. MCR (Motivasyon, Bağlılık, Direnç) Yolu adıyla 2007’de başlayan bu program, koruyucu aile yanında kalan ya da önceden kalmış gençlere okulun son üç yılında birebir mentorluk  desteği sağlıyor. 

McMillan, bir mentora sahip olmanın tüm hayatını değiştirdiğinden bahsediyor. “Her şey çok daha farklıydı – beni tanımayan, beni yargılamayan ve benim için herhangi bir tehdit teşkil etmeyen birinin olması çok farklıydı.”

McMillan da İskoçya’da koruyucu aile yanında kalmış ya da kalmakta olan ve mentorluk programından destek alan binlerce gençten yalnızca birisi. MCR’nin açıkladığı sayılara göre ülke çapında 14-18 yaş arasındaki 1.500 genç halihazırda mentorluk desteği alıyor.

Bu mentorlar  gönüllülerden oluşuyor. Gönüllülerin geçmiş araştırması yapılıp mentorluk  eğitimi verildikten sonra okullardaki koordinatörler bu mentorları ilgi alanları, konumları ve diğer unsurlara göre potansiyel danışanlarla eşleştiriyor. Covid öncesinde katılımcılar mentorlarıyla okulda haftada bir gün buluşabiliyordu. 

Yüz yüze iletişimin gücü üzerine kurulmuş böylesi bir girişim için sokağa çıkma kısıtlamaları, büyük bir sorun teşkil ediyordu ancak mentorluk, sokağa çıkma kısıtlamaları sırasında da mentorlarıyla video konferanslar, sesli aramalar yaparak ve mesajlaşarak “buluşan” 2.000 genç ile devam etti. 

… … … … … … … … … … … … … … … … … … … …

Geçen sene, evimin yakınlarındaki Glasgow’da yaşayan 16 yaşındaki danışanım Shannon ile (gerçek ismi bu değil) eşleştirilerek ben de bir mentor oldum. Shannon, genç bir kadından destek almak istiyordu. Ben de 28 yaşında en genç mentorlardan bir tanesiyim.

İlk başlarda, okula geri gidip hakkında hiçbir şey bilmediğim bir gençle birebir zaman geçirmek, bir yetişkin olarak otorite görülmek beni oldukça germişti. Ama gergin olmama hiç de gerek yokmuş; birlikte çalışmamızın ilk yılına yaklaşırken mentor olarak geçirdiğim saatler, bütün hafta içindeki en eğlenceli, en ödüllendirici ve motive edici saatler olmaya başladı. 

İlk önce ödevler, ev hayatı ve paylaşmak istediği her şey hakkında özel olarak konuşabileceğimiz bir yer olan Shannon’un okulunda haftada bir saat buluşmaya başladık. Birkaç ayı geride bırakıp aramızda uyum sağladıktan sonra sokağa çıkma yasakları başlayınca video konferansa geçiş yapmak ilk başlarda oldukça zorlayıcıydı; aradaki iletişim daha resmi olmaya başlamıştı, WiFi ve kalabalık bir okulda sessiz bir oda bulmak ilk birkaç seansımızı aksattı. Ancak buna da uyum sağladık ve her hafta matematik dersinden, kariyer planlarına, Love Island’dan (Birleşik Krallık’ta yayımlanan bir TV programı) TikTok’a kadar her şeyden konuşmak için buluşmaya devam ettik. 

17 yaşındaki Susanne Richards, mentoru Jenny McLeod’un kendisine uzun vadede düşünmede yardımcı olduğunu söylüyor. “Beni motive etti ve ilk defa bir geleceğe bakmama yardımcı oldu.” McLeod ile tanışana kadar Richards’ın davranışsal sorunları vardı ve odaklanma problemleri yaşıyordu.

“Daha öncesinde bana teklif ettikleri tek şey öfke yönetimiydi ve bu da benim ihtiyacım olan bir şey değildi.” şeklinde açıklamasına devam ediyor. “Bir öğretmenle ya da sosyal hizmet uzmanıyla konuşurken devamlı yargılanıyor ve inceleniyormuş gibi hissediyorsunuz. Ama bir mentorla her şeyi konuşabilir ve içinizdeki her şeyi ortaya dökebilirsiniz.” 

Bu senenin başında Richards’a Strathclyde Üniversitesi’nden Hukuk eğitimi alması için koşulsuz teklif geldi. “Şu ana kadar başardığım şeylerin hiçbirisini mentorum olmadan yapamazdım, ama mentorum yine de işin hiç de böyle olmadığını söylüyor.”

Birebir mentorluğa ek olarak MCR programı, aynı zamanda gençleri grup çalışmaları, iş yerlerinde “yetenek tadımı” seansları ve yüksek eğitim ile de destekliyor. Bu yardım kuruluşu toplamda her hafta 2.300 gençle çalışıyor ve bunların %15’i de İskoçya’nın “bakımı üstlenilen” gençlerini oluşturuyor.

Program hakkında yapılan üç yıllık araştırmanın bu yıl yayımlanan sonuçları, Richards ve McMillan’ın deneyimlerinin yalnızca onlara özgü olmadığını ortaya koydu. Program, İskoçya’nın en avantajsız gençleri olup programa katılan diğer genç bireyler üzerinde de benzer, dönüştürücü etkiler bırakıyor. Danışanların %77.6’sı İskoçya’nın en yoksul bölgelerinin %20’sinde yaşıyor. Diğer taraftan, koruyucu aile ile kalan gençlerin orantısız bir şekilde eğitim ve istihdama katılmama oranı Birleşik Krallık’taki diğer gençlerde %12 iken koruyucu aile ile kalan gençler arasında %39 oranıyla daha yüksek. Araştırmaya göre mentoru olan gençlerin %81.6’sı, mentoru olmayan ve koruyucu aile yanında kalıp okuldan ayrılan %56.3’lük dilimin aksine üniversiteye devam ediyor ya da mezun olduktan sonra bir iş buluyor. Buna ek olarak bağımsız bir araştırma da mentorluğun  etkileri üzerinde özellikle duruyor ve bu programın okullarda artırılmasının gerektiğini belirtiyor. 

Girişimci ve MCR Yolu’nun kurucusu Iain MacRitchie, programın sağladığı faydaların eğitimin de ötesine geçtiğinden bahsediyor. “Aslında yalnızca eğitim sistemine dahil olma sebebimiz, bu kurumların hayattaki fırsatlara ivme kazandıran yegane yerler olması.” “Klinikler, sosyal hizmetler ve topluluklar aracılığıyla da insanlara ulaşmaya çalıştık ancak işe yarayan tek şey birebir ilişkilerdi. Konsepti oluşturduktan sonra programı yaymamız gerekiyordu ve herkese ulaşılabilecek en iyi yer neresi olabilir? Tabii ki okullar.”

MacRitchie’ye göre MCR’nin mentorluk programı özel bir başarı elde edebildi çünkü planlamanın, planı ulaştırmanın ve değerlendirmenin her aşamasında gençlerin kendisi işin içine dahil oldular. MacRitchie’nin söylediğine göre mentorluk ve bu hizmeti alan pek çok gencin hayatında yer alan ruh sağlığı, şiddet ve bağımlılık gibi sorunlar arasında çok açık bir bağlantı var. “Bu gençler kendilerinden kaynaklanmayan hatalar yüzünden başarısızlığa mahkum ediliyor ve bu çok büyük bir kayıp. Mentorluğun özsaygı, özgüven konularında gençlerin görüşlerine yardımcı olduğunu da biliyoruz çünkü kendileri bizlere devamlı olarak işe yaradığını söylüyorlar.”

MacRichtie, geçtiğimiz on yılda Glasgow’da okuldan atılmada %81 oranında bir düşüş ile birlikte çocuk suçlarında %48’lik azalma arasında sıkça bahsedilen bağlantıya da değinerek nerede olursa olsun İskoçya’nın, çocukları okuldan atmaktansa okulda tutma politikasının suçların, madde kullanımının ve çete şiddetinin azalmasına yardımcı olduğunu söylüyor. “Ancak ‘haydi çocukları okula alalım’ deyip ek destek sağlamamak olmaz.” “İşte bizler de burada devreye giriyoruz.” Bu yardım kuruluşu, koruyucu aile ile kalan 1.000’den fazla gence, evde öğrenimden ruh sağlığına kadar her şey hakkında öneriler vererek sokağa çıkma kısıtlamalarındaki deneyimleri hakkında gençleri bir incelemeye tabi tuttu ve daha sonra bu bilgiler yerel yönetim ve İskoçya hükumetine sunuldu.

Covid’in getirdiği belirsizliğe rağmen MacRichtie, MCR modelinin Birleşik Krallık’ın her yerinde bir çözüm olabileceğine inanıyor ve bu programı devamlı olarak pek çok yerel İngiliz yetkililere de sunuyor. 

“Sokağa çıkma kısıtlamalarının en dezavantajlı kesimlerimiz üzerine bıraktığı etkiye bakacak olursak eğitimin kayboluşu; psikolojik sağlık, özgüven ve kendine inanç üzerindeki şiddetli etkileri daha da derinleştirdi. Genç seslerin duyulması ve alınan tüm kararlarda merkeze gençlerin konması kesinlikle çok kritik. Gençlerin %80’inden fazlası, bize MCR mentorluk hizmetinden yararlanmak istediklerini belirtti. Verdikleri dönütler apaçık ortada.”

McMillan, şu an Glasgow, West of Scotland Üniversitesinde siyaset bilimi okuyor ve eskiye göre çok daha mutlu olduğunu söylüyor. “Hâlâ [mentorumdan] aldığım destek olmasa bugün burada olamayacağımı düşünüyorum ve bunu derken başarılardan değil hayatta olmaktan bahsediyorum.” diyor.

 

Bu yazı Muhammet Erol Erden tarafından Hayat Sende Derneği adına Türkçeye kazandırılmıştır.

Yazının orijinal linkine ulaşmak için tıklayınız.

Hayat Sende’nin pozitif toplumsal dönüşüm çalışmalarına destek vermek için tıklayınız.

 

Yuvalarda Gönüllü Olmayı Bir Daha Düşünün

Bakımı ve korunması çeşitli sebeplerle biyolojik ailesi yanında sağlanamayan çocukların bakım ve korunması devletin denetim ve kontrolünde gerçekleştirilmektedir. Devlet denetiminde sağlanan bu bakım koruyucu ailelik gibi modellerle aile yanında ya da yetiştirme yurdu, sevgi evi, çocuk yuvası, çocuk evi gibi dönem dönem farklılaşan modellerle kurum bakımında gerçekleştirilmektedir.

Koruma altında yetişen çocuklar alanında çalışırken göz önünde bulundurulması gereken çok fazla etmen bulunmaktadır. Temel motivasyon, korunmaya ihtiyacı olan bir çocuğun alabileceği en iyi bakım ve korumayı almasını sağlamaktır. Bu nedenle bakım modelleri ihtiyaçlara göre değişmekte, en iyi bakım modeli arayışı devam etmektedir. Burada bakım modellerinin geliştirilmesinde ve bakımın sağlanmasında temel faktör çoğu zaman kamu olmaktadır. Sivil toplum kuruluşları ve gönüllüler sürece destek olmakta, bazen kolaylaştırıcı bazen savunucu roller üstlenmektedir. Bu yazıda çoğunlukla gözden kaçırılan ve destekleri bir düzene bağlı olmayan, çoğunlukla iyi niyetle çalışmalar gerçekleştiren, sistemin önemli bir parçası olan “gönüllülerden” ve “kurum bakımındaki çocuklarla gönüllülükten” bahsedeceğiz.

Gönüllülük, iyi bir motivasyon ve doğru yöntemle büyük şeyler başarabilecek çok değerli bir süreçtir. Koruma altında yetişen çocuk alanında kişilerin, anne ve baba ilgisine yeterli düzeyde erişemeyen çocuklara gönüllü olarak zamanını ve enerjisini ayırması da çok önemlidir. Ancak çok değerli olan bu motivasyon aynı zamanda çok da tartışmalı sonuçlara yol açabilmektedir. Dünyada “yetimhane turizmi” adıyla anılan, çocuklara yarar sağlamaktan çok zarar veren, çocukları daha çok gönüllü çekmek ve bağış toplamak için kullanan, ihtiyacı olmayan çocukların dahi yurtlara yerleştirilmesine sebep olan uluslararası bir sektör bulunmaktadır. Bu sektörün amacı çocukların daha iyi bakım almasını sağlamak değil vicdanını rahatlatmak isteyen gönüllerin kendine en uygun “yetimhane”yi bulmasını sağlamaktır. Bu sektör çocukların ilgiye ve paraya muhtaç görünmesini sağlamak üzerine kurgulanmış, çocukları bilerek aç bırakma, çocukların kötü koşullarda yaşam sürmelerine neden olma, her gelen yeni gönüllüye şirin gözükmeye zorlanma gibi kabul edilemez yöntemlerle kar payını artırmaya çalışmaktadır. Gelişmiş ülkelerdeki beyaz yakalı gönüllüleri hedefleyen bu sektör ülkeler arası bir turizm acentesi şeklinde çalışmaktadır. Dünyada, gelişmemiş ülkeleri pazarı haline getiren bu sektöre karşı çocuk koruma alanında güçlü sesler yükselmeye başlamıştır. Bu sesler gönüllülere seslenmekte ve “yetimhane gönüllülüğünü durdurun” mesajı vermektedir.

Türkiye’de durum bu kadar vahim değil. Peki neden bu çok rahatsız edici sektörden bahsettik? Çünkü “yetimhane turizmi” dediğimiz sektör, gönüllülüğün amacı ve yöntemi net olmadığında işin ucunun gidebileceği son vahim noktayı bize göstermektedir. Evet şu an bizde, görünürde bu kadar acımasız bir yapılanma yok ama acaba gönüllülük şeklimiz bizi bu sektöre doğru itiyor olabilir mi? Bu noktada size bazı önemli gördüğümüz noktaları sunacağız. 

Gönüllülükte temel motivasyon gönüllünün tatmin olması değil çocuğun ihtiyacı doğrultusunda en iyi desteği almasıdır. Bu çok basit görünen ilke aslında tüm çalışmaların temelini oluşturmaktadır. Koruma altında yetişen çocuklarla, çocuk evlerinde yaptığımız gönüllülükte çocukların neyi istediğini umursamıyorsak, yalnızca kendi çizdiğimiz ve hoşumuza giden plana bağlı ilerliyorsak, çocuğun özel alanına, kendine ayırdığı saatine saygı duymuyorsak bu gönüllülüğün temelde kimin için olduğunu tekrar gözden geçirmeliyiz. Çocuk her gün ve her saat sizin etkinliğinizin bir parçası olmak istemiyor olabilir. 

Bir diğer önemli nokta gönüllüler ve çocuk arasında kurulan bağdır. Çocuklar gelişimleri gereği bir yetişkinin ilgi ve sevgisine ihtiyaç duymakta, bu ilgiyi ve sevgiyi düzenli olarak almak istemektedirler. Koruma altında yetişen çocuk alanında, kurum bakımındansa aile temelli bakım modellerini desteklememizin temel nedeni çocukların ihtiyaç duydukları bu birebir ve sürekli  ilgiye kurumda tam olarak erişemiyor olmasıdır. Bakım personelleri ellerinden gelenin en iyisini yapıyor bile olsa nihayetinde ilgilenmesi gereken pek çok çocuk ve yerine getirmesi gereken pek çok sorumluluk bulunmaktadır. Bu noktada kuruma gönüllülük için gelip giden gönüllüler ihtiyaç duyulan bu bireysel ilgi ve sevgiyi sağlamakta önemli bir kaynak olarak görülebilir. Burada da karşımıza gönüllülüğün şekli ve süresi meselesi bir sorun olarak çıkmaktadır. Çocukların bir gönüllü ile bağ kurması ilk başta çok şirin gözükmekte, ancak günübirlik yapılan gönüllülüklerde, çocuk sevgi bağı kurduğu yetişkini bir daha hiç göremediğinde, bir gün önce aldığı ilgiyi ertesi gün bulamadığında, her hafta yeni bir gönüllü ile bağ kurması gerektiğinde yaşadığı karmaşa göz önüne alınırsa durumun çok daha ciddi ele alınması gerektiği görülür. Ayrıca gönüllülükte düşülen büyük yanılgılardan biri hediye götürmenin çok iyi bir etkinlik olduğu görüşüdür. Hediye bir çocuğu mutlu eder ancak sürekli tanımadığı insanlardan hediye alıyor olmak bir süre sonra hediyenin anlamının da yitirilmesine ve ihtiyaç duyulan ilginin bir eşyaya indirgenmesine sebep olmaktadır. Bir günde verilen aşırı ilgi ve sevgi çocuğun bir ay boyunca ihtiyaç duyduğu desteği ne yazık ki sağlamıyor. Önemli olan çocuğa ihtiyacını sormak, onu dinlemek, onunla kaliteli zaman geçirmek, gönüllülük sürecini anlatmak, bir gün bu ilişkinin sonlanacağını anlamasına yardımcı olmak, çocuğun bu süreçten en iyi yararı almasını sağlamaktır. Belli bir düzende ilerleyen ve çocuğun dahil edildiği gönüllülük bunları sağlamak için güzel bir adımdır.   

Biz Hayat Sende olarak kurumlarda gönüllülüğe tamamen karşı değiliz, ancak çekinceli destekliyoruz. Yukarıda bahsettiğimiz durumlar ışığında çocuğun merkeze alındığı, gönüllülük sürecinin başının ve sonunun çocuk için de anlaşılır olduğu, çocuklara bir gün dolu dolu ilgi göstermek değil zamana yayılmış düzenli ilginin sağlandığı gönüllülükleri sonuna kadar destekliyor, bu tarz gönüllülük yapmak isteyen kişi ve kurumlara eğitimlerle destek oluyoruz. Gönüllülüğün çok değerli olduğunu biliyor, bu sürecin hem gönüllü hem de çocuk için verimli olmasını istiyoruz. Sistemin içinde önemli bir yer kaplayan gönüllülerin motivasyonlarını en güzel şekilde değerlendirmek için mücadele ediyoruz. Siz de koruma altındaki çocuklar alanında bilinçli gönüllülük yaparak bu mücadeleye destek olabilir, çocuklara destek olabilirsiniz. Her çocuğun ihtiyaç duyduğu ilgi ve sevgiye eriştiği bir dünya dileğiyle…

 

Rumeysa Bozdemir

Sosyal Hizmet Uzmanı

Hayat Sende Derneği Genel Koordinatörü

LinkedIn: https://tr.linkedin.com/in/rumeysa-bozdemir